Özel Bölüm 1

435 9 0
                                    

Bu sabah gök güzel, mavi, tertemiz;
İçimden geçiyor aydınlık bir iz.
Öyle bir saadet ince belirsiz,
İnandım ki artık ben gülüyorum.
                                                                 (Yaşar Kemal - Pay)

Hayat o kadar anlamsız ve belirsizken, önümde siyah bir yoldan başka bir şey göremiyor iken hayatım renklerine kavuştu benim. Sevmek; delicesine, her şeyinmişcesine, gitmeyecek, asla bırakmayacakmışcasına, sevmek. Ben her şeyimle sevdim bu deli adamı şimdi oğlumuzla oynuyor. Bahçe, gökyüzü, oyuncaklar, sevgi, her şey onların.  Hayat bize sunabileceklerini altı tepsiyle sundu. O gün o banka oturduğum için, o kast ajansında çalıştığım için, o kahveyi yaptığım için, bu adamı tanıdığım için, Deniz'in ve Toprak'ın hayatımda oldukları için, ailem için şükürler olsun.  

Deniz, babasından kaçmaya çalışırken Kerem sanki onu yakalayamıyormuş gibi yapıyor ama bir süre sonra kucağına alıp gökyüzüne kaldırıp döndürüyor. İkisinin de kahkahaları o kadar huzur verici ki! Toprak kucağımda gülücükler saçıyor etrafa. Evliliğimizin ikinci yılı ve biz sanki dün evlenmiş gibiyiz.

Kapının zilinin çalmasıyla Toprak kucağımdayken kalkıp kapıyı açıyorum. Kapının önünde duran ağabeyim, Alya ve çocukları Emre vardı. Emre, Alya ve ağabeyimin oğulları, Emre. Evlendikten sonra çocuk yapmak için daha fazla beklemek istemediler.  İçeri geçtiklerinde bahçeye yönlendiriyorum onları. Deniz, kuzenini görünce heyecanla geliyor yanımıza, Kerem de peşinden tabii. 

''Anne, Emre gelmiş.''

''Evet, annecim.'' Demir Emre'yi kucağına alıp yere çöküyor Deniz'le aynı boya gelebilmek için. 

''Oynayalım mı?'' Ağabeyimin içindeki büyümeyen çocuk... Büyümesin de zaten, her insanın içindeki en iyi olduğu taraf; çocuk yanıdır. Deniz heyecanla kafasını sallıyor Demir'e. Kerem, Deniz, Emre ve Demir bahçenin diğer tarafına gidip oyun kuruyorlar kendilerine. Telefonum çaldığını duyunca Toprak'ı Alya'ya emanet edip içeri geçiyorum.  

''Efendim, Meltem.''

''Zeynep hanım, öğleden sonraki basın toplantınızı hatırlatmak için aramıştım. Bu bağış kampanyasından sonra sizinle ısrarla sizinle ve ailenizle konuşmak istediler biliyorsunuz.'' Meltem'in heyecanla ve sanırım direkt olarak benimle konuştuğu için korkarak hızlı hızlı konuşmasına tebessüm ettim. 

''Biliyorum Meltem, teşekkür ederim hatırlattığın için. Bana geçen hafta Dilmen holdingle yaptığımız reklam filmi anlaşması için metin örnekleri hazırlanacaktı onları da hazırlayıp masama bırakabilir misin?'' 

''Tabii ki Zeynep Hanım!''

''Teşekkür ederim, Meltem. Görüşmek üzere'' Telefonu kapatıyorum gülümseyerek. Çocuk yurduna yapılan yatırım hem bana hem de Kerem'e pozitif sonuçlarla dönmüş biz de madem bunu yapıp insanların dikkatini çekip güzel bir şeyler olmasına vesile oluyoruz dedikten sonra işlerimizi Kerem'in ve benim en iyi olduğumuz şeye; reklama yöneltip işleri büyütüp buradan gelen gelirin bir bölümünü yardım yapmak için kullanmaya karar vermiştik. Bunları kendi imzamız olmadan yapmaya çalıştığımız dönemde hep bir şekilde duyulmuştu. Kendimizi ön plana çıkarmak hiçbir zaman istememiştik hala istemiyoruz ve sanırım asla istemeyeceğiz. Yapılan basın konuşmalarında olabildiğince az özel hayatımıza değiniyor ve insanları yardım yapmaya davet ediyor ve toplantılardan kaçınıyorduk. 

İnsanlardan artık uzak durmuyorduk. Ne ben ne de Kerem. Mesafeli olduğumuz insanlar tabii ki oluyordu ancak samimiyetine inandığımız herkesin bizde özel bir yeri vardı. 

Seni Sevebilir miyim?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin