26.Bölüm:Belirsizlik

894 42 4
                                    

Kerem'in ağzından

İki aydır Zeynep'le zaman zaman çalkantılı, bazen aşırı huzurlu, bazense dostlarımızın ve kardeşlerimizin rahatsız ettiği koskoca iki ay geçti. Dün geceye kadar her şeyin normal olması fazla güzel giden bir aydı. Zeynep'le her gecenin sonunda sarılıp uyumak paha biçilemez bir duyguydu. Özellikle her film izlediğimiz gecelerde kafasını bacaklarıma koyup film izlerken sürekli uyuya kalıyordu ve onu odaya ben çıkartıyordum. İlk ay sürekli o koltukta benim kucağımda uyuya kalması her ne kadar hoşuma gitse de sürekli erkenden uyuması ve bizim filmden sonra yapacağımız yada uyuduğu sırada yaptığımız etkinliklerden sonraki etkinlikleri kısıtladığı için ikinci aya giriş yaptığımızda yani birinci ayın sonunda oluyor ben onun  dizlerine yatarak geçirmiştim. Bu durumdan tabii ki şikayetçi değildim sonuçta kafamı koyduğum yer benim güzelimin bacaklarıydı. Fakat dün gece biz saçma bir şeyden ötürü tartışıp yada doğru ifadeyle şakadan bir tartışma yaparken zilin sesi duyulmuş ve olanlar olmuştu.

-Dün gece-

''Zeynep kumandayı ver!'' diyorum sırıtarak. Kumanda kavgamızın -şakalaşmamızın- ortasında Zeynep'in kumandayı alıp oturduğumuz koltukta oturduğu yerdeki minderin altına kumandayı koyup üstüne oturuyor. Bu kadın fazla çocuk olabiliyor. Pekala başkasının yanında onu böyle görmediğime eminim ama ikimiz baş başa kaldığımızda içinde ki asi kızı, atarlı ergeni, yaramaz küçük çocuğu içinden çıkarıyor.

''Hadi gel de al.'' diyor kollarını göğsünde bağlayıp sırıtırken.

''Burada ağır tahrik var!'' bende sırıtarak konuşurken Zeynep'in üstüne doğru eğilip alt dudağını dudaklarımın arasına alırken. Dudaklarının tadını seviyorum. Garip ama bu kadının ruju olmadan dudaklarının tadı daha güzel ve en önemlisi bu kadın bana özel. Zeynep'i sadece öpüyordum dokunmak istemiyorum değilde kıyamıyorum ona dokunmaya. Bir kaç kez kendimi kaybettim yanında kabul ediyorum fakat bu olayın olması için bazı şeyler gerekli. Düşüncelerime şaşırmıyorum artık ben sevmeyi biliyorum ya da öğreniyorum fark ediyor mu bilmiyorum ama Zeynep'i sevmeyi öğrenmek bile güzel. Canımı verebilecek kadar sevmek harika. Daha nasıl anlata bilirim ki? Anlatılamaz.

Zeynep'in alt dudağı dudaklarımın arasında benim üst dudağım ise onun dudaklarının arasında öpüşürken kapı zilinin çalmasıyla Zeynep'le birbirimizden ayrılıyoruz.

''Güzelim kapıya bakmasak?'' Kafamı sağ tarafa eğip kaşlarımı yukarı kaldırıp dudaklarımı garip bir şekle sokuyorum. Zeynep'te kafasını sağ tarafa yatırıp kaşlarını kaldırıp dudaklarını büküyor.

''Tabii ki kapıya bakacağız, sevgilim.''

''Abi!'' Gözleri dolu dolu olmuş bir şekilde abi demesi yumuşama mı tabii ki sağlamıyor.

''Oğlum!'' Sinir katsayım artık beni de aşmış olacak ki Zeynep'in ah sesiyle ona döndüm. Belini sıktığımı fark ettiğimde kendime geldim. Kendimi dizginlemeye çalışıp o aşağılık herife döndüm.

''Bana oğlum demene bile takılmıyorum sadece neden buradasın onu söyle ve git.'' Babam olacak o adam bana bakarken öylece ona bakmaya devam ettim.

''Kerem, bana kızgın olduğunu biliyorum ama beni dinlersen sana gerçekleri anlatmak istiyorum.'' Gerçeklerine tüküreyim. İstediğim normal bir aileydi onu bana veremediniz şimdide gerçekler diyor. Bilmediğim nasıl bir gerçek olabilir?

''Bilmediğim bir şey olduğunu sanmıyorum git buradan.''Dedim öfkeli bir şekilde. Bilmediğim ne olabilirdi ki? Tabii ki hiçbir şey. Kapatmayı planlarken söyledikleriyle durdum.

''Annen hakkında gerçekleri bilmiyorsun Kerem.'' Durup alaylı bir şekilde ona baktım. O kadının ne olduğunu gayet iyi biliyorum. Alaylı gülüşüm suratımda yer ederken konuşuyorum.

Seni Sevebilir miyim?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin