19.Bölüm:Koku

825 41 32
                                    

Sayfalar dolusu bir insan değilim ben. Kelimelerin içinde saklıyım. Sevmek sözcüğü benim için imkansızdı eskiden. Hayatıma o kahve kokulu adam girene dek de öyle olacağını bilmezdim. Kahvemsi kokusu beni içine hapsediyordu her geçen gün. O kokunun içinde yaşam hücrelerimi buluyordum. Kerem'i her geçen gün daha fazla seviyordum. İçimden gelerek sarılamıyordum her istediğimde. Sarılsam kollarımdan uçacak gibi hissediyordum.Kollarımın arasından çıksa kainatın tüm güzellikleri söne bilirdi benim için. Benden bir adım uzaklaşmasına tahammülüm yokken gitmesi beni öldüre bilirdi. Ölmekten korkum yok da Kerem'sizlikten korkuyorum. Kerem'siz olmak bu dünyadaki tüm güzelliklerin gitmesi gibi. Bir çocuğun göz yaşları, bir annenin çocuğuna yardım edememesi gibi. Kerem'siz olmak bana dünyadaki işkencelerin en büyüğü gibi. Kerem'in kollarının arasına girip hiç çıkmamak istiyorum ama ne mümkün?

Selin'in kaza olayından sonra polisler işin içine girmeden olayı halletmeye çalıştık. Selin boş bir yolda duran arabnın arkasından çarpınca ehliyetine el konulabilirdi. Zaten az kalsın Selin kavga çıkaracaktı ve Kerem kardeşine bağırılıyor diye sinirle adamın üstüne yürüyordu. Adamın yanındaki kadında kız kardeşiymiş galiba o da abisine bağırılıyor diye sinirlenip Kerem ve Selin'e daha sinirli yaklaşmaya başlamıştı. O ortamdan nasıl çıktık bilmiyorum fakat Selin'i de alıp bizim eve geldik. Kerem'in hala sinirleri yatışmadı. Bence açlıktan, yemek yemedik sonuçta.

''Orospu çocuğuna bak ya! gelmiş benim kardeşime bağırıyor!'' Küfür etmesine kızmak bir yana çenemi açmak istemiyorum. Can ve Yağmur da biz aile içine karışmayalım en iyisi deyip gittiler. Yağmur'u azıcık tanıyorsam yemek yemeğe gittiler. Selin de uyumak isteyince misafir odasını ona hazırladım ona. Şuan Kerem, ben ve Kerem'in öfkesi oturuyoruz salonda. Kerem sürekli küfür ediyor. Sakinleşmesi lazım ama sakinleşmiyor ki! Böyle bir durumda ne yapılır ki? Ben Kerem'in nasıl sakinleşeceğini bilmiyorum ki! Kerem gizemli kutu benim için.

''Kerem ama-''

''Aynen ya gidip ağzını burnunu kırmalıydım!'' Ya ben bir konuşsaydım?! Daha fazla dayanamıyorum onun bu kadar sinirlenmesine pat diye sarılıyorum. Kerem ani hareketim karşısında duruluyor. Aslında şuan onu öpebilirim ama bu belirsiz durumdan bıkmış durumdayım. Sevgili değiliz, arkadaş olamayız. Peki neyiz biz? Dünyadan bir haber ama delicesine sevilen bir adam ve platonik aşık mı? Kafamı bunlara yormamalıyız belkide ama elimde değil.

Kerem'in kokusu burnuma doluyor her nefes alış-verişimde. Hızlı hızlı nefes almak istiyorum ama derin, derin nefes alarak bu anın tadına varmak istiyorum. Kokusu o kadar güzel ki! Her soluğum da bir o kadar daha kayboluyorum o kokuda... Bu kokuya sahip olmak değilde bu konun sahibinin benim her şeyim olması da tuhaf. Kahveyi Kerem'den sonra daha da sevdim. O yokken sürekli kahve içiyordum. Bir kere sarhoş olmaya kalktım abim geldi hayatında Alya vardı. Sarhoşluğum geçsin diye bana kahve yapmıştı işte o zaman daha iyi anladım benim tek kurtuluşum bu koku.

Kerem'in ellerini sırtında hissetmem yine beni mayıştırıyordu. Bu duygu tarif edilemezdi. Kalbim de bir orkestra vardı sanki. Kerem'in eli sırtımda dururken her saniye daha da heyecanlanan kalbime şaşırıyordum. Ne oldu bana böyle?Ne zaman böyle kendimi inanmadığım aşkın kollarına nasıl bıraktım? Durup düşünürsem eğer, ilk sarılmamız da olmuş olabilir. Kerem beni ilk kollarının arasına aldığında.

Keremin eli güçlüce beni en dibine neredeyse kucağına kadar çekince şaşırmam ile birlikte gözlerimin dolduğunu da hissetmiştim. Bana sarılması o kadar güzel bir durum ki! kelime bilgimiz o kadar güçlü olduğunu da zannetmiyorum ki... Kerem'in bana sarılmasını hangi cümleye sığdıra bilirim ki? Sayfaların yetmeyeceği bir adamın sarılmasını cümlelerle anlatmak istemek hakaret sayılırdı.

Seni Sevebilir miyim?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin