Medya : Nazlı
Bardan çıktıktan sonra sahile doğru yürümeye başladım. Aklım çok karışmıştı. Doruk'un bana göstermediği yüzü ne olabilirdi ki? Ya da kendi kendime kuruntu mu yapıyordum? Ateş'e ne kadar güvenebilirdim? Peki ya Ateş yalan söylüyorsa ve Doruk'u bu yüzden kaybedersem? Bunların hepsi çok ciddi sorunlardı. Doruk'tan gizli iş yapmak istemiyordum ve tam olarak arafta kalmıştım. Ancak bir taraftan da bir kaç dakikada nasıl bu kadar değiştiğini anlayamıyordum. Ateş bana bu gece birşeyler göstereceğini ve söylediği yerde olmamı istemişti. Evet gidecektim. Ama göreceklerimden yada göremeyeceklerimden korkuyordum. Sahile yakın banklardan birine oturduğumda kafamı ellerimin arasına aldım. Bu kadar şey bana çok fazlaydı. Benden habersiz birkaç damla gözümden firar etti. Sonra birkaç tane daha. Ve sahilin ortasında hıçkırarak ağlamaya başladım. Bu ben değildim. Ben asla ağlamazdım. Ama birde şimdiki halime bakın. Yanımda bir hareket olduğunda umursamadan ağlamaya devam ettim.
"Seni bu halde göreceğimi asla tahmin etmezdim."
Utku'nun sesini duyduğumda hızlıca kafamı kaldırdım.
"Hemen defol buradan"
"Bulut-"
"Defol!"
Boğazım yırtılacak kadar bağırsam da umursamadı ve konuşmaya defam etti.
"Özür dilerim Bulut. O gün sana öyle şeyler söyledikten sonra nasıl pişman olduğumu bilemezsin. Kendime binlerce küfrettim. Senin öyle bir kız olmadığını biliyorum. Doruk'u sevdiğini de. Sadece o an zoruma gitti. Aynı şeyleri seninde yaşamanı istemedim."
"Neyden bahsediyorsun sen?"
Utku ağlamaya başlayınca gözlerimi kocaman açıp baktım. Noluyordu yahu?
"Nazlı. Doruk'un eski sevgilisi. Ben onun abisiyim. Yani öyleydim. Artık yüzüne bakarken bile tiksiniyorum. Nazlı çok saf bir kızdı, çok temiz ve iyi niyetliydi. Doruk'un da ilgisini çekti tabi. Doruk ile çok iyi arkadaştık biz. Tabi kız kardeşim onun yüzünden tecavüze uğrayana kadar. Bu yüzden korkuyorum Bulut. Okulun ilk günü sana bilerek çarptım çünkü Doruk'a yakın olduğunu biliyordum. Ona acı vermek istedim. Ama sonra senin de nazlı gibi olduğunu anladım. Nolur affet beni Bulut. Sana asla kötü gözle bakmam. Küçük kardeşim gibisin sen. Nazlı artık öldü benim için. O barda milletin altına yatarak bitirdi kendisini. Sen yapma."
Kendimi tutamayıp Utku'ya sarıldığımda hemen kollarıyla sardı beni. Beni kardeşi olarak görmesi güzeldi.
Utku'ya bugün olanları anlattığımda bana bunu Doruk'a söylemem gerektiğini ve Ateş'in tekin birisi olmadığını söyledi. Ama karar vermiştim. Gidecektim. Utku da bunu bildiği için benimle geleceğini ve itiraz istemediğini söyledi. Bende mecbur kabul ettim. Sahilden kalkıp eve doğru yürümeye başladım. 10 dakikalık bir yürüme mesafesinden sonra eve girdiğimde karşımda öfkeden kudurmuş bir Doruk görmeyi beklemiyordum.
"Nerdesin lan sen! Nerdesin? Seni nerelerde aradım haberin varmı senin gerizekalı?!"
"Benimle düzgün konuş! Beni orda bırakıp giden de sensin bugünü zehir edende! Hesap soracak birisini arıyorsan aynanın karşısına geç!"
Doruk öfkeli adımlarla yanıma yaklaşıp çenemi sıkmaya başladı.
"Kes sesini! Çocukça davranıyorsun yeter artık büyü! Sana zarar vermek istememem zarar vermeyeceğim anlamına gelmiyor."
Gözümden akan bir damla Doruk'un parmağına geldiğinde tutuşunu hafifletti.
"Bana en büyük zararı sen veriyorsun zaten. Kırıyorsun döküyorsun parçalara ayırıyorsun. İçimi acıtıyorsun. Daha ne kadar zarar vereceksin ki bana? Söylesene?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadist
General FictionBedenimi acıdan titretirken , ruhumu binlerce parçaya bölebiliyordu .gözlerinde en ufak bir pişmanlık bile bulamazken acı çektirmekten zevk aldığı yüzünden okunuyordu. O bir sadistti . Ve ben bir sadiste aşık olmuştum .