Eve geldiğimizde kimsenin olmaması beni şaşırtmamıştı. Muhtemelen Caner amca ve Esin abla toplantıdan sonra bir oterde kalmışlardır. Doruk kapıyı açarken ben yarı baygın bir şekilde ona tutunarak düşmemeye çalışıyordum. Malesef ki hala içkinin verdiği çakırkeyif hali üstümden atamamıştım. Sonunda içeriye girdiğimizde tökezlememle Doruk'un belime yapışması bir oldu.
"Dikkat etsene kızım! Ne vardı bu kadar içecek anlamıyorum ki!"
Sözlerini hiç umursamadan kafamı boyun girintisine koydum ve kollarımı boynuna doladım. Neden böyle hareketler yaptığımı bilmiyordum ama ona yakın olmak, kokusunu almak muhteşem bir histi. Bu hareketimle Doruk bir anlığına hareket etmeyi bıraksa da kendini çabuk toparladı ve beni ani bir hareketle kucağına aldı.
"Sen şimdi merdivenleri de çıkamazsın. Bu ne ya? Kaç kilosun sen? Belim kırıldı."
"Yalan söyleme gayet de zayıfım"
Bana kısık bir gülüş bahşettikten sonra merdivenleri çıkmaya başladı. Kollarımı daha sıkı sararak burnumu boynuna gömdüm. Bu fırsatın bir daha elime geçmeyeceğini biliyordum.
"Beni kokladığını biliyorum Bulut"
"Çünkü kokun hoşuma gidiyor"
Ve büyükbir itiraf daha. Allah'ım ! Yarın bunları hatırlarsam kendimi öldürebilirdim. Konuşurken dudaklarımın boynuna değmesiyle beni saran kolları sıklaştı.
"Bulut yapma!"
Kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Neyden bahsediyordu bu?
"Ne yaptım ki?"
Derin bir nefes aldı ve sorumu cevapsız bırakarak odama girdi. Gerçekten değişik bir çocuktu. Onu çözmekte zorlanıyordum. Beni yatağa bıraktıktan sonra dolabıma gitti ve bir şey aramaya başladı. O dolabımı karıştırırken ben yorganımı üzerime çekerek gözlerimi kapattım. Çok uykum vardı. Bir süre sonra kolumdan dürtülmemle gözlerimi araladım.
"Kalk. Pijamalarını giy"
Omuz silkerek tekrar gözlerimi kapattım. Ancak Doruk'un beni uyutmaya niyeti yoktu anlaşılan çünkü şuan beni öküz gibi dürtüyordu. Ağzımı açmaya bile üşenirken o pijamaları giymekle uğraşamazdım. O da benim niyetim olmadığını anlamış olacak ki oflayarak yorganı üzerimden kaldırdı. Elini sırtıma götürüp büstiyerimin fermuarını açtığında olası tehlikeyi fark edip elini ani bir hareketle ittim. Büstiyerin altına sütyen giyilmezdi ve ben de giymemiştim zaten.
"Bulut çocukluk yapma. Hiç bikini giymedin mi? İkisi de aynı şey. Tabi tanga giydiysen o ayrı mesele"
Pis pis sırıtmasıyla omzuna bir yumruk attım.
"Hayır seni aptal! Büstiyerin altına sütyen giyilir mi?"
Doruk bir anda öksürük krizine girince ona bön bön baktım.
"O-oha"
Yüzümü hafiften bir sıcak basmıştı. Normalde asla kolay kolay utanmayan ben , Doruk'un tek kelimesinde utanabiliyordum. Bu durumu anlamış olacak ki hemen toparlamaya çalıştı.
"Tamam o halde. Önce tişörtü giy onu da alttan çıkar"
Tişörtü sütyensiz giymek pek cazip olmasa da tek çözüm yolu buydu. Doruk'un odadan asla çıkmayacağını biliyordum. Kafamı sallayıp dediklerini onayladım. Tişörtü kafamdan geçirdi bende kollarımdan geçirdikten sonra büstiyeri alttan çıkardım. Göğüslerim sütyen takmadığım halde bile büyük olduğu için biraz rahatsız olmuştum. Tişört uzun olduğu için eteğimi çıkartıp pijama altını giymeden yatağa uzandım ve yorganı üzerime çektim. Gözlerimi kapatmadan önce Doruk'un tişörtünü çıkarttığını görmüştüm. Bu çocuk cidden dayanılmazdı. Tekrar benimle uyuyacak olması içimde garip duygular uyandırırken yatağın hafifçe çökmesiyle sessiz ve titrek bir nefes aldım. Üstümde ki etkisinden haberi olsaydı benimle çok dalga geçerdi. Elini belime atıp beni hafifçe döndürdüğünde nefesimi tutarak ona baktım. Uyku falan kalmamıştı artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadist
General FictionBedenimi acıdan titretirken , ruhumu binlerce parçaya bölebiliyordu .gözlerinde en ufak bir pişmanlık bile bulamazken acı çektirmekten zevk aldığı yüzünden okunuyordu. O bir sadistti . Ve ben bir sadiste aşık olmuştum .