/30\ "Ateş topu ve Duru Fırtına."

107 5 0
                                    

#Alan Walker-Diamond Heart#

Keyifli okumalaaaar :*

/Bir önceki bölümün son sahnesi....\

"Bak Ecrin, şimdi gitmekte özgürsün, ama kayıtlara geçmemiş, belinin üzerinde ki yaradan bile haberdar olabiliyorsam, yaptığın çoğu şeyden rahatlıkla haberdar olabilirim. Demem o ki, eğer Gözde'den herhangi bir haber alırsan, ilk geleceğin kapı benim kapım olacak," dedikten sonra biraz daha yaklaştı ve sahte bir gülümsemeyle "Polis kapısı demedim dikkat edersen, benim kapım dedim," diyerek cümlesini bitirdi.

Verdiğim tek tepki gözlerimi kaçırmak oldu. Eğer polisi işin içine karıştırmak istemiyorsa, o bir intikamcı değildi. Gözde'yle yakın bir bağı olmalıydı. Beni de buraya bunları söylemek için çağırmıştı...

Gözlerimi verecek herhangi bir cevabım olmadığından dolayı kaçırdığımda, göz ucuyla içeriye Berk'in girdiğini gördüm. Benim bu halimi görünce "Ne oldu?" diye sordu. Bakışlarımı ona çevirirken kafamı sağa sola salladım. Biraz önce güç almak istercesine tutunduğum demirler, Can'ın anahtarla kilidini açmasından sonra yavaşça arkaya doğru açıldı.

Berk "Can?" dediğinde, sesinde bir ima olduğu belliydi. Bakışlarımı karşı karşıya gelen Can ve Berk'e çevirdim. "Sen İzmir'de gizli bir görevde değil miydin?" diye sordu yine ima içeren ses tonuyla.

Gözlerim cevabını almak için Can'a kaydı. "Berk? Orada sana kendimi gizli görevde olarak tanıttığımı hatırlamıyorum," dediğinde Can, sesinde kuşku vardı. Berk'in bunu nereden bildiğini hatırlamaya çalışıyor, ama cevabını veremiyordu sanırım. 

Berk sağ kolunu belime attığında cevabını vermesi için bakışlarımı ona çevirdim. Kısık bir ses tonunda "Hafızan iyiymiş. Gizli görevde bile olduğunu kayıtlara bakmadan öğrenebildiysem, yaptığın veya yapacağın çoğu şeyi anında öğrenebilirim," dediğinde, dudaklarımda hafif bir tebessüm belirdi. Sevgilim vurdu ve gol oldu!

Can'ın suratı anında düşerken, çenesini sıkmaya başladı. Bakışları ikimizin arasında gidip gelmeye başladığında, "Umarım sizin düşmanınız olmadığımı yakın bir zamanda anlayabilirsiniz, tabii o zamana kadar ikinizde sağ olursanız," diye fısıldadı. Elimi Berk'in elinin içerisine yerleştirdikten sonra sıktım.

"Gidelim mi artık?" dediğimde, Berk gözlerini hafif kısmış Can'a bakıyordu. Bu şekilde karşısındakinin aslında ne mal olduğunu anlaması hafifleşiyordu sanırım. Sherlock Holmes izlemeye devam etmeliydim.

Ortamda başka ima dolu cümle oluşmadan sonunda o ortamdan, ardından karakoldan çıktığımızda, içime derin bir nefes çektim. "Size yalvarıyorum, n'olur birkaç günlüğüne uzaklaşalım şuradan. Antalya'dan."

Kerem'in kullandığı arabanın yanına geldiğimizde, Berk'le hala el eleydik. Kerem bunu görmüştü, ama henüz bir şey dememişti. Birkaç ay öncesine kadar Berk'den uzak durmamı söylüyordu, şimdiyse el eleydik ve henüz hiçbir şey dememişti. Gerçi bu benim için iyi bir şeydi.

Bir şey demek için ağzımı açtığım sırada ismimi sesli bir şekilde söyleyen kişiyi aradı gözlerim. Birkaç polis arabasının, biraz da sivil arabaların arasında ismimi söyleyen tanıdık bir sima aramaya başladığımda, sonunda bize doğru gelen Ozan'ı gördüm.

Hızla Berk'in elini bırakarak, artık bana doğru koşmaya başlayan kuzenime doğru hızlı adımlar atmaya başladım bende. Sonunda kendimi onun kollarında bulduğumda, bir tık daha huzurlu hissetmeye başlamıştım kendimi. Çünkü kendimi bildim bileli ne zaman başıma küçük bile olsa bir olay geldikten sonra kendimi Ozan'ın kollarında buluyordum. Bana her zaman bir kuzenden çok bir abi gibi yaklaşmıştı, bende ona sanki onun kız kardeşiymişim gibi yaklaşmıştım. Ve bunun böyle kalmasını istiyordum.

Artık Benimsin! #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin