İşaretler

422 17 0
                                    

Şaşırmış olan o değil sadece sınıfta şaşırmıştı şimdi. "Kanka sakin ol, neden bağırıyorsun ki?" demişti Deniz. Bir anda yerinden fırlayıp ayağa kalktı. Sınıfa dönüp "Dağılın." demişti. Deniz'e baktı bu seferde. Iki elini biraz havaya kaldırıp, avucunu açarak "Bi açıklama yapıcak mısın? " bakışı atmıştı. "Iyi misin sen?" dedi Deniz. " iyiyim artık ne olduğunu anlatırmısın bana" demişti biraz sertçe." Nasıl yani bilmiyor musun? Deniz şaşırmıştı. Kendi yapmış olduğu şeyi bilmiyor oluşu tuaftı. Deniz'in sırayı otuemaları için uzatmasından sonra birlikte geçip oturdular. Oturur oturmaz Deniz'in anlattıklarını dinlemek için ona döndü. " Ya sen şimdi hiç birşey hatırlamıyor musun? " diye söze girdi Deniz. Kafasını iki yana hayır anlamında sallamasının ardından, Deniz devam etti konuşmasına." Uyumak için başını sıraya koyduğunda sanırım rüya gördün. Birkaç dakika titredin, kriz gibiydi galiba yada bana öyle geldi. Uyandırmaya çalıştım seni ama hiç tepki vermedin. Titremen bi anda kesildi ve aniden başını sıradan kaldırdın sonra... sonra şey ..." diye afalladı biran. "Sonra ney Deniz" dedi. "Sonra kalemliği açıp içinden bir kalem aldın. Gözlerin hareket etmiyor gibiydi kafanı çevirip bakıyordun nereye bakmak istersen. Donuktu gozlerin. Sonra birşeyler çizmeye başladın." diyince Deniz hemen atıldı "Nerede?." Deniz parmağıyla sıranın üstünü gösterdi. Deniz'in gösterdiği yere bakınca kaşları çatıldı bir süre.

Sırada yazılı olan daha doğrusu şeyler -ki bi düzine kadar- bir kaç mistik sembolü andırıyorlardı. " Sen bu konularda bilgiliydi. Bunların anlamı ne?" diye sormadan edemedi Deniz. Bir kaç dakika düşünceli bi halde sembollere baktıktan sonra Deniz'e dönüp "İnan bende bilmiyorum Deniz. Sma sanırım bi tür Pagon yada Mason simgeleri bunlar. Şuraya bak." diyerek masadaki bir simgeyi işaret etti."Bazı yerleri seninde gördüğün gibi kalın çizgilerle özenle çizilmiş yani çizmişim. Çizgilerin kalınlıkları eşit değil ve bu Pagon'lara ait bi özellik." diye devam etti. "Yani bunlar Pagon simgesimi mi?" sordu Deniz şaşkın bir yüz ifadesiyle. "Bi kısmı. Şurada ki ay ise Mason'ların çokça kullandığı bir işaret. Dişi anlamında." Bir süre gözleri sıraya doğru daldı, sonra toparlanıp devam etti "Lanet olsun gerçekten bilmiyorum Deniz. Peki sonra sonra nasıl bayıldım? dedi. "Bunları çizdikten hemen sonra ayağa kalktın. Normal görünüyordun aslında gözleein dışında. Camın oraya gittin. O zaman farkettim işte bi tuhaflık olduğunu. Hareketlerin falan rahat tavırlar değildi. Şey gibiydin, bi tür robot, eklemleri çok fazla gelişmemiş onanlardan. Neyse. Hiç hareket etmeden bekledin bi süre orda. Öyle dışarıya baktın, tek bi noktaya odaklanmış gibiydin. Sonra yürümeye başladın. Şuraya ( düşmüş olduğu yeri gösterdi) gelincede bayıldın" anlattıklarının bitmiş olmasının verdiği rahatlıkla arkasına doğru yaslandı. Deniz'e dönüp gözlerinin içine baktı. Bu bakma olayı uzun sürünce Deniz dayanamayıp sordu "Noluyor?". Cevap gelmesi için bi süre bekledi ama cevap gelmeyince yine sordu ama bu sefer korkar gözlerle "Kanka noldu?". Elini sanki bir robit koluymuş gibi hareket ettirip Deniz'in omzuna koydu. Filmlerde gördüğü robot hareketlerine benzemeye çalışarak "Ben robotum" dedi gülmemek için kendini zor tutarke. Ayağa kalkıp hemen bi kaç robot hareketi yapmaya çalıştı, bir yandan da ağzıyla ses çıkartıyordu. Deniz'in kahkaları sınıfta inliyordu. "Bi an için gerçekten korktum. Deli misin sen?" dedikten sonra kahkasına devam etti."kalk bana katıl lafını duyunca Deniz'de ayağa kalktı. Robot hareketleriyle ayak uyfurmaya çalışıyordu. "Bunlar çok saçma" dedi. Birlikte güldüler uzun bi süre. Sonra sıraya oturup bir sonra ki dersin hocasının gelmesini beklediler.

Okul çıkışı Deniz'e çaktırmadan sıradaki sembollerin resmini telefonuyla çekmişti ( Çizdiği işaretler medyada bulunmaktadır.
). İlgilenmiyor gibi görünsede aklının bi köşesine yazılmıştı bu şekilleri.
Bugün farklı bir şey yapıp eve yürüyerek gitmeye karar vermişti. Akşama doğru dışarıda güzel bir yürüyüş iyi gelebilirdi. Öğlen yağmış olan yağmurun izleri kaldırım kenarında birikmiş kendini belli ediyordu. Gördüğü birikintilerin çoğunda sudaki kendi yansamasına göz gezdirmeden geçemiyordu. Yansımada birbirine girmiş saçlarını görünce hemen düzeltmeye çalışıyordu. Yanından hızla geçen bi araba suyun uzerine sıçramasına neden olmuştu. Durup baktı bi kıyafetlerine." Süper." demekle yetindi sadece. Bir kaç metre ilerledikten sonra burnunun üzerine düşen bir yağmur damlası üzerine tekrar durdu. Başını kaldırıp yukarı bakmasıyla şimşekten dolayı aydınlanan gökyüzüyle karşılaşması bir oldu. "Daha kötü ne olabilir gerçekten. " diyerek kendi kendine sitem etti. Eve gelince kapıyı açan annesi olmuştu. Sırılsıklam oluşunu gülümsemedem edemedi. Annesinin gülmüş olması hoşuna gitmemiş olsada yanağına bir öpücük kondurup koşar adımlarla merdivenlerden yukarı odasına çıkmıştı. Üstündekilerden kurtulmaya çalıştı hemen. O ara annesi yemek için çağırmaya gelmişti ama kibarca aç olmadığını söyledi. Gerçi bu büyük bi yalandı. Tabiki de açtı. Her zaman açtır. Üstündekileri çıkartıp bol tişörtlerinden birini üzerine geçirmişti. Saçlarını biraz havluyla kurulamıştı sadece. Güzel bi fiziğe sahipti aslında. Belki biraz daha uzun olsa daha iyi olacağını düşünürdü hep. Yatağına atlayıp biraz uyumaya çalıştı ama pek de beklediği gibi olmamıştı bu. Bir kaç gündür arka bahçede yuva yapmış olan kuşlar kuşlar rahat durmuyolardı. Odasının camı da arka bahçeye baktığı için arad uykusunu kaçırıyorlardı. Nedensizce kendilerini cama vurup duruyolardı bir kaç gecedir. Bu gecede aynısı olunca dayanamayıp cama yöneldi. Görünürde hiç bir şey yoktu. Camın altındaki büyük ağaç dışında. Yüzünü iyicw cama yapıştırmış halde goz gezdirdi. Ağaca takıldı bir an için gözleri. Ağacın dalları sallanıyordu. Dalların sürtünmesiyle çıkan o sesle çok hafif bir melodi gibi duyuluyordu. Aniden kendini cama vuran kuşun görüntüsü ortamdaki sakin havayı bir an bölünce anlık bir irkilmeye neden olmuştu. Hatta o irkilneyle bi kaç adım gerilemişti bile farketmeden. Kuş kendini çok sert vurmuş olsa gerek ki cama kanı bulaşmıştı. Yaralanmış olduğu kesindi. Hemen koşarak aşağa indi. Eline gelen ilk ayakkabısını ayağına geçirerek kendini arka bahçeye attı. Canın altına geldiğinde yerde kuşun nereye düşmüş olabileceğine baktı. Bulmuştu sonunda kuşu, otlar üzerinde kanlar içinde duruyordu. Eğildi, onu eline almak istiyordu ama önce bi tereddütte kaldı. Kuşu alıp cansız bedenine baktı uzunca
Ölmüştü. Ağacın çıkardığı o ses gelmişti yine kulağına. Avuçlarının içindeki kuşla birlikte ağaca doğru ilerledi. Ağacın tam önüne geldiğindeyse o ses daha çok duyuluyordu. Başını kaldırıp ağacın dallarına baktığında gördüğü şey karşısında donup kalmıştı.

AZAZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin