*16*

29.4K 879 235
                                    

"Bulut? Bu da ne demek oluyor?"

Çaresizce gözlerimi Doruk'a kaydırdım. O da kaşlarını çatmış televizyona bakıyordu.

"Daha bekleyecek miyim ? Yoksa anlatacak mısın?"

Doruk'a baktığımda kafasını onaylar biçimde salladı. Derin bir nefes aldım. Soğuk kanlı olmalıydım.

"Buraya gelmeden önce... Babamın durumu kötüye gidiyordu. Biz çok zengindik ama babam borçları yüzünden holdingi satmak zorunda kaldı. Hisselerin yarısını yani. Durumumuz gittikçe kötüleşmeye başladı. Önce holding, sonra korumalar, arabalar... En sonunda evi de elden çıkaracağını anlayan babam sonunda bir çözüm yolu aramaya başladı. Bulduğu çözüm neydi biliyor musun? Tek ve bir tanecik kızını kendisinden 15 yaş büyük bir adamla isteği dışında evlendirmek. Ailemi çok seviyordum, evet. Ama geleceğimi onlara teslim edemezdim. Kaçmaya karar verdim. Önce amcamın yanına gittim. O beni öz babamdan daha çok severdi. Bende onu tabi. Olanları anlattığımda delirdi. Bana hemen bir uçak bileti ayarladı ve gizlice kaçmamı sağladı. Caner amca yani Doruk'un babası amcamın çocukluk arkadaşı. Doruk'la bağımız da bu."

Konuşmayı bitirdiğimde Utku ne diyeceğini bilemez bir haldeydi. Ağzını kapatıp açıyor, öylece bakıyordu. Sonunda oturduğu koltuktan kalkıp yanıma geldi ve kollarını belime doladı.

"Özür dilerim"

"Neden diliyorsun? Sen birşey yapmadın ki."

"Bu kadar şey yaşadığın için, ilk günlerde o kadar üstüne gittiğim için."

"Sorun değil. Yanımda ol yeter."

"Her zaman."

Gülumseyip yanağına bir öpücük kondurduğumda Doruk Utku'ya hafif bir yumruk attı.

"Uzak dur biraz"

Utku'yla ikimiz kahkaha atarken o somurtuyordu.

"Yoksa kıskanıyor musun ruhsuz sadist? Vay canına Bulut, bu duygu yoksununa bile birşeyler hissettiriyorsun. "

"Saçmalama! Ben hiçkimseyi kıskanmam."

Utku eminim dercesine kafasını salladı. Utku masayı toplarken ona yardım edip tabakları toplayarak mutfağa götürdüm. O dolaptan içecekleri çıkarırken bende mısır patlamaya başladım. Havaya sıçrayan mısırlara bakıp çocukça gülümserken ensemde hissettiğim sıcaklıkla irkildim. Kokusu hemen etrafımı sarmıştı. Boynumu sıyırıp geçen dudakları nefes almamı zorlaştırırken gözlerimi kapattım.

"Mutfakta çok güzel görünüyorsun."

Sesi fazla boğuk geliyordu. Şimdi ağzımı açsam iki kelime edemezdim. Sanki yıllardır konuşmamış bir insandım. Kelimeleri seçemiyordum. Doruk dudaklarını boynuma bastırdı ve boynuma küçük öpücükler bırakmaya başladı. Belindeki eline sarılarak kafamı yana yatırdım ve ona daha çok alan bıraktım. Ona teslim olmamak elde değildi.

"Yeter ama! Bari mutfakta yapmayın. Günah günah!"

Utku'nun sesiyle kendime geldiğimde kendimi Doruk'un göğsünden ayırdım. Bu çocuk da bizi hep yakalıyordu. Doruk da aynı fikirde olacak ki,  şu an Utku'yu kovalıyordu. Onları kendi haline bırakıp hazır olan patlamış mısırları tabağa koydum. Tabağı alıp içeriye gittiğimde Utku'nun masaya koyduğu şişelere yüzümü buruşturarak baktım. İçki içmeyi hiç istemiyordum ama süt içecek bir kız da değildim. Yüzümün aldığı hali gören Utku sırıtarak elindeki diğer şişeyi gösterdi.

"Seni de unutmadım küçük kız"

"Ha ha ve ha"

Yapmacıktan güldüğümde o da aynısını yaptı. Elinde ki şişede yeşilimsi birşey vardı ve bu beni masadaki şişelerden daha çok korkutmuştu. Şişeye garip garip baktığımı gören Utku ve Doruk birbirlerine bakıp sırıttılar. Bu sefer Doruk konuştu.

SadistHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin