Aniden parlayan ışığın içinden geçiyorum. Kıps, kıps, kıps, kıps. Gözüm alıştığında, önümde uzanan araziyi ölçüp biçiyorum.
Bir hareketlenme var. Aşağı baktığımda arka ayakları üzerinde duran ve bedenimi koklayan küçük, beyaz bir yaratık görüyorum. İlgimi çekiyor.
İşlevin nedir?
Yaratığı analiz ediyorum. Sıcak mor bir ışık patlamasıyla, yaratığın olduğu yerde bir toz yığını beliriyor.
Memeli... Gece yaşıyor... Keskin işitme duyusuna sahip. İnanılmaz derecede zayıf. Yine de durmaksızın üreyen bir tür.
''Hm,'' diye mırıldanıyorum. Umarım daha karmaşık, merakımı uyandıracak yaratıklar bulabilirim.
Tüket ve öğren: amacım bu. Benimle birlikte yolculuk edenler ilkel varlıklar: tek bildikleri öldür ve ye, öldür ve ye. Mevcut tüm bilgiyi, değerli kaynakları toplamam gerekiyor...
Sonunda, yıkılmış bir şehre rastlıyoruz; ayakta kalan tek şey, eski bir kule. Korunmuş - ya da kasıtlı olarak sağlam bırakılmış- görünüyor. Yıkıntıları bileşenlerine ayırıyorum. Yaptığım analiz, buranın büyük sihirle dolu olduğunu gösteriyor; böylesi bir yıkıma uğraması beni şaşırtmıyor. Kulede merak uyandırıcı bir şey var. Diğerleri avlanmaya çıktığında, binaya giriyorum.
Etrafa dağılmış gizemli cihazlar var. Bir tanesini inceliyorum. Sıcak mor ışıkla birlikte, bir toz yığını daha...
İlginç: zaman algısını değiştirmeye yarayan bir araç.
Tuhaf.
Benzersiz.
Kulenin haline bakılırsa, sahibi ayrılalı çok olmamış. Geride bırakılan eşyalar, birden fazla zamanda ve mekânda var olmuş. Bazıları, diğerlerinden daha karmaşık; ama hepsi, bu boyutta gördüklerimden çok daha etkileyici. Belli ki buranın sahibi, yolculuklarımda karşılaşmadığım şeyler hakkında bilgi sahibi.
Bu bilgiye ihtiyacım var.
Kuleden çıkarken, diğerlerinin girişe yaklaştığını görüyorum; karşımıza çıkan her şeye yaptıkları gibi, burayı da yok etmeye hazırlanıyorlar. Hedefimle arama girmekten başka bir şey yapmıyorlar. Bazı şeyler, Hiçlik'in ayrım yapmadan tüketme alışkanlığından korunmalı.
Uyarmadan, uzantılarımdan biriyle saldırıyorum; ucu akkor halinde parlıyor. Şimşeğin sardığı ilk yaratık, geriye savruluyor. Aralarında cızırdayan enerjiyle yüklü üç uzvumu da uzatırken, yaratığın çığlıkları diniyor. Diğer ikisi kaçıyor; başlarına geleceği biliyorlar.
Mutlaka kaçmaları mı gerek?
Gözümü kocaman açıp, kaçan yaratıkların peşinden enerji yüklü bir şua yolluyorum. Derhal kül oluyorlar. ''Hmm. Hiçlik sakinlerinin erime noktası sabit değil,'' diye not alıyorum.
Ama bunun önemi yok. içimde hissettiğim açlık büyüyor. Bilgiye açım. Hiç olmadığım kadar doyumsuzum.
Nihai bilgiye göz ucuyla baktım.
Ona sahip olacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOL Şampiyon Hikayeleri
FanfictionTüm hikayeler http://tr.leagueoflegends.com Adresinden alınmıştır