Uçak havalimanına iniş yaptığında göğsümde uyuyan Doruk'u sakince uyandırmaya çalıştım. Uyurken çok masum göründüğünü söylemiş miydim? İnsanın onu hep izleyesi geliyordu. Ancak uçak boşaltılmak üzere olduğu için buna pek vakit yoktu.
"Doruk"
Kedi gibi olduğu yere biraz daha sinmesi onu ısırma isteğimi artırsa da methanetli olmam gerektiğini hatırlattım kendime.
"Doruk uçakta bir tek biz kaldık hadi inelim"
Bu pek de yalan sayılmazdı ancak Doruk'u etkilememişti. Ben hala Doruk'u uyandırmaya çalışırken İzmir'e ilk geldiğimde gördüğüm yakışıklı görevliyi karşımda görmemle hareketlerim yavaşladı. Hayır, etkilenmek falan değil. Çocuk bana resmen ona ihanet etmişim gibi bakıyordu. Bir süre daha baktıktan sonra konuşmaya başladı .
"Hanımefendi gördüğünüz gibi uçak boşaltıldı. Rica ederim beyefendiyide uyandırıp uçaktan inermisiniz?"
Tam konuşmak için ağzımı açtığımda Doruk'un kafasını kaldırmasıyla dikkatimi ona verdim. Kendini beğenmiş bakışlarla çocuğa baktığında az önceki konuşmayı duyduğunu anlamıştım.
"Bebeğim? Bir sorun mu var?"
Kafamı olumsuz anlamda sallasam da bu soruyu göstermelik sorduğunu biliyordum. Çocuk kafasını yana çevirip alaycı bir şekilde güldüğünde gerilmeye başlamıştım. Doruk bu harekete asla sessiz kalmazdı.
"Senin adın ne velet?"
Yüzümü buruşturarak gülmekle gülmemek arasında kalmıştım. Velet nedir ya?
"Düzgün konuşursan sevinirim. Adım Durukan."
"O nasıl isim lan? Ailen kız hasreti çekiyordu da erkek olunca üzüntüden mi koydu bu ismi? Doğrusu erkeğe de benzemiyorsun ama."
Durukan Doruk'un son cümlesiyle sinirli bir nefes aldı ve kafasını aniden Doruk'un suratına gömdü. Anın şaşkınlığıyla küçük çaplı bir çığlık attım. Doruk bu çocuğu öldürürdü. Açık ve net. Doruk'un kafası yana doğru hafifçe savrulmuştu. Olacaklardan cidden korkuyordum. Doruk küçük bir kahkaha attıktan sonra Durukan'a baktı. Ama bu öyle bir bakıştı ki Durukan'ın göz bebeklerinin titrediğini görmüştüm. Eğer araya girmezsem başımıza bela alacaktık.
"D-doruk"
"Kes sesini Bulut!"
O an cidden ne yaparsam yapayım araya giremeyeceğimi anlamıştım. Doruk Durukan'a doğru yürüyüp yakasını sert bir şekilde kavradı ve duraksamadan onu aşağıya çekip dizini Durukan'ın yüzüne geçirdi. Durukan'ın burnundan oluk gibi akan kanla burnunu kırdığını anlamıştım.
"Doruk yeter artık! Güvenlik gelecek şimdi başımıza bela almayalım.''
Doruk kafasını hafifçe salladıktan sonra Durukan'ın yakasını bıraktı. Daha sonra ikimizin bavulunu da aldıktan sonra bana baktı.
''yürü hadi.''
kafamı salladıktan sonra peşine takıldım. Onun bir adımı benim üç adımım gibiydi. O da bunu farketmiş gibi pis bir sırıtış sergiledi. Daha sonra bavulumu elime verip boşta olan eliyle benim elimi kavradığında bir an tökezledim. ilk defa elimi tutuyordu. bu... çok garip bir histi. elinin sıcaklığı bedenimin titremesine sebep olmuştu. bu küçük hareket nasıl olur da beni bu kadar etkilerdi? Doruk'un yavaşladığını hissettiğimde elimi tutmasının verdiği şoku es geçip ona baktım.baktığı yeri gözlerimle takip ettiğimde bize doğru gelen beş kişilik bir grup gördüm. gruptan çok mafyaya benziyorlardı. hepsi takım elbiseliydi ve ortalarındaki adamın lider olduğu belliydi. Doruk sessiz bir küfür savururken içimi bir korku kapladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadist
General FictionBedenimi acıdan titretirken , ruhumu binlerce parçaya bölebiliyordu .gözlerinde en ufak bir pişmanlık bile bulamazken acı çektirmekten zevk aldığı yüzünden okunuyordu. O bir sadistti . Ve ben bir sadiste aşık olmuştum .