4.bölüm: Anlaşma

756 101 133
                                    




4.bölüm: Anlaşma

Müzik: Zack Hemsey - "The Way (Instrumental)

       Bir zar atıldı. Üste gelen olasılık, sayıları altı etti, harfleri döktü gün yüzüne. Zarın üzerinde yazan kelime, şaşkınlıktı. Benliğimdeki sakladığım o duygu, göğsümde yeşerdi, ben fark etmeden. Tanımadığım bir adam beni odamda esiri altına almışken göğsümdeki o duygu daha da büyüdü, korku denilen duygunun bacaklarına sarıldı.

Artık şaşkınlık ve korku bir bütündü.

Korkuyordum.

Arkamdaki adamın varlığı beni korkutuyordu. Evdeki annemin varlığı bana hiç güven vermiyordu çünkü hiçbir zaman o güveni hissedememiştim. Göğsümdeki o duygu biraz daha büyüdü ve bu kez güven denilen duygunun bacaklarına sarıldı.

Artık üç duyguyu koynumda beslemeye başladım, bir anne gibi.

Arkamı dönmek için hareketlendiğimde ağzıma kapattığı eli çekti. Ona tamamen döndüğümde korkaklığım bir adım geri gitmem için beni tetiklese de arkamdaki gardırobun varlığı çoktan engel olmuştu.

"Se-senin ne işin var burada?" diye sordum titrek nefesimi dışarı verirken. Verdiğim nefes yüzüne uçtu tane tane. Belki de içimdeki ölmüş çocukluğumun kokusunu işitti.

"Sakin ol Günahsız kız. Sadece konuşmak istiyorum," dedi fısıldayarak. Bu kez onun nefesi tane tane düştü yüzüme. Bilinmez bir adamın içindeki küllerin kokusunu işittim.

Kim bilir hayat ona neler yapmıştı...

"Nasıl girdin odama?"

Kapımı kilitlemiştim. Kapıdan girmesine imkân yoktu. Gözlerim hemen arkasından rüzgâr esintisiyle havaya kalkıp bana el sallayan perdeye gitti. Pencereden mi girmişti?

Nasıl?

Pencereyi nasıl açmıştı?

"Konumuz sence bu mu? Fazla vaktim yok. Konuşmamız gerekiyor," dedi aceleci bir ses tonuyla.

Kalbim korkunun getirdiği şiddetle hızlanmaya başladı. "Ben her şeyi anlattım. Konuşacak bir şey yok. Lütfen gider misin?"

Derin bir nefes verdi. Nefesi bu kez tane tane değil de bir anda bastıran yağmur gibi yüzüme düştü. Belki biraz sinir, belki biraz öfke vardı bu soğuk yağmurda. Kim bilir, belki de ayağımı kaydıran bir zemine öncülük edecekti.

"Korkma Günahsız. Sadece konuşacağız."

"Korkmuyorum," dedim yalan söyleyerek. Belki de ilk kez güçlü olmak istedim. Asla eyleme dökemediğim bir faaliyeti olmuş gibi hayal ettim.

"Öyleyse neden nefesin bile titriyor Günahsız?"

Yutkundum. Haklıydı. Korkuyordum ama ben her zaman böyleydim. Hayal ettiğim şey asla olamıyordum. "Ne konuşmak istiyorsun?" diye sordum konuyu değiştirerek.

"Bana o anda, ne yaşadığını anlat." dediğinde gözlerimi yumdum. Nasıl inandıracaktım suçsuz olduğumu?

Gözlerimi açtığımda süzülen yaşın varlığını yok saymaya çalıştım. Tam konuşmak için hareketlendiğimde elini kaldırdı ve durdurdu beni. "Biliyorum," diye fısıldadı. "Biliyorum bunu nasıl yaptığını bilmiyorsun ama bırak sana yardım edeyim. Bunu nasıl yaptığını anlamaya çalışayım."

İnanmış mıydı bana?

Neden bırakmıyordu o halde peşimi?

"Neden bana yardım etmek istiyorsun?"

YILDIZIN ŞUA'SIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin