2.KISIM: HAYAT BAĞI-1

77 14 9
                                    

Sevgili okurlarım uzun zaman sonra size Merhaba demenin heycanını üstümde taşırken sizlere teşekkür etmek istiyorum iyiki varsınız bölüm düzenlemesinin ilk bölümünde bahsettiğim gibi bu ikinci kısım, ikinci kısımımız HAYAT BAĞI ilk başlar Ares'in ağzından olacağı gibi değisedebilir, zaman zaman sizin yorumlarınıza basvurarak yine duzenlemeler yapabilirim siz yeterki özgürce yorum yapın ben aranıza BSÖ'nün ikinci kısmı Hayat Bağıyla aranıza geri döndüm iyi okumalar...


Yanlızlığın içinde hissedilen acı bir tat,dile dolanmış ne kadar su içersen iç geçmiyecek bir tat bırakmıştı ağızda. Öyle sesizleşmişti ki dünya sanki onunla birlikte kuşlar ötmeyi bırakmış, çiçekler açmaz olmuş, herkes konuşmayı bırakmıştı.

Hüzün, acı, keder günden güne erimeme kolaylık sağlayan bu üç kelime, aşağı yukarı 2 yada 2,5 sene olmuştu en mutlu olduğum bir anda bir parça kan sızmıştı hayatımıza ve kulaklarımda hala çınlamakta olan doktorun "Maalesef" kelimesi vardı.

Bir bardak vardı çatlamış ortadan ikiye toparlayıp yeniden birleştirmişken elimden kayıp gitmesiyle tuzla buz olmuştu toparlamaya çalıştığım parçalar ise elimi kesmiş yerini acı ya bırakmıştı tıpkı kalbinde olduğu gibi.

Erkek adam ağlar mı? dediler bizi büyütürken, ağlar çok sevdiyse etinden et koptuysa binlerce kez şu kalbine hançer saplandıysa  HERŞEYİM dediğin insanı ellerinin arasından uçup gittiğini anladığı an ağlar.

Elimde boş bira şişesini diğer şişelerin olduğu yere fırlattım arlarından bir kaçının kırıldığına dayir sesler gelmişti ama pekte umursadığım söylenemezdi.

Yeni bit tane bira şişesi açmış fondiplimiştim onuda diğerinin yanına fırlatıp oturduğum kayalıktan kalkmaya çalışırken ayağım takılıp denizi boyalamıştım.

Serin sular beni kendime hafif getirmişken sinirle yumruk yaptığım elimi suya geçirmiştim.

"Bak bana sevgilim sensiz ne haldeyim, neden ha neden böyle sesiz gidilir miydi ? Şuradan çıkıp gitmek böyle kolay değil. Bitiyorum be Mevsim'im bitiyorum senin yokluğuna,hasretine,özlemine dayanamıyorum ben ağlasam ya çocuk gibi gel okşa saçımı sarıl bana sil göz yaşlarımı, yalvarırım gel dön artık bana bendeki bu acı beni yok etmeden gel bana güzel sevgilim"

Dayanacak gücü içimde bulamıyordum kapana kıstırılmış fare gibi aydınlığa çıkacağım günü yalvararak bekliyordum. Kayalıklara tutunurak çıkarmıştım kendimi yukarıya oturduğum yerdeki mektubu görünce deli hızıyla yerimde kalmış kağıdı aldığım gibi un ufak etmiştim.

"Başkasını sevmiş unut bunu bu tamamen aptallık sen gittiğin an kalbimide birlikte götürdün ben sana kalbimi verdim o senin için atıyo seninkide benin için asla ama asla olmuycak böyle bir şey"

Yalpalaya yalpalaya yürümeye çalışıyordum sinirin öfkenin bedenimi kavuruşuna izin vermiştim özlemiştim be ona sarılmayı öpmeyi dalga geçmeyi nasıl sevdim seni yana yakıla sen benim en nadide zamanımda bulduğudun.

Bu kadar kolay kaybetmek yaraşırmı aşkımıza daha yeni bulmuştum oysaki seni yine uzak kaldık bak birbirimizden hisediyomusun bu adam deli divane oldu senin aşkından bana sevmeyi öğrettin kadın sen şimdi unutturamazsın o kadar kolay değil.

Telefonumun çalan sesiyle sanki ambulansın çığlık çığlığa gelen siren sesi gibiydi  acı bir feryat koparcasınaydı.

Telefondaki kayıtlı olan ismi görünce alev almıştı kalbim korku heycan bütün hisleri sanki aynı anda yaşıyordum oyalanmadan hızlıca aramayı yanıtlayıp kulağıma götürdüm.

"Efendim? Bir şey mi oldu Selçuk?"

"Ares hemen buraya gelmesinin Mevsim... Ares Mevsim kalp krizi geçiriyor acele et"

Dizlerimin üstüne düştüm kaybetmişmiydik şimdi biz almışmıydı onu benden gitmişmiydi avuçlarımdan uçup melek mi olucaktı bu sefer gerçelten mi gidecekti?.Hayır, hayır gidemezdi izin vermezdim.

Bana Sevmeyi Öğret(Düzenlendi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin