Aile

138 14 0
                                    

Azazel eve girdiğinde annesi akşam yemeğini hazırlamış, sofrayı kurmaya başlamıştı bile. Yemeğe geç kalmamak için odasına gidip hızlıcına üstünü değişti. Yemekteki sessizliği babası bozmuştu.
"Nasıl geçti ilk günün? Zor muydu bitanem? Dedi adam kızının yanağından bir makas alırken.
" Gayet iyiydi baba. Sadece onlara ayak uydurmaya çalışmak biraz zor olabilir. Ama hallederim. "
" Anlaşamadığın ters birirsi yoktur umarım. "
Azazel biraz düşündü, vardı aslında. Ama önemli değildi pek.
" Hayır baba. Yok. "
Yemekten sonra annesine yardım etmişti biraz bulaşıkta. Daha sonra odasına çıkıp o sürekli karşısında olduğu aynaya geçti yine üstünde ki tişortü iyice vücuduna yapıştırıp, sırtından sımsıkı tutuyor, zayıf olduğundan emin olmaya çalışıyordu. Arada parmak uçlarına kalkıp topuklu bir ayakkabıyla nasıl görüneceğine baktı. Elleriyle saçlarını değişik değişik bağlama şekillerine dokup yakışıp yakışmadıkları ölçüp tartmıştı ki kapının aralığından onu gören annesi kapıyı çalıp içeri girmişti.
"Ne yapıyorsun?" demişti gülümseyerek.
"Güzel olmaya çalışıyorum. Ama sanırım olmuyor"
Annesi Azel'in aynasının karşısında duran vücudunun arkasına geçip elleryle kollarından tuttu aynadaki görüntülerine bakarak devam etti konuşmaya.
" Bu da nerden çıktı şimdi? Sen zaten çok güzelsin Azazel."
" Evet tamam biraz güzel olabilirim ama kesinlikle çok değilim. Ve ayrıca bugün oraya gittiğimde gördüm, ordaki kızlar çok güzel."
Annesi sadece gülmeye başlamıştı.
"Peki o zaman bu konuda planın ne?"
"Şey anne. Şey, acaba yarın için oraya çantamda biraz giyebileceğim bişeyler götürsem olur mu? Orada giyerim. "
"Orda nerede giymeyi düşünüyorsun?"
" Ya o kolay. Orada bunun için bir oda varmış zaten. Lütfen izin ver. " derken Azel yüzüne iyice masum havasına büründürmüştü.
" Tamam tamam. Ama iyi şeyler seç de onlara ne kadar güzel olduğunu göster. "
Annesinden tam destek aldığını görünce içi rahatlamıştı. Yarın güzelliğiyle kasıp kavurcaktı orayı. Planı tam olarak buydu.

Kain arabayı evinin bahçesindeki otoparka çekip kapıya yürümüştü. Cebindeki kendi anahtarıyla açtı kapıyı. Geniş salonda oturan babasını fark etmiş ama görmemezlikten gelmeyi tercih etmişti. Tam bir kaç adım atıp odasının olduğu yere doğru ilerliyecekti ki babasının sesi durdurdu onu.
"Dur bakalım."
Odasına gitmekten vazgeçip babasına doğru bir kaç adım ilrrledi. Kain'den cevap alamayınca adam devam etti cümlesine.
"Bu sabah beni okuldan aradılar."
Lafını duyunca Kain babasının duymiycağı bir ses tonuyla "Sıçtık." demişti.
"Ne diyorsun?" diye bağırdı babası oturduğu yerden kalkıp.
"Hiç."
"İnsanlar okula neden giderler Kain?"
"Bilmem,okuyup senin gibi bir adam olmak için falan mı?"
"Sen neden gidiyorsun peki okula?"
"İstediğin için." demişti Kain omuz silkip.
"Okula çantasız, bir serseri gibi gidiyorsun. Umursamamazlıktan geliyorum. Okulda sigara içip, alkol alıyorsun duymamazlığa veriyorum. Okulun ucra köşelerinde kızların üstünde basılıyorsun onada susuyorum. Kavga edip milleti döviyorsun, öldüresiye hemde hadi onada bir şey demiyorum da dün yaptığın neymiş öyle? Bayan bir hocana bütün sınıfın içinde dalga geçer gibi açıkça "Oruspu" demen ne oluyor onu anlamış değilim. Hemde hissesinin yüzde yetmişinin bir kısmı benim olan bir okulda. "
" Öyle olduğu için, ona öyle bir laf kullandım. Hakettiğini sende biliyorsun. "
" Konu hak edip etmemesi değil. Konu senin ne zaman adam olacağın." Diye bağırdı adam.
"Artık o okula gitmeyeceksin." diye devam etti.
Kain gülerek "İşime gelir okula gitmemek." demişti.
"Kain Bey yanlış anladınız siz. Okula gideceksin tabi ki. Ama o okula değil. Seni basit bir devlet lisesine yolliyacağım." Kain kahkaha atmıştı.
"Şaka yapıyorsun değil mi?"
"Yok, hayır çok ciddiyim. O ağalık dönemin bitti artık. Bakalım orada ne yapacaksın."
"Saçmalama. Gitmiyorum." dedi Kain ve arkasını dönüp bir kaç adım attı bile.
"Bence benimle zıtlaşma. Altında ki arabayı, cebindeki parayı, elindeki telefonu alırım senden. Bu evden de defolup gidersin. Beş parasız." laflarıyla durdu. Tekrar dönüp babasına baktı.
"Peki. Peki, gideceğim o okula." demişti yumruklarını sıkarken.
Hızlı adımlarla odasına gitti hemen. Ayakkabılarını çıkartıp bir köşeye atmıştı. Tişörtünüde. Koltuğa uzandı bir kaç dakikalığına. Sonra duramadı daha fazla çoraplarından da kurtulup camdan bahçeye attı kendini. Gecenin karanlığında ay ışığıyla aydınlanan havuza baktı ve sonra hiç düşünmeden bıraktı kendini buz gibi suya. Düşünmeye başlamıştı biraz. Burda babasının hükmü altına yaşamak zor geliyordu. Onun bahsettiği gibi defolup gitmek istiyordu açıkcası. Ama katlanmalıydı. Halledicekti bunuda. Tıpkı her işin üstesinden geldiği gibi.

AZAZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin