*30*

19.5K 657 132
                                    

Soğuk.

Havanın soğukluğu tenime bir iğne gibi batarken yanımda ki sıcak bedene biraz daha sarıldım. Kollarını bana daha çok sararken soğuk gittikçe anlamını yitirip yerini huzura bırakıyordu. Onun yanında olmak, onun benim yanımda olması bana verilen en büyük ödüldü. 19 sene boyunca bu ödülü bekleyip durmuştum. Ve sonunda beni bulmuştu. Zamanla nefret ettiğim aileme ve çıkarcı amcama minnet hissi veren bir ödüldü bu. Hayatıma anlam kazandıran, bunca sene yaşadığım boş hayatı yaşanabilir kılan, direnmem için en büyük nedendi.

"Titriyorsun. Dönelim artık."

Hava çoktan kararmıştı. Başımı sallayarak onu onayladığımda zorla da olsa kendimi geri çektim. Yaslandığımız arabadan kalkıp yolcu koltuğuna bindiğimde o da arabanın etrafından dolaşıp sürücü koltuğuna bindi. Araba hızla hareket ederken koltuğa yan yatıp onu izlemeye devam ettim. Sanki gözlerimi ondan ayırdığımda bir rüyadan uyanacak gibi hissediyordum. Doruk'un telefonu aniden çalınca beklemediğim için yerimden fırladım. O ise sanki bu aramayı bekliyormuş gibi telefonu ilk çalışta açtı.

"Hallettin mi"

"Gelmek üzereyim"

"Ona sahip çık"

Garip konuşması kaşlarımı çatmama neden olmuştu. Kime sahip çıkması gerekiyordu? Kiminle konuşuyordu? Neyi halletmişti? Kafam patlayacak gibi olmuştu.

"Kimdi o?"

Bana yan bir bakış atsa da soruma cevap vermedi. Biraz sonra araba durduğunda etrafa baktım. Evin önüne gelmiştik.

"İn ve eve gir. Bu gece gelmeyebilirim. Kapıyı kimseye açma. Utku yanında olacak."

Kalbimin üzerinde dayanılmaz bir ağırlık hissederken zorla konuştum.

"Nereye gideceksin?"

"İn Bulut. Soru sorma"

Doğruca karşıya bakıp bana bakmaması, hiç kimseymişim gibi davranması beni öldürüyordu. Gözlerim yaşarmaya başlarken arabadan inmemek için direndim.

"Neden bana bakmıyorsun? Sensiz bir dakika bile geçirebileceğimi sanmıyorum."

"Bulut! Dediğimi yap. Soru sorma dedim!"

"Doruk.... Gitmesen olmaz mı? İçimde kötü bir his var. Gitme... Lütfen"

Sonunda bana baktığında garip bir his doğdu içime. Gözlerinden geçip giden korkuyu gördüğümde gözümden akan damla kucağıma düştü. Birşey yapmayı planlıyordu. Ve bu benim hoşuma gitmeyecek bir şeydi. Doruk birden bana uzanıp öpmeye başladığında daha çok ağladım. Sanki... Veda ediyordu. Onu itip yaşlı gözlerimle yüzünü inceledim. Komikti. Cidden komikti. Gülmeye başladığımda Doruk bana delirmişim gibi bakıyordu. Ve evet. Delirmiştim. Gözlerimden yaşlar boşalıyordu ama ben kahkaha atıyordum.

"Demek veda ediyorsun ha? Tabi... Daha fazla durman saçma olurdu zaten. Özür dilerim. Senden sonsuza kadar yanımda kalmanı bekliyordum sanırım. Komik değil mi? Cidden bu düşünce çok çocukça ve komik değil mi? Herkesin terk ettiği bir kızı sen neden yanında tutasın ki? Ben... Cidden üzgünüm. Hoşçakal"

Arabadan yavaşça inerken birşey söylemesini bekliyordum. Tek bir kelime olabilirdi. Bana bu düşüncelerimin aptalca olduğunu, beni bırakmayacağını, hep yanımda olacağını söyleyebilirdi. Ama hiçbir şey söylemedi. Öylece arabadan inişimi seyretti. Sesini bile çıkarmadan. Arabanın kapısını sertçe çekip apartmana koştuğumda arabanın hareket ettiğini duydum.

Gitmişti.

Duymak istediklerimi söylemeden öylece gitmişti. Sanki bugün içimi ısıtan adam o değilmiş gibi gitmişti. Kapının önüne oturup hıçkırıklarımı serbest bıraktım. Canım çok yanıyordu. Sesim boş apartmanda yankılanırken hiçkimsem olmadığı tekrar yüzüme vurdu. Tek bir kişinin varlığı herkesin yokluğunu gizlerken şimdi o kişinin yokluğu gerçeği yüzüme vurmuştu. Elimdeki tek varlığımı kaybetmiştim. Tıpkı elinden şekeri alınan bir bebek gibi.

SadistHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin