/16\ ''Küçük Lord''

403 22 2
                                    

Selam's! Nasılsınız? (Bu bölümün yarısı silinmişti, bu yüzden sonunu tekrar yazdım. Çık kısa oldu, diğer bölümde telafi edeceğim :* )

Umarım iyisinizdir. Çünkü güzel bir bölümle karşınızdayım. İlk önce şu sürpriz yumurtadan çıkan Burak ve Batu'yu açıklamak isteği duyuyorum. Nedense, sizde merak ettiniz değil mi? Öyle umuyorum. Çünkü mantık açısından yola çıktığımızda, sebepsiz yere gelmediklerini göreceksiniz. Çünkü ilerlerde büyük kavgalar falan olacak ve bir sürü olaylar da olacak tabii. Özellikle, aklımda öyle bir sahne var ki, o bölümü yazmaya başladım neredeyse.

Burak! Şimdi sizi fazla sıkmak istemiyorum ama en azından Burak'ı açıklayacağım. Bu benim bir sırrımdı aslında. Yani platonik olduğum çocuğun ismi de Burak ve tıpkı anlattığım gibi hem fiziksel hem de bedensel açıdan aynı! Kaslı falan. Neyse :D Şu bölüm hakkında ve gelecek bölümler hakkında spoiler veririm bölüm sonunda. Hadi çok öptüm:*

Vote ve Yorum bırakmayı unutmayınız... ;)

Kulağım yavaşça başımda konuşulan şeyleri algılamaya başlarken, ilk önce zihnimin bana bir tür oyun oynuyor olduğunu düşünmeye başlıyordum. Ama yavaş yavaş göz kapaklarım titreyerek açılmaya başladığında, her şey yerine oturmuştu.

Kafama sert bir darbe yediğimi, kafamın arkasında oluşan acıdan anlamaya başlarken, gözlerim açılmış, hatta gözüme doğru tutulan ışıktan rahatsız olmaya başlamıştım bile. Kafamın arkası fena halde sızlamaya başlarken, ya da bilemiyorum belki ben bu acıyı yeni hissetmeye başlamıştım, sesler de yerine oturmaya başladı. Başımda tanımadığım bir adam elindeki ışıkla duruyordu ve konuşarak ışığı gözümün içine doğru tutuyordu. "Bayıldıktan sonra hemen ayılman gerekiyordu küçük kız," diyen revir görevlisi, ardından ışığı kapattı ve uzandığım yatağın başlık kısmını kaldırdı.

Başım çatlayacak gibi ağrıyordu. Odaya birinin girmesiyle gözlerimi yavaşça o yöne çevirdim. Gelenin annem ve Kerem olduğunu görmemle, gülümsemeye çalıştım. Başım deli gibi ağrıyordu ve bende ki gülümseme isteğini bile alıp götürüyordu.

Annem yanıma gelerek elimi tuttuğunda, Kerem de diğer bir yanıma gelerek başımda dikilmeye başladı. Annemin sözleri üzerine bakışlarımı ona çevirdiğimde, ağzından çıkan  hiçbir söze dikkat edemiyordum o an. Sadece onu inceledim. Aklıma gelen düşüncelerse, halamın annemin yerini tutamamış olmasıydı. Halamda bu tür ufak kazalarda endişelenir dakikasında başımda biterdi. Ama onun bakışlarıyla annemin bakışları aynı değildi. Annem, daha çok sanki elindeki değerli şeyi kaybetmek istemiyor gibi bakıyordu bana. Halamsa, daha çok endişelenir gibi bakıyordu. 

''Ecrin?'' Başıma tekrardan gelen revir görevlisi bana bakarak bir şeyler gevelediğinde, yavaşça bakışlarımı o tarafa doğru çevirdim. ''Kendini nasıl hissediyorsun?''

Kafamı yavaşça yukarı aşağıya sallarken, ''İyiyim,'' dedim. Başım ilk uyandığımda ki kadar ağrımıyordu.

Revir görevlisi ''Pekala,'' diyerek anneme döndü ve ''Siz benimle biraz gelebilir misiniz?'' diye sordu. Annem kafasını sallayarak revir görevlisiyle birlikte dışarıya çıkarken, annemin kalktığı yere Kerem oturdu ve elimi tuttu. ''Nasılsın?''

Gülümseyerek ''İyiyim,'' dediğim sırada kapı hızla açıldı ve içeriye biri girdi.

Kafamı kapıdan tarafa çevirdiğimde halamı görmemle gülümseyen yüzüm soldu ve yerini somurtmaya bıraktı. Daha kendi kendime bu olanlara alışamamışken, şu an buraya gelmesi oldukça saçmaydı. Zaten karışık olan kafam iyice karışacak, kime nasıl davranmam gerektiğini bana unutturacaktı.

Artık Benimsin! #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin