Gece çok geç yatmayıp sabah erkenden kalkıp okul için hazırlanmıştı. Okuldan sonra olacakları düşündükçe heyecanlanıyordu.
Okul çıkışına az bir zaman kala telefonu çalmıştı. Arayan Doktor'du. Konuşmaya ilk o başlamıştı.
"Merhaba Azel. Okuldan henüz çıkmadın değil mi?"
"Hayır Doktor ama birazdan çıkacağım. Bir sorun mu var?"
"Sorun yok. Seni almaları için bir araba yolladım sadece. Kain'de arabada olacak. O yüzden çekinmene gerek yok. Seni alıp buraya getirecekler." dedikten sonra Doktor, Azel bir süre bekledi cevap vermek için.
"Tamam Doktor. Görüşürüz." deyip kapatmıştı telefonu. Zil çaldıktan sonra Deniz'e gerginliğini hissettirmeden yavaş yavaş aşağıya inmişti. Okulun bahçesinden çıktığında ilk dikkatini çeken yolun karşısında duran, içerisinde çalan müziği dışarıdan bile duyulan, Wolksvagen'in Transporter tipi, siyah, büyük, lüks bir araba olmuştu.Arabanın içindeki gençlerden birinin onu farkedip içeridekilere seslendiğinde, Doktor'un onun için yollamış olduğu kişilerin onlar olduğunu anlamıştı. Gencin tepkisinin ardından arabadan siyahlar içinde Kain indi. İndikten sonra arabanın bir köşesine yaslanıp Azel'e dikmişti gözlerini, gelmesini bekler gibi. Azazel durduğu yerden hareket edip yolun karşısına geçip arabaya doğru yürümüştü. O sıra Kain arabaya geçip yerine oturmuştu. Aslında araba oldukça kalabalıktı. Şoför koltuğunun yanında iki kişi, arka tarafta ise yaklaşık yedi sekiz kişi vardı. Azel'de arabaya binmişti şimdi. Arabaya biner binmez kapıyı kapatıp hareket etmişlerdi. Araba sarsılınca ayakta duramayıp tutacak bir yer arıyordu. Arabanın dışı gibi içininde dekoru lükstü. Oturabileceği bir yer yoktu ama. Karşılıklı yerleştirilmiş iki koltuk görünüyordu ilk bakışta ama bu koltuklardan birinin arkasına zıt yöne bakacak şekilde bir koltuk daha yerleştirilmiş. İri yapılı çocuklar ve onlarla samimi hallere bürünmüş, yarı çıplak denilebilecek şekilde giyinmiş kızlarla doluydu koltuklar. Neredeyse hepsinin elinde içkisi duruyordu. Camların açık olmasına rağmen ortamda ağır bir sigara kokusu vardı. Ayakta durmakta zorlandığını farkeden çocuklardan birisi oturanlardan birinin kolundan tutarak aniden sertçe çekip "Kıza yer ver." demişti. Çocuk oturduğu yerden kalktığında ise Azazel çocuğa teşekkür edip oturmuştu.Ayakta kalmaması için oturanlardan birini kaldırmış olan genç elini Azel'e uzatmıştı.
"Batu ben." dedi.
"Azazel bende ama Azel demen kâfi." diyerek sıkmıştı çocuğun elini. Karşısındaki koltuğa bakınca Kain'in olduğunu farketmişti. Yanında duran kızla iyi vakit geçiriyor gibiydi. Kain'in ise aklından geçen tek şey Azel'in üstündeki formalarıyla ne kadar da çirkin ve paspal gözüktüğüydü. Hatta içinden geçirdiği tek sözde "Tam bir ezik." olmuştu. Ortamdaki sessizliğin uzun sürmesi üzerine Kain, Batu'ya dönerek "Çok tanımaya çalışma be Batu. Kısa zamanda gidecek zaten." diyerek başlatmıştı konuşmayı. Söylediği sözün ne anlama geldiğini anlayanlar gülmeye başlamıştı bile.
"Nereye gidecek mişim?" dedi Azazel.
"Bilmem. Aslında hiç fark etmez. Benden uzak olduğun her yer olabilir."
Azazel kısa bir süre için gülmüştü, sonra cevap verdi hemen.
"Derdin ne senin iri çocuk?" dediğinde, kendide dahil olmak üzere herkes güldü.
"Sensin tabiki. Biliyorum Doktor seninle ilgilenecek kişi olarak beni seçti ama üzgünüm ben çocuk bakıcısı değilim çirkin şey."
"Ah şansa bak, bende çocuk değildim zaten."
"Ha inatla başıma bela olacaksın yani? Yüzsüzlükte zirve. Dur bi dakika ya." deyip elini cebine sokmuştu. 500 kağıt çıkarmış, Azel'e uzatmıştı. Konuşmasına devam etti.
"Al bunu da en yakın tenha bir köşede geberip git. Al kız al, çekinme. Benim seninle uğraşacak vaktim yok." demişti.
Batu elini, Kain'in elindeki paranın üzerine doğru bastırmıştı hafiften ve "Abi ilk günden bu kadar gitmesen üzerine." demişti.
"Peki öyle olsun." dedikten sonra parmağıyla Batu'yu göstererek "Bak kahramanın. Hadi git boynuna sarıl." demişti Azazel'e.
Büyük köşkün önüne geldiklerinde hızlıca inmişti hepsi arabadan. O büyük görkemli salona doğru yürüyorlardı. İlk geldiği güne oranla çok daha kalabalıktı bu sefer. İçeriden gelen yüksek sesli müzik tüm köşkü inletiyordu adeta. Salon şimdi çok daha farklıydı. Bir night club'ı andırıyordu her açıdan. Hatta ortamı daha eğlenceli kılabilmek için Dj görünümlü birisi bile vardı müzik sistemlerinin başında. Salonun orta kısmı açık ve dans eden bir kaç kişi dışında boştu. Tek çeşit mobilya vardı. Deri, koyu mor döşemeli "C" şeklinde koltuklar ve yarısı kadar içine geçirilerek konumlandırılmış siyah daire masalar salonun ortasındaki boşluğun etrafına hepsi ortaya bakacak şekilde yerleştirilmişti. Sadece merdivenlerin önüne gelen yer açıktı, oraya müzik sistemlerini yerleştirmişlerdi. Koltuklar dışında salonda olan tek şey de duvarın yanında bulunan, kocaman duvarın önünü boydan boya kaplayan masa ve etrafındaki sandalyelerdi.
Salondan içeri ilk girenlerden biride Azel olmuştu. Ortamı beğenmişti aslında sadece biraz tuhaf gelmişti. Özellikle de hepsini elinde tutuğu içkileri. Fazla rahat gibilerdi. Yani öyle gelmişti. Azel'in içeri girdiğini görünce Kain arkadan, bileğinden sertçe çekip durdurmuştu.Azazel kendisine baktığında "Doktor seni odasınada bekliyor." dedikten somra sıktığı bileği bırakıp yanından geçip gitmişti. Doktor'un odasına gelince hafiften tıklatıp içeri geçti. Doktor her zamanki yerinde masasının başında oturuyordu yine. " Hoşgeldin. "dedi" Hoşbuldum Doktor. " dedikten sonra oturmuştu. " Bir sorun olmamıştır umarım gelirken.
Azel Kain'in davranışlarını düşündü biraz. Bir sorundu bu ama söylemiyecekti. Cevap verdi duraksadığını fark edip.
"Hayır olmadı. Arkadaşlar çok iyiler. Hepsi." demişti.
"Her şeyin iyi olmasına sevindim. Arkadaşlarının yanına dönebilirsin o halde." dedi Doktor Azel'in doğruyu söylemediğini fark ederek.
"Tamam o zaman, görüşürüz Doktor." diyip çıktı odadan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AZAZEL
Teen Fiction13'ünde derinlerden gelen bir çığlık duyarsanız eğer, bu onun dönüşünü tamamlaması, gücünü kanıtlaması ve savaş çığlığından başka bir şey değildir. "Azazel." "Azazel ?" "Evet ama Azel demen yeterli.Bana herkes öyle der." Yaptıkları kanınızı ısıtac...