Böyle Ceza Mı Olur?

159 11 12
                                    

Kain ve Azazel önden yürüyerek yukarı çıktılar, Doktor'un odasına. Odaya girince masanın arkasındaki sandalyede yerini aldı hemen yakışıklı adam. Kain tam durumu anlatacak konuşmasına başlayacaktı ki Doktor onu eliyle durdurdu oturduğu yerden.
"Kavga sebebinizi dinlemek istemiyorum ve açıkcası hiç de umrumda değil." diye başladı cümleye Doktor ve devam etti.
"Kain senden başlayalım. Azazel'den sorumlu olan, ona yapması gereken şeyleri göstermesi gereken, onu emanet ettiğin kişi sensin değil mi? Emanete böyle bakılmaz biliyorsundur bunu. Hadi diyelim bir şey oldu çok sinirlendin anlarım. Ama o bir kız. Bunun farkındasın. Ne Azazel'e ne de başka bir kıza vurduğunu duymayacağım.
Burda ayrımcılık yapmıyorum dersem yalan olur. Çünkü en sevdiğim adamım sensin burda. En güvendiğim. Bu düşüncemin değişmesine neden olma. "dediğinde, Kain başını" Evet" anlamında sallayarak cevap vermişti sadece.
Kain'e söyleyecekleri bittiğinde Azel'e dönüp konuşmaya başladı.
"Gel gelelim sana. Yeni olduğun için bunda çok üzerine gelmek yada ilk günden sana kızıp seni üzmek istemiyorum. Sevdim de seni. İyi kızsın. Ama burda unuttuğun bazı şeyler yok değil. Buraya yeni gelen sensin sonuç olarak ve buraya sen ayak uydurmalısın. Buradakiler sana değil. Ayrıca burada kırk çeşit insan var. Herkes herkesle anlaşamaz, doğru. Ama bu anlaşamama konusu kavgayla sonuçlanmamalı yani. Anlaşamıyor olabilirsin ama anlaşmayı denemen lazım önce. Tamam mı? "demişti oldukça kibar.
" Özür dilerim Doktor. "demişti Azel boynunu önüne eğip.
"Gerek yok. Özür beklemiyorum.Bir daha olmayacak zaten. Ama bu kavganın da bir cezası var tabiki."
Kain sessiz bir of çekmişti, cezayı duyunca.
Doktor ayağa kalkıp yan tarafta duran çekmecenin içinden birkaç acil yardım malzemesi alıp Kain'le Azazel'in eline tutuşturmuştu.
"Gidip şu suratınızı düzeltin." deyip tekrar yerine geçti ve tekrar konuşmaya başladı.
"Cezanızı şu ki ; o elinizdeki şeylerle 'birbirinizin' yaralarını temizleyeceksizin." demişti. "Şimdi aşağıya inip masanın yanından iki sandalye çekin ve karşılıklı oturup birbirinize pansuman yapın."
İkiside haliyle şaşırmıştı bu cezaya. Sinir bozucu bir durum olacaktı bu. Doktor sınıyor gibiydi adeta onları.
"Ama..." deyip cümleye başlamaya çalıştı Azazel ama Doktor susturmuştu onu.
"Verdiğim ceza hakkında yorum yapma ihtimaliniz bile yok. Hadi Azazel. Hadi." dedi yakışıklı adam ikiliyi odadan dışarı çıkarmaya çalışırken.
Kain ise sadece Azazel'e bakıyordu öfkeyle. Odadan dışarı ilk çıkan Azel olmuştu. Ardından da Kain tam çıkacakken kapı aralığından Doktor kolundan tutup durdurdu onu.
"Senden çok şey istemiyorum Kain. Sadece onu tanımaya çalış. Ona bir şans ver." dedi Doktor şefkatle fısıldar gibi. İstemsizce olumlu anlamda kafa sallamıştı Kain.
Aşağa indiklerinde Doktor'un dediği gibi masanın etrafındaki sandalyelelerden iki tanesini birbirine bakacak şekilde yerleştirmişlerdi masanın kenarında. Ellerindeki şeyleri masasının üzerine bıraktıktan sonra "Ben biraz su getireyim." demişti Azel Kain'e. Sandalyelerden birine geçip oturmuştu Kain o gelene kadar. Bir kaç dakika sonra metal geniş bir tasla su getirmişti. Kabı masanın üzerine koyup o da oturmuştu sandalyeye. Kain'in karşısına. Dizlerini katlayıp sandalyenin öndeki iki ayağının arasında köprü görevi gören parçanın üzerine koymuştu ayaklarını. Kain'de hafiften ayağa kalkıp sandalyesini birazcık yaklaştırmıştı Azel'inkine. Azazel'in ayaklarını koyduğu o ince tahta köprücüğün üzerine koydu ayaklarını Azel'in bacaklarının iki yanına. Azel'in dizleri Kain'in bacaklarının arasındaydı şimdi. Ufak bir pamuk parçasını alıp kaptaki suda ıslattı Azazel. Sonra pamuğu parmakları arasında sıkıp suyunu çıkarttıktan sonra Kain'in kanamış olan burnuna götürdü. Burun deliklerinden gelen ve kurumuş olan kanı silmeye başladığında, Kain aniden kendini geri çekti. Sandalyenin arkasına yaslanıp gülmeye başladığında, Azazel nedenini anlamadığı için şaşırmıştı
"Ne? Ne noldu?"
"Hiç. Sinirlerim bozuldu galiba." diyip biraz daha güldükten sonra "Neyse, tamam. Başlasak iyi olacak." dedi Kain.
Azazel silmeye başladığında kanı, o da masadan pamuk alıp ıslatmıştı biraz.Pamuğu sıkıp Azazel'in kaşının biraz kenarındaki yaraya götürdüğünde aklına yine bir ibnelik gelmişti. Yüzündeki o kötü gülümsemeyi Azel fark etmeden yok etmişti. Bir kolunu dirseğinden bacağına yaslayıp diğer eliyle yarayı temizlemeye başladı. Bir kaç dakika sonra aklına gelen planı uygulayıp pamuğun istemeden olmuş gibi acıtarak bastırmıştı kızın yarasına. Acının verdiği refleksle aniden yerinden sıçramış, elini yaranın üzerinde iki yana sallayıp yellendirmeye çalışmıştı Azazel. Ayakta sallanıyordu adeta. Acıdan kıvrandığını gören Kain arkasına yaslanmış sessiz sedasız gülerek izliyordu onu. Azel, Kain'in güldüğünü ferketmişti ama ikinci bir kavga çıkmaması için susup oturmuştu yerine. Tekrar devam ettiklerinde cezaya Kain diğer elinin işaret parmağını katlayıp Azazel'in çenesinin altına koyarak yüzünü yukarı kaldırmıştı biraz. Azazel hiçbir umursamadan cezasını tamamlamaya çalışırken Kain'in yaptığı hareketi farkedince bir kaç saniye için duraksadı. Sonra umursamayıp devam etti yine. Kain yarayı o şekilde de rahat silemediği için başka bir yöntem denemişti şimdi de. Elini Azazel'in yanağına götürüp çekti biraz kendine. Böyle devam etmişti. Yarayı temizlemeye. Azel iyice afallamıştı. İçinden kendi kendine konuşmaya başladı.
"Ya mal mı bu çocuk ? Mal tabi. Ya yine az önce daha iyiydi. Bu ne şimdi böyle . Hayır yani ben alışkan değilim bana böyle yaklaşılmasına. Off rezil olucam şimdi. Kızardığımı farkettiğinde dalga geçecek." Alışkan değildi ona kimsenin yaklaşmasına. Küçüklüğünden beri babası dışında hangi erkeğe yakın olsa bu olurdu işte. Yüzü sıcacık olur kızarırdı. Her erkekte olurdu bu. En yakın erkek arkadaşlarında bile. Sevgililerindeki ilişkilerde ise zaten hep mesafeliydi.
"Dalga geçmesini de geçtim, yanlış anlayacak salak. Havalara girecek sonra. Elini çek mi desem acaba? Yok ya o zaman daha kötü olur keyfine yapmıyor sonuçta. Yani öyledir herhalde. Of, tamam sus Azazel. Cezayı bitirmeye odaklan." Söylenmesi bittiğinde burnundaki kanı da temizlemiş gözün altında, elmacık kemiğinin üzerindeki ufak açıklığı temizlemeye başlamıştı. Azel tüm bunları düşünürken Kain'in aklından geçirdiği şeylerse çok daha farklıydı.
"Çok mu yavaş vurdum ya? Aslında yavaş değildi. Yavaş değildi de bu mal niye yere kapaklanmadı? Acayip. Gerçi şaşırmamak lazım baştan aşağıya zaten fazlasıyla tuhaf. Şu tipe baksana. Tuhaf ve deli. Deliyi unutmamak lazım." diye geçirirken içinden Kain, yüzündeki yarada hissettiği acıyla inliyip kendini geri çekmişti bir anda. Bağırmaya başladı tabi ki hemen.
"Ne yapıyorsun sen?" diye bağırmaya başlamıştı ki, Azazel'in yalvarır gibi dilemiş olduğu özürler susmasını neden olmuştu.
"Özür dilerim. Ya cidden nasıl oldu bilmiyorum. Pardon. Çok özür dilerim ya gerçekten üzgünüm. Canını yakmak için yapmadım. Valla bak." diyip aniden ayağa kalktı Azazel. Ve tekrar konuşmaya başladı.
"Dur. Dur bekle şey, geleceğim. Bez, bez. Islak bir bez getireyim, onunla silerim. Belki daha az acıtır olur mu? Geliyorum. Kalkma sakın." dedi telaşla. Tam gidecekken Kain kolundan tutup durdurdu.
" Neyin peşindesin kızım? Geçti, tamam otur şuraya."
"Emin misin?"
"Evet, eminim."
Azazel geri oturmuştu yerine. Kain donup kalmıştı adeta. Kendisi bile isteye Kızın canını yakıp gülerken, o kazayla yapıyor üstelik deli gibi endişelenip panikliyordu. Tam olarak buydu Kain'i şoka sokan. Bir süre karşısında kafasını önüne eğip oturan Azazel'e baktıktan sonra hâlâ şaşkınlığın etkisinde "Devam et." dedi gözleriyle pamuğu işaret edip. Pamuğu alıp tekrar devam etmeden önce elini Kain'in yanağını tutup yaraya yaklaşmıştı iyice. Silmeye başladığında Kain 'de Azazel' in yarasına ufak bir yara bandı yapıştırmaya çalışıyordu. Azel yaraya silmeye başladıktan hemen sonra Kain'in yüzüne biraz daha yaklaşıp yaranın üzerine hafif hafif üflemeye başlamıştı. Çok fazla yanmaması için. Üflemeyi hissettiğinde Kain gözleri açılmıştı şaşkınlıktan. Azazel'in gözlerine takılı kaldı gözleri bir kaç saniye sonra diğer yarayı temizlemek için yeni pamuk almıştı eline. Azel'in dudağının kenarını patladığını görünce bir saniye bekledi. Sonra elini tekrar Azazel'in yanığıyla boynunun arasındaki yere yerleştirip yarayı silmeye başladı.
"Nasıl bir şey bu? İyi mi kötü mü belirsiz. Ama acımasız olmadığı kesin." diye geçirdi içinden Kain. Daha sonra küçük hanımın yüzünü yukarıdan aşağıya incelemeye başladı silmeye devam ederken. Kaşlarına takıldı önce. İkisinide havaya kaldırması oval bir şekil almalarına neden oluyordu. Bir de masum bir hava katıyordu yüzüne. Tıpkı şuan ki olduğu gibi. Gözlerine indi. Ondan sonrada upuzun kirpiklerini dipten ucuna inceledi. Azel yaraya öyle bir odaklanmıştı ki gözlerini onun dışında hiç bir yere götürmüyordu bile. Her an ağlayabilecekmiş gibiydi gözleri. İçi parlıyordu. Burnuna geldiyse gördüğü şey oldukça sevimliydi. Ufacık, ucu hafiften yukarıda, şirin bir şeydi sadece aslında. Ve en çok ilgisini çeken yere gelmişti sonunda. Dudaklar. Yarayı temizlerken farketmeden şekilden şekle sokuyordu Azazel. Arada büzüp inceden üflüyor, üflemediği zamanlar yaptığı şeye kendini iyice kaptırıp dudaklarını ısırıyor, biraz aralı açık kaldığında kuruduğu düşünüp diliyle ıslatıyordu. Beyaz teninde koyu kırmızı dudakları hemen farkediliyordu. Yanağına koyduğu elini biraz hareket ettirip baş parmağını Azazel'in dudağının yanına yaklaştırıyordu ona farkettirmeden. Bir an için kendini ona kaptırıp yaklaşmaya başladı. Azel hiç bir şey farketmeden devam ediyordu yaptığı işe. Kain baş parmağını Azazel'in dudağının tam yanına getirdiğinde hiç beklemeden dudağın üzerine koydu parmağını. Azel o an farketti aralarında sadece yaklaşık dört parmak kadar mesafenin kalmış olduğunu. Donup Kain'in gözlerine baka kalmıştı. Elleri buz gibiydi. Kain parmağını Azazel'in dudağının tam ortasına koyduğunda ağzı açık duran kızın alt dudağını baş parmağıyla aşağıya çekmişti biraz. Azazel'in yüzünün sıcaklığı Kain'i kendisine getirmişti. Gözlerini Azel'in dudaklarından çekip gözlerine bakıp yan yan gülümsedi. Ve;
"Hasta mısın sen? Ateşin var gibi." dedi elini kızın yüzünden çekip.
Yüzünün yine sıcacık olduğu anlamıştı Azazel'de
"Hasta falan değilim ben." diye atarlandı.
"Ha iyi, heyecan yapmana gerek yok o zaman. Bir şey yapmayacaktım ya." dedi Kain gülümsemesini devam ettirip arkasına yaslanırken.
"İstesen de bir bok yapamazsın zaten." dedikten sonra Azazel panikle kalkıp gitmişti masadaki ilk yardım malzemelerini de alıp.
O gittikten sonra Kain'de oturduğu yerden kalkıp sandalyeleri düzeltip masanın kenarına yaslanmış. Azel'in ardından gülümseyerek bakıp "Gerizekalı." demişti.

Selam :)) okur aşklarım biraz aradan sonra yeni bir bölümle yeniden karşınızdayım umarım bu bölümü sevmissinizdir sizin görüşleriniz benim için çok önemli yorum yapmayı ve vote atmayı unutmayın sizi seviyorum bir daha ki bölümde görüşmek üzere.. :)

AZAZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin