6.bölüm: Merak edilen gerçekler

663 84 108
                                    


Müzik: Evgeny Grinko - Epilogue

6.bölüm: Merak edilen gerçekler

      Günahlar bedelleriyle yüzleşildiğinde gerçek birer yara olurdu. Kaşıdığında kanattığın her yara ruhuna bıraktığın iz olup, baktığında tekrar bedeller ödeten ve bitmek bilmeyen acıları resmediyordu.

Kanattığım bin bir yara, yeşil gözlerine baktığımda ruhumda bıraktığım izleri gösterdi. Adından başka hiçbir şey bilmediğim bu adamın gözlerindeki yaralı ruhumu gördüm.

Kimsesiz bir çocuğa bakar gibi baktım ruhuma. Çaresiz birinin gözlerindeki mutsuzluk gibi baktım. Belki ateş gibi yanan yeşil gözler görmemişti nasıl baktığımı, ama ben biliyordum ki baktığım her gözde kendi ruhuma baktığım bir ayna görecektim.

Bana doğru attığı adımda uzaklaşmak isteyen adımlarımı sabit tutmak benim için çok zor olmuştu. Kaçmak isteyen yanlarımı susturmak, yaralarıma siyah bant yapıştırıp yok saymak gibiydi.

"Arkanı dön, Günahsız," dediğinde bu kez ayaklarıma engel olamadım ve bir adım geriye gittim. Odadaki saatin düzenli olarak çıkardığı tik tok sesleri zaman kavramının durmadığını gösterse de ben zamanın durduğunu hissediyordum. Gözleri tekrar aynaya döndüğünde kendimi gizlemek hatta yok etmek istiyordum.

"Bunu sana kim yaptı?"

Gitmeliydim.

Zihnimdeki endişe bir kıvılcım olup yaktı tüm hislerimi. Neyi, nasıl düşüneceğimi kestiremedim. Algılarım beni terk etti. Yarım aklımla büsbütün aptal oldum. Arkasında bıraktığı aralıklı kapı cehennemden Araf'a geçiş yapan ve beni şu anki çıkmazdan kurtaran bir şerit gibi göründü gözüme. Aklımda yankılanan tek şey o kapıya ulaşmaktı.
Onun yanından sıyrılıp kapıya gitmek isterken önüme attığı adımla yollarım kapandı sanki. Gözlerine baktığımda endişe gördüm. Neyin endişesiydi bu, bilmiyordum. Belki de onu yarı yolda bırakmamdan korkmuştu.

"Gitmek istiyorum."

Umursamadı. "Sana bunu kim yaptı, Vera?" dedi sorusunu bu kez daha ciddi bir ses tonuyla söylerken. Adımı duyduğumda hissettiğim şey gerçek bir ciddiyetti. Çıkmaz sokaktaydım. Yanım yönüm duvar, arkam Talas'tı. Kaçacak yerim yoktu. Belki de o an en kolay olan şeyi yaptım. Gözyaşımı intihara sürükledim. Yeşil gözleri yanağımdan süzülen gözyaşına baktı.

Sanki saklı bahçedeki yasak elmayı koparmışım gibi baktı.

"Neden ağlıyorsun?" diye sordu sanki, neden o elmayı kopardın, diye sorar gibi.

"Ağlamıyorum," dedim sanki o yaşı ben intihara sürüklememişim gibi. Bir hırsızın, ben yapmadım diye savunma yapması kadar boştu harflerim.

Bana yaklaştı biraz daha. Kapana kısıkmış gibi hissediyordum. "Biri sana zarar mı veriyor?" diye sordu gözlerime bakarken. Sanki gözlerinin her harelerinde düşüncelerini yansıtan kıvrak yılanların oluşturduğu harfler vardı. Merak ediyordu. Endişeliydi. İlk kez zihninden geçen kelimeleri görüyordum.

"Sorma. Lütfen."

Gözlerini kapattı ve derin bir nefes verdi. "Neden?"

Buruk gülümsedim. Annemin bana uyguladığı her şiddette beni kenarda izleyen ruhuma bakar gibi baktım ona. Göz kapakları bir kapı misali açıldı ve yeşil gözleri ortaya çıktı. Yine alev gibi yanıyordu. Gözlerinde Yeşil Alev besliyordu sanki. Gözlerime öyle bir baktı ki, sanki tüm çıplaklığımla gerçeklerim ortaya döküldü.

"Sana yardım edebilirim, Günahsız." dedi ben her şeyi anlatmışım, o da çözüm bulmuş gibi.

"Bana kimse yardım edemez," dedim dünyanın en büyük sorununu kendi vasiyetime almışım gibi...

YILDIZIN ŞUA'SIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin