İçeride oturmuş babamı ve adamın saçmalıklarını dinliyordum kendilerince kurdukları hayali anlatıyorlardı.
Yok düğün şöyle güzel olucak...Yok bunları yapıcaz...Mezuniyete Temurla gidin görsün herkes....
Temur'a baktığımda onunda bu durumdan hiç hoşnut olmadığını gördüm.Belki oda benim gibi bu saçmalığa zorla dahil olmuştu.
"Biz Adem beyle kalkalım siz Temurla oturup konuşun hadi görüşürüz"
Babam olucak şahsiyete kızgın bakışlarımı çevirdim.O ise hala yüzündeki yayvan gülüşü silmeden Adem dediği adamla birlikte evden çıktı.
Bakışlarımı Temura çevirdiğimde oda bana bakıyordu yüz ifadesi bir şey söyliycekmişte ama çekiniyormuş gibi duruyordu.
"Çekinme söyle insan yemiyorum henüz"
"Ah! Şey yanlış anlama ben bu evliliği sonuna kadar istemiyorum ve görünen o ki sende istemiyosun sevdiğim kızı öldürmekle tehtid etti aşalık herif beni son çare mecburen kabul etmekti"
"Haklısın bende istemiyorum ve benimde sevdiğim adamla tehtid ettikleri için kabul ettim...Bak ne diycem bu isten kurtulmanın bi yolunu bulmayı denesek"
"Olabilirde ne yapabilirizki eninde sonunda otturturlar bizi o masaya"
"Sende haklısın"
***
Sonbahar'ın gelişinden miydi yaprakların dökülüşü? Yoksa hasret kaldıkları güneş için mi döküyorlardı yapraklarını?
Masamda duran kahvem elimde tutuğum gözlüğümle çizimden gözlerimi kaldırıp dışarıya bakıyordum iki gün sonra mezuniyet vardı ve oturmak istemediğim bir nikah masası.
Yerimden kalkıp kenara attığım telefonumu elime aldım. O günden sonra ne aramıştı ne de mesaj atmıştı bu kadar çabuk mu pes etmişti?seven insan savaşmaz mıydı?
Şimdiye kadar olan anılarımızı hatırlıyorumda okula gelişim ona laf atmalarım onun benim canımı yakışı babamı buluşu ve sebepsizce ona aşık oluşum onun gidişi gelişi sevişi ve tekrar gitmesi.
Kısır döngü gibiydi resmen,telefonum elimde titrediğinde bakışlarımı elimde tutuğum telefonuma çevirdim.Arayan tabikide Temur'du
"Efendim Temur"
"Mevsim ben mezuniyette ne giyiyim diye soracaktım"
"Ne istiyorsan onu giyebilirsin"
"Bak bende bu durumdan memnun değilim ama çözüm yok mevsim en azından bana alışmayı denesen"
"Sana alışmak mı dalaga mı geçiyorsun ne bu duruma nede sana alışmak istemiyorum"
Telefonu suratına kapattım. Benden nasıl bu duruma alısmamamı bekleyebilirdi tamamen deli saçmasıydı bu olanlar. Kurtulmam lazımdı.
Dolaptan mavi şişme montumu alıp telefonum cebime attım spor ayakkabılarımı giyip kapıdan çıktım. Yol boyu ilerlemeye başladım her şeyin başladı o uçurum kenarına geldim biz onla burda var olmuştuk.
Derin bir nefes aldım aşağıda denizde oluşan dalagalara baktım. Yere oturup ayaklarımı uçurumdan aşşağı sarkıttım ve bizim şarkımızı açıp yere uzandım.
Dinlediğim müziğin arama sesiyle bozulmasıyla sinirle ayağa kalkmıştım. Telefonu yerden alıp kapattım.
Geldiğim yolu geri dönmeye başladım azcık nefes almayı bile çok görüyorlardı insana.Evin kapısında bizimkileri görünce şaşırdım en şaşırtıcı olan da Ares'in de yanında olmasaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Sevmeyi Öğret(Düzenlendi)
ChickLitYıprandılar çok sevdiler her şeye herkese karşı savaştılar ama onları ayrın bir seye engel olamadılar... "Sev tamam mı karşılık beklemeden ben var olsamda olmasamda sev birini kızma sevgilim belki olurya ayrılırsam hayattan sevgiye küsme sevgi aptal...