2010…
Üzerime giydiğim mavi tunik ve beyaz taytımla çok tatlı görünüyordum. Harry’de tatlı bulur muydu beni?
Umarım.
Aynadaki görüntüme dudak bükerek bakarken zil çalmıştı. Annemin açmasını umut ederek aynanın karşısında biraz daha oyalandım.
Zil hala çalmaya devam ediyordu. Sonunda pes edip aynada kendime son kez baktıktan sonra buklelerimi düzelterek odamdan çıktım. Merdiven basamaklarını hızla inip kapıyı açtım. Karşımda bana gülümseyerek bakan Harry’ye takılan gözlerim, onu süzmeye başlamıştı.
Mavi tişört?
Harry: Günaydın.
Sesi biraz soru sorar gibi çıkmıştı. Gözleri mavi tuniğimi süzüyordu.
Angela: Sana da.
Sesimi ne kadar neşeli çıkarmaya çalışsam da yapamıyordum. Ortada tuhaf giden bir şeyler vardı. Ve tabi ki merakım yüzünden, aklımdaki şeyi sormadan duramadım.
Angela: Bir sorun mu var?
Harry birkaç saniye tereddüt ederek dudaklarını açıp kapadı. Sonunda karar vermiş gibi derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
Harry: Aynı renk giyinmişiz.
Bunu yine soru sorar gibi söylemişti. Tanrı aşkına Harry.
Angela: Evet.
Yanaklarımı sıkıntıyla şişirdikten sonra bir soru daha sordum.
Angela: Neler oluyor?
Harry: Okuldakiler bizi sevgili sanabilirler.
Ha?
Ne yani? Bunun için endişeleniyor mu? Bu durumdan rahatsız mı? Tanrım. Benden utanıyor mu?
Angela: Ne?
Harry: Yani, aynı renk giyinmişiz. Mm, şey… Sevgililer gibi.
Dudaklarını büktü.
Angela: İstersen başka bir şey giyebilirim.
Yine tereddüt ederek konuşmaya başladı.
Harry: İ-İyi olur.
Kekelemesine aldırmadan ona arkamı döndüm. Merdivenlere ilerlerken onu kapıda bıraktığımı fark edip yüzümü ona dönmeden konuşmaya başladım. Sesim; sıcak yaşlar çoktan yanaklarıma süzülmeye başladığı için ve hıçkırıklarım yine boğazımda düğümlendiği için titriyordu. Ama dikkatli konuşmaya çalışıyordum. Sesim titremesin diye yavaş yavaş konuşuyordum.
Angela: Sen otur. Ben birazdan gelirim.
Harry: Tamam.
Onun da sesi biraz titremişti. Başımı hafif yana çevirip kapıyı kapayarak koltuğa ilerleyen Harry’ye baktım. Ağlamıyordu. Ama sesi titremişti. Neyse.
Merdivenleri aynı hızlı adımlarla çıkarken hıçkırıklarımı zor tutuyordum. Odama girdiğim anda kendimi yatağa atıp başımı yastığıma gömdüm. Hıçkırıklarım yastıkla buluşup beni boğacak hale gelirken ölmek istiyordum. Ona güzel görünebilmek için erkenden kalkıp hazırlanıyordum ve şimdi… O bu halimden rahatsız oluyordu.
Özür dilerim Harold.
Seni sevdiğim için özür dilerim.
Şimdiki zaman…
Güneş ışıkları; göz kapaklarımı açmam için beni zorluyordu. Sonunda; daha fazla uyumak için direnemeyip uyandığım anda bütün düşünceler beynime dolmaya başlamıştı. Dün gece ki öpücüğü hatırladığımdaysa… Tanrım. Resmen sarhoş gibiydim. Dudaklarının tadı bütün bedenimi uyuşturmuştu.
![](https://img.wattpad.com/cover/6813606-288-k821712.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stay
FanfictionBazen canınızdan daha çok sevdiğiniz kişiler değişir. Sizde acı çekmemek için her şeyden uzaklaşırsınız. Daha çok acı çekersiniz. O kişinin umurunda olmadığınızı bilmek daha çok canını acıtır. Ama yine de takmamaya çalışırsın. Sırf hatıraları hatırl...