30. Bölüm: Yurt

534 25 8
                                    

Sevmek için çırpınmalarımız, sevilememekten öteye gidemeyen dostluklarımız, ve sevilmemekten kaynaklanan hırçınlıklarımız. Bizi en sevene sırtımızı yaslar iyi- kötü tüm yanlarımızı ona açarız. Güvenmediğimiz insanlara karşı bir zırh oluşturur ve kimseyi o zırhın içine almayız. Bu bizim doğada kendimizi koruma şeklimiz olarak gösterilir. Eğer yavru ayıya zarar verirseniz, anne ayı sizi öldürür. Bu şuna benzer; biri size yada sevdiklerinize zarar verdiğinde beyniniz kalbinize zarar veren kişiye en acımasız şekilde saldırır. Bu birazda insanda şu düşünceyi çağrıştırıyor, acaba Kalbimiz başkasına aşık, beynimiz o aşk için çabalarken aynı zamanda kalbi izin kırılmaması için direnirken acaba kalbimize hem sevgili, hem koruma, hem abi, hem baba, hem şefkatli bir anne, hem de sırlarını sonuna kadar saklayacak bir kız kardeş mi oluyor?
Sevmek acı veren bir şey olmamalı! Kim sevdiği için yara almayı ister ki? Fakat sevmekte beyin gibidir işte yara almaktan korkmadan sevdiğin için saldırmak.

"Günaydın sevgilim." Diyorum gözleri kapalı olan ama uyumadığını belli eden yüz hatlarına karşılık tebessüm eden yüzümle. Çocuk ruhlu bir adamı sevmek ayrı güzel.

''Gün aymadı, işe gidilen gün nasıl aysın ya? üstelik nişanlımın öpmediği gün? yok yok bu gün lanetli ben tekrar uyuyacağım sen beni yarın öperek uyandır baride bir şeye benzesin.'' gözlerini sıkıp horlama taklidi yaptığında kahkaha attım.

''Vallahi rüyanda görürsün benim bugün iş görüşmem var.'' dediğimde gözlerini kocaman açarak bana bakmaya başladı.

''Nasıl yani? Sen ajansta çalışmıyor musun? Ne iş görüşmesi?'' Sorusuyla tekrar heyecanlandım.

''Benim asıl mesleğim bu değil ki. Bu mesleğe üniversiteden sonra karar vermiştim şimdi ise hayatım yoluna giriyor Kerem yanımda sen varsın ve artık tamamen mutlu olmak istiyorum.'' Kerem doğrulup beni ciddiyetle dinlemeye başladığında ben de oturur pozisyona geçerek ona bakarak konuşmama devam ettim. ''Benim asıl mesleğim aşçılık, şimdi de bir iş görüşmem var. Bir restoran ama büyük bir yer ve kesinlikle orada çalışmak istiyorum.'' Kerem'in kaşları çatılmıştı ve bu düşündüğü anlamına geliyordu.

''Peki kariyerin ne olacak? Zeynep sen Türkiye'nin ünlü modellerinden birisin. İnsanlar üzerinde bir imajın var, bunu değiştirmek istediğine emin misin?'' Kerem her şeye mantıklı yönünden bakmayı seven bir insan olmasının yanı sıra duygularını çoğu zaman atlayan bir insandı.

''Kerem bunun benim şanımdan çok duygularımla alakası var. Ben artık o göz önündeki kadın olmak istemiyorum. İnsanlar benim fiziğimle ve yüzümle tanıyorlar. Peki ya gerçek ben? Gerçek beni kimse bilmiyor.'' Evet bunlar doğruydu. Ben gerçekten beni seven insanların arasında yer edinmek istiyordum.

''Her ne olursa olsun yanındayım.''Ellerimi ellerinin arasına alarak bir öpücük kondurdu. Gülümseyerek geri çektim ellerimi.

''Şimdi hazırlanmam gerek sana da aynısını öneririm, koca adam.'' yanağına hızla bir öpücük kondurarak. Kıvırcık saçlarım arkamdan hoplayarak gelirken bende koşarak merdivenleri çıktım.

Hızlıca banyoya girmiş ve duşumu almıştım ama hala eksiktim. Ne giyilirdi ki böyle bir yere giderken? Hızlıca iç çamaşırlarımı üstüme geçirip kına yeşili yırtmaçlı elbisemi üstüme geçirdim. Ayaklarıma toprak rengi sandalet tarzı ayakkabılarımı giydim. Ellerime siyah ojelerimi sürüp kurumalarını beklerken nasıl bir makyaj yapacağıma da karar vermiştim.

Aynada son bir kez kendime baktığımda görüntümü beğenmiştim. Yavaşça merdivenleri inerken evin fazla sessiz olduğunu fark ettim.

''Kerem!'' Seslendiğim halde cevap alamadığım için salona giderken Portmanto da ki kağıt çarptı gözüme. Yavaşça Portmantoya ilerledim ve notu elime aldım.

Seni Sevebilir miyim?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin