13.Bölüm:kork benden!

1K 59 2
                                    

Küllerinden yeniden doğmak olmalıydı başka açıklaması olamazdı ki. O düşlerimde ve hayallerimde benimdi ama her şey hayalden ibaret değildi işte! Lanet olsun!

Onu seviyordum ve sevdiğimi söylemekten çekinebilecek bir insan değildim aslında ama onun karşında hep bir şey oluyor ve dilim tutuluyordu!
Kaç kere oldu bu? On? On beş? Kaç kere onun yanında olduğum için kararsız kaldım? Hatırlamıyorum bile!

Ben düşüncelere daldığım sırada ne zaman karşılık vermeye bile başladığımı bilmediğim öpüşmemiz bitmişti. Alnını alnıma yaslayarak nefesini düzene sokmaya çalışıyordu bense zaten çoktan nefes almayı unutmuş ölümü bekler gibiydim. Fakat ciğerlerimi zorluyan nefessizlik zorlamaya başladığında derin bir nefes çektim ciğerlerime. Bir daha, bir daha ve bir daha. Nefes alma işlemini sürekli tekrarlamaya başladım. Nefes alırken burnuma dolan kokusuyla aynı oranda da uyuşuyordum. Beynim hiçbir şey düşünemez hale gelmişti. Tek bildiğim ilahi kokusu ve oydu. Gözlerimi araladığımda onun da gözlerinin kapalı olduğunu fark ettim fakat o benim aksime açmıyordu.

"Benden bir şeyler sakladın ve bu hiç güzel değil." Konuşmasıyla girdiğim transtan çıkmıştım. Gözlerini hâlâ açmamıştı fakat benden bir cevap beklediği her halinde belliydi.

"Senden bir şeyler saklamak benimde hoşuma gitmiyor Kerem. Fakat yaşadığım olayları anlatarak aynı acıları tekrar yaşamaya hazır değilimdim ki buna isteklide değildim ve hâlâ değilim."

"Senin canını acıtan her şeyle baş edebilirdim. En azından deneyebilirdim."

"Sende bana anlatabilirdin dimi Kerem? Ama sen anlatmamayı seçtin. Şimdi karşıma geçip başedebilirdim deme!" Bu söylediklerim ağır gelseler bile haklıydım ve susmak istemiyordum.

"Bak anlatmadım çünkü diğer anlattıklarımdan pek de farklı bir şey söylemeyeceğim. Bir kaç eksik var sadece o kadar. Yani pek de faklı değil tamam mı? Sadece eksiklikler var" gayet sakin bir sesle söylediği bu sözler karşısında yeni bir savunma mekanizması oluşturmaya başladım.

"Benim ki de öyle Kerem fakat sadece bir kaç farklılık var o kadar." Söylediklerim kesinlikle doğruydu.

"Kutu? O neydi peki? Onu neden benden sakladın?" Sesinden kızgınlık ve kırgınlık seziyordum ve bu kalbimi yaralıyordu.

"Bak kutu değerliydi. Aslında bakarsan pek de özel bir anlamıda yoktu. Yani artık yok!"

"Kendinle çelişiyorsun!" Hayır! Kendimle çeliştiğim falan yoktu.

"Hayır!" Diyerek itiraz ettim, ama itirazımı pek de taktığı söylenemezdi.

"Değerliydi ve pek de özel bir anlamı yok. Yani artık yok. Cümlenin her yeri buhram buhram çelişki kokuyor Zeynep."
Tamam haklı olma ihtimali vardı. Ama çok az. Azıcık, tırnak ucu kadar, yada parmak. Off tamam haklıydı inkar etmenin bir anlamı yok, tamam.

"Tamam bak önemli dememi falan boşver. Hatta benimle gelsene sen." Diyerek çekiştirmeye başladım onu. Aslında gelmek istemese yerimden kıpırdatamam sonuçta ben bu kadar kas yapsam ve o benim yerimde olsa o da beni yerimden kıpırdatamazdı ki bir de olaya böyle bakmak lazım tabii.

Eve geldiğimizde onu salonda bırakıp hemen odama çıktım. Yaşasın ki artık abim ve kız arkadaşı bu evde değildi.

Kutuyu alıp aşağıya indiğimde beni oturarak bekleyen bir adet kas hayvanı vardı. Aslında ona kas hayvanı demek çok tatlı oluyordu. Turuncu kafa, yeşil göz de onun için sevdiğim sıfatlardı fakat kas hayvanı cidden tam ona göreydi.
Kendime şaşırıyordum aslında hani nefret ediyordum ben bu adamdan? ama öyle değil işte ne yaparsan yap nefret edemiyomuşsun sevdiğin insandan onu anladım.

Seni Sevebilir miyim?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin