/20\ "Sadece taş kalpli biri. Part/1"

293 16 2
                                    


Ve yine tam saatimizde bölüm attım aşkkuşlarıım 😍

Multimiz Batu Ataman'a ait 😇

Bölümde görmek istediğiniz şeyleri yorum olarak atabilirsiniz ;)

Vote ve Yorumlarınızı bekliyor olacağımmm 😃😊

"Hala uyanmaması normal mi?" Kulağımın hemen arkasından gelen sesle, sıçrayarak gözlerimi açmaya çalıştım. İki bileğimden de gelen tanımlayamadığım acı, karnımın ağrısıyla birleşerek katlanılamaz bir duruma geliyordu. Başımın arkasında da dayanılamaz bir ağrı vardı. Kasıklarıma da zaman zaman ağrı girip kasılmama neden oluyordu.

Ama bir sebep vardı ki, kasılamıyordum. Bileklerim kalın bir zincirle bir yere bağlıydı, ama o an neresi olduğunu anlayamadım.

Gözlerim yavaş yavaş açılırken, ilk önce bileklerime baktım. Bunun için kafamı yukarıya kaldırmam gerekti. Bir dakika! Ellerim zincirle yukarıdan mı bağlanmıştı?

Kaşlarımı çatarak ne olduğunu ve nerede olduğumu anlamak adına etrafıma bakındım. Göz göze geldiğim kişi, anında sırıtırken yutkunmaya çalıştım. Boğazım kurumuştu. Kaşlarım hala çatıkken "Neredeyim ben?" diye zar zor sordum.

Karşımda ki kişi alaycıl sırıtmasının yanında ellerini göğüsünde birleştirirken, yanında bulunan adam soğukkanlılıkla arkasındaki sürgülü kapıyı açarak dışarıya çıktı. "Sonunda yalnız kalabildik, ha?"

Titrek çıkan sesimle "Sen kimsin?" diye sordum.

Adamın sırıtması artarken "Gece yarısında öğreneceksin," dedi. Elini cebine attı. Ben bıçak veya herhangi bana zarar verecek bir şey beklerken, o sadece telefon çıkarmıştı cebinden.

Bir kez bana bakış attıktan sonra, telefonda birkaç tuşa bastı.

Telefon uzunca çaldı. İkinci çalış gerçekleşirken, telefonu hoparlöre aldı. Sol tarafta duran küçük sehpanın üzerinde bulunan küçük bir şeyi eline aldığında telefon açıldı. "Kısa kes."

Tapılası tanıdık sesi duymamla "Berk!" diye bağırdım. Telefonun arkasında oluşan birkaç takırtı eşliğinde, beni kaçıran kişi sandığım adam masanın üzerinde ki şeyi alarak yanıma geldi ve tek eliyle ağzımı kapattı.

"Ecrin!? Neredesin güzelim?" Gözyaşlarım gözlerime dolduğunda, yüzümü hareket ettirerek, pis elinden kurtulmaya çalıştım. Ama sadece çalıştım, elini çekmedi. Yüzüne tükürsem ne yapardı acaba?

Bana çok yakınken, bir eli ağzımın üzerindeydi, diğer eli de telefonu tutuyordu. "Vay, Ataman. Sesini duymayalı ne kadar oldu sahiden?"

Bir şeyler yapmalıydım, sahiden bir şeyler yapmalıydım... Ama, ne yapabilirdim ki?

"En son seni benzettiğim zaman duymuşsundur büyük bir ihtimalle, Murat Yılmaz?" Benim aksime sakin bir tavırla konuşuyor olması, oldukça rahatsızlık vericiydi.

Berk, onu dövmüş müydü? Seni benzettiğim zaman diyorsa, o zaman beni kaçıran adam ondan intikam falan almak için beni kaçırmış olabilir miydi?

Murat denen adamın yüzü düştüğünde, "Öyle mi, bende senin sesini- Aaa, pardon inleyişini en son şu an elimde tuttuğum çakımla belinde ki ölene kadar kalıcı izi yaparken duymuştum," dedi. Berk'in belinde, o ölene kadar orada kalacak bir iz mi yapmıştı? Nasıl ya? Ayrıca, o elinde tuttuğu çakı mıydı?

Bu acı, çok kötü olmalıydı. Ayrıca, onda her zaman kalıcı bir yaraysa, canı epey yanmış olmalıydı. Bedenimin titremesine engel olamadım.

Artık Benimsin! #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin