8.bölüm: Güzel Kız ve Çirkin Adam

600 81 72
                                    

Müzik: HAEVN - The Sea

8.bölüm: Güzel Kız ve Çirkin Adam

     Dudaklar zihindeki konuşmaları ardında saklayan bir kapıydı. Kimisinin kapısı hiç kapanmaz, her düşündüğünü patavatsızca söyler, kimisi ise kapısını açmaya yeltenmez. Bunun binlerce sebebi vardı. Ben kapıyı açmaya yeltenmeyen insanlardandım. Kafamın içinde o kadar çok ses vardı ki onları ancak kapalı tuttuğum kapıyla koruyabiliyordum.

Zihnimde yine binlerce ses vardı ama sıkı tutarak kapattığım kapı, bulunduğumuz odanın içinde sessizliğe sebep oldu. Ne kadar süre geçti bilmiyordum. Talas benim hakkımda araştırma yapıyordu. Anlamak oldukça güçtü. Beni ben bilmezken internet nasıl bilebilirdi ki?

Nereden bilebilirdi ensemdeki sürekli fısıldayan sesi, kabuslarımda bana seslenen kişiyi, annemin bana çektirdiği zulümleri?

Sigara yakmaya ihtiyacım vardı. Zihnimi ancak içime çektiğim dumanla görünmez hale getirebiliyordum. "Talas..." diye fısıldadım elimde olmadan. Kafasını baktığı bilgisayardan kaldırdı ve bana baktı. "Efendim?"

"Sigara içmeye ihtiyacım var."

Cevap vermedi. Daha önce kızmıştı. Belki bir kez daha kızacaktı ama buna nasıl başlaması gerektiğini düşünüyordu.

"Sen içmiyorsun belki... Bu yüzden beni yargılıyorsun ama..."

Açıklama yapmaya çalışırken beni bölüp, "Bende içiyorum, Günahsız," dediğinde afalladım. "Ama sen bana..."

"Kızdım, evet," dedi kabul edercesine kafasını sallarken. Gözleri kucağındaki bilgisayarın ekranına kaydı. "Çünkü sana hiç yakıştıramadım. Parmaklarına, dudaklarına, ciğerlerine yakıştıramadım,"

"Kendine yakıştırıyor musun?" diye sormaya engel olamadım.

Yeşil gözlerini kaldırıp bana baktı. "İnsanlar hataları yaparken kendine yakışıp yakışmadığını sorgulamaz, Günahsız. Sorgulayanlar, onları izleyen insanlardır. Bana yakışmadığını söyleyen olmadı henüz."

Dizindeki bilgisayarı orta sehpaya koydu ve diğer koltuğa attığı ceketine uzanıp cebinden sigara paketi çıkardı. Ayaklanıp benim yanıma geldiğinde onu izlemeye devam ettim. Yanıma oturdu ve sigara paketinden bir dal çıkarıp dudağıma uzattı. Dudaklarımı aralayıp uzattığı tarafı aldığımda gözlerinin baskısı dudaklarımdaydı. Sanki araladığım kapının ardındaki kelimelere değil de kapı diye adlandırdığım dudaklarıma bakıyordu.

Çakmağı çaktığında gözleri hala dudaklarımdan kopmamıştı. Çakmak sigaranın ucunda yanmaya başladığında içime çekmeye başladım. Alev alan sigaranın ucu bedel ödediğim günahlarımın kırıntılarına benzemeye başlarcasına küllere gebe bıraktı kendini. Sigarayı dudaklarımdan çekip burnumdan ve ağzımdan çıkardığım is, zihnimdeki susmayan seslerin ölümsüz ruhlarıydı adeta.

Gözleri gözlerime çıktığında gerçek bir yeşilin ateşi vardı. Sanki sigarayı değil onun gözlerini ateşe vermiştim.

Gözlerini gözlerimden çekmeden paketten bir dal daha çıkardı ve kendi dudaklarına yerleştirdi. Sigarayı yakarken gözlerini gözlerimden koparmıştı. Sigarayı içine çekmeye başladığında gömülen elmacık kemikleri avuçlarımı bastırmak istediğim bir yermiş gibi geldi. Bunun saçma bir düşünce olduğunu savunmaya çalıştım kendi içimde. Sigarayı dudaklarından çekip dumanı dudaklarından bıraktığında gözleri gözlerime çıktı.

"Kesinlikle sigara içmemelisin," dediğimde güldü. Kısılan gözlerinden koparıp gülen dudaklarına baktım istemsizce.

"Neden? Bana da mı yakışmadı?"

YILDIZIN ŞUA'SIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin