Başmdaki feci ağrıyla uyanmaya başladığımda gözlerimi yavaşça araladım. Gün doğmuştu ama benim yataktan kalkmaya niyetim yoktu. Bunun bir nedeni ise karşımda tüm mükemmelliğiyle uyuyan masum Doruk'tu. Ona masum demek doğru kelime olmayabilirdi ama uyurken tam bir melek gibi görünüyordu. Dağınık saçları büzüşmüş dudakları ve kapalı gözleriyle tam öpülesi duruyordu. Ah! Bu çocuk cidden delirtiyordu beni.
"Beni izlemeyi ne zaman bırakacaksın Bulut?"
Kahretsin! Yine yakalanmıştım. Bu çocuk bir yerlerine sensör takıyordu herhalde.
"Ne izlemesi ya! Gözüm dalmış sadece."
"Fazla derine dalma bebeğim. Boğulursun."
Ben yaptığı iğrenç espiriyle yüzümü buruştururken o pis pis sırıtıyordu.
"Ergen seni"
Birden kahkaha attığında şaşırarak onu izledim. Yanımda ilk defa kahkaha atıyordu ve tek kelimeyle... Mükemmeldi. Evet Doruk'u tanımlayan kelime buydu. Gülerken gözlerinin kenarları kırışıyordu ve güzel dişleriyle mükemmelliğini tamamlıyordu. Hangi ara ona bu kadar kapılmıştım ben?
"Gel de sana ergen olmadığımı göstereyim."
Birden kalkıp üstüme çıktığında şaşkınlıkla küçük bir çığlık attım.
"Napıyorsun Doruk?"
"Imm galiba lezzetli bir kahvaltı yapacağım"
Ve birşey dememe izin vermeden dudaklarıma yapıştı. Gerçekten de sanki çok acıkmış ve önüne en sevdiği yemek gelmiş gibi açlıkla öpüyordu beni. Ve tabiki hoşuma gidiyordu. Ellerimi yumuşak saçlarının arasına daldırıp onun gibi açlıkla karşılık vermeye başladım. Dün gece de aynı pozisyonda olduğumuz aklıma gelince hafif bir titreme sardı içimi. Gittikçe yakınlaşıyorduk onunla. Ve bu yakınlık güzel olduğu kadar korkutucuydu da.
Öpüşmemiz git gide derinleşirken Doruk dudaklarımı hafif ama etkili bir şekilde ısırdı. Agzımdan bir inleme kaçtığında dudaklarımın üzerinde gülümsedi.
"Beni istiyor musun Bulut?"
Evet! Onu deli gibi istiyordum. Dudaklarımın üzerinde konuşması, konuşurken dudaklarının dudaklarıma değmesi... Delirtiyordu beni. Kafamı sallayarak onu onayladığımda tekrar konuşmaya başladı.
"Söyle. Beni istediğini söyle."
"Seni istiyorum."
Sanki bu iki kelime onda bir patlama yaratmış gibi dudaklarıma kapandı dudakları. Daha sert öpmeye başladı , daha arzulu, daha yakıcı...
Dudakları dudaklarımdan ayrılıp boynuma doğru sertçe yol almaya başladı. İçimdeki arzu tarif edilemez boyutlara ulaşıyordu. Doruk boynuma küçük ısırıklar bırakarak aşağıya inmeye devam etti. Tişörtün açık bıraktığı kadar göğsümün üstünü öpmeye başladığında ikimizin de korkarak yataktan fırlayacağı birşey oldu. Evrim abla aşağıdan bağırıyordu.
"Çocuklar biz geldik."
"Siktir. Anne tam zamanında. Hay ben böyle işin!"
Doruk aceleyle pantolonunu giyerken ben hala saf gibi onu izliyordum. Tişörtünü de kafasından geçirdikten sonra bana döndü.
"Ben aşağıya iniyorum. Sen de çabuk hazırlan in aşağıya. Daha okula gideceğiz."
Başımı sallayıp onu onayladığımda bana son bir bakış atıp odadan çıktı. Onun çıkmasıyla yataktan kalkarak aynanın karşısına geçtim. Boynumda ve göğsümün üst kısımlarında hafif kızarıklıklar vardı. Akşama kadar moraracağından emin olduğum kızarıklıklar. Duş almaya vaktim olmadığı için dolaptan okul elbiselerimi çıkartıp hızlıca üzerime geçirdim. Saçım hala dün olduğu gibi dalgalıydı bu yüzden saçıma da dokunmadım. Rimel ve rujdan oluşan hafif bir makyaj yaptıktan sonra çantamı da alıp aşağıya indim. Doruk kapının önünde bekliyordu. Beni görünce baştan aşağıya inceledikten sonra kafasıyla işaret verdi ve dışarıya çıktı. Bende peşinden ayakkabılarımı giyip çıktım. Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım. Yanına ulaştığımda derin bir nefes aldım çünkü cidden çok hızlı yürüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadist
General FictionBedenimi acıdan titretirken , ruhumu binlerce parçaya bölebiliyordu .gözlerinde en ufak bir pişmanlık bile bulamazken acı çektirmekten zevk aldığı yüzünden okunuyordu. O bir sadistti . Ve ben bir sadiste aşık olmuştum .