/28\ "Kırılan her parçayı tekrar birleştirmek."

168 4 2
                                    

Ne kadar uzun zaman oldu, değil mi? Yeni bölüm bekleyenleri daha fazla bekletmemek için bölümü yazıyım dedim. TAP uygulamasını bilen var mı? Bilmeyenler için altta açıkladım, bilenler içinde diyorum ki; acaba bende mi yapsam? Neyse bunu bir düşüneyim..

Tekrardan oyuncularla böyle sohbet ve soru/cevap mı yapsak? Varsa sorularınız merak ettiğiniz her şeyi falan yorumlarda yazabilirsiniz, ellerinden geldikçe yanıtlarlar, biliyorsunuz! 

Multivideo'da Ecrin'in arabada açtığı Issues şarkısı var, orada açabilirsiniz şarkıyı. Multimedia ise Ecrin ve köpeği Lord 😉

Sizi fazla tutmamak için açıklamaları detaylı olarak aşağıda yazdım, bölümü bitirin orada buluşalım, İyi okumalar 🎈

Önceki bölümde;

"Çok üzgünüm," dediğinde Batu, kafamı Berk'in omzuna yasladım. "Amcasının hastanesine kaldırılmıştı, ama orada da herhangi bir rapor yok. Cenazesine gitmedim, ama elde herhangi bir rapor olmadan ölen kişinin gömülmesi yasak. Geniş çaplı sordurdum, İzmir'deki hastanelere bile. Ama hiçbir hastane de, hiçbir ölüm raporunda Gözde Cebeci diye bir isim yok. Sadece onun adına tüm kayıtlar silinmiş. Sanki Gözde hiç doğmamış gibi, bu yüzden öyle de bir ölüm raporu yok."

Ve işte o an güçlü kalamadım. İşte o an, ciddi anlamda yıkıldım ve ruhuma ağır gelen bedenimi Berk'in kolları arasına bıraktım. Nasıl ya, nasıl olabilirdi? Nasıl Gözde hiç var olmamış gibi olabilirdi? O vardı ama. Daha bir sene önce beraberdik, sahildeydik. Birlikte alış verişe çıkmıştık, nasıl hiçbir kayıtta o olmazdı? Nasıl böyle bir şey mümkün olabilirdi ki?

Koluma birisinin dokunduğunu hissettiğimde bakışlarımı ona çevirdim. Sıcacık kahve tonu gülümsememe yol açarken, "Sorun ne," diye sordu. Omuz silkerken, oturduğum yerde doğruldum ve esnedim. Sorunun Gözde olduğunu biliyordu, hepimiz biliyorduk. Onun aslında hiç var olmamış gibi kayıtlarda gösteriliyor olması sinirlerimi yeterince bozuyordu ve çatacak yer aramak yerine, uzaklara dalmayı tercih ediyordum.

Yine de "Hiç," demeyi seçtim. Ona değer veriyordum ve bu olaylar yüzünden aramızın soğumasını istemiyordum. Bana bu süreler içinde en iyi destek olan oyken, birazda ben onun yanında olduğumu hissettirmek istiyordum. Elimi elinin üzerine koyarken "Birkaç gün Gözde olaylarını düşünmek istemiyorum," dedim. Kafasını aşağı yukarı sallarken, gözlerini sınıfta dolaştırdı. 

"Aşağı inelim hadi," diyerek oturduğu yerden kalktı. Ayağa kalktıktan sonra telefonumu arka cebime koydum. Kantine birlikte inerken saçlarımı ensemden gevşek bir topuz yaptım ve iki tutam yanlardan bıraktım. Berk bu modeli yapmamı çok seviyordu. 

Kantine geldiğimizde Ömer'i sinirli bir şekilde telefonla konuşurken bulduk. Direk kamera ve ses sisteminin önünde konuşuyor olmasından dolayı bir ceza alacağını düşünmeye başladığımda, dedikleri dikkatimi çekti. "Bir yerlerde muhakkak olmalı. Muhakkak! Yoktan var olan birisinden bahsetmiyoruz! Bir şeyler bulmadan arama, bulman içinde sadece birkaç saatin var!" diyerek telefonu kapattı ve masanın üzerine fırlattı. Gözleri direk beni bulurken, Berk elini belime koydu ve "Masaya otur sen, kahve alıp geliyorum," dedi. 

Kendimi ona bakmaya zorlarken, kafamı salladım ve bir masaya oturdum. Ardından tekrar gözlerimi Ömer'e çevirdim. Tabiri caizse burnundan soluyordu. Ne kayıtlarından bahsediyordu ki acaba o? Ayağa kalkıp yanına gitmemek için kendimi zorlarken, bir an sonra bana doğru adımlamaya başladığını fark ettim. 

Kafamdaki milyonlarca soru susmak bilmezken, aralarından bir tanesi çok netti. Bir an sonra aslında Ömer'in yanıma gelmiş ve benimle konuşmaya başlamış olduğunu görünce tüm ilgimi ona verdim. "Her şeyi biliyorum."

Artık Benimsin! #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin