Lol ☯

20.7K 221 26
                                    

"Bayan Morgan!" Kimya öğretmenimin sitemli sesiyle kafamı sıradan kaldırdım. Nasıl öğretmen olduğunu bile anlamadığım göbeği kendinden beş metre önde giden gözlüklü öğretmenim bana doğru yürümeye başladı.

"Efendim bay Razberry" Razberry soyadına kesinlikle yakışmayan kimya öğretmenim Pembe Düşler butiğinin şık sahibi Bayan Razberry Pink ile evli. Kesinlikle birbirleri ile alakası olmayan bir çift. Bayan Razberry eğlenceli ve sevecen biri olmasına rağmen kocası tersine not kırmasıyla meşhur.

"Kafanızı sıradan kaldırıp dersle ilgilenmenizi isteyebilir miyim?"

HAYIR!

"Derse odaklanın" tekrar masasına ilerlemeye başladı.

Okulun en az konuşan kızı olmama rağmen hakkında en çok konuşulan kızıda olmam ayrı bir ironi. Kendimi popüler olarak görmememe rağmen okulda benimle takılmak için can atan kızlarla başım dertte.

Sıranın altından çıkardığım The Notebook kitabını bilmem kaçıncı defa okumaya başladım. Tabii biricik arkadaşım Meave'in telefonu çalan kadar. Bay Razberry duymadan kapatabilmek için ne kadar uğraşsada başaramadı.

"Bayan Taylor! Derste telefonunuzu kapatmalıydınız." elini Meave'e uzatıp telefonu istedi. "okul sonunda benden alın" diyip tahtaya ilerledi. Meave yanımda homurdanırken kitabıma geri döndüm.

Meave küçük kız grubumuzun ilk üyesi benim asosyalliğimden ne kadar rahatsız olsada kendiside benim kadar asosyal sayılır. Meave'i kısaca tanımlamak istersek Oscar ödüllü oyuncu olmak istiyor. canlı ve iyimser bir kız, içi dışı bir. Eğlenceli ve dost canlısı. Yani benimle neden takıldığını kesinlikle bilmiyorum.

Şişman öğretmenimizden kurtulduğumuzun kanıtı olan o güzel zil sesini duyar duymaz sınıftan fırladım. Meave onu beklemediğim için benimle uzun bir konuşma bile yapabilir. Çıkış kapısına doğru yürürken "Lola!" sesini duymamla kafamı çevirip bana doğru koşan Katani'i görmem bir oldu. Nefes nefese birşeyler saçmalayınca söylediklerinden hiçbirşey anlayamayacağımı anlayıp tekrar yürümeye başladım.

"Ne diyorsun?" dedi cevap bekliyor ama ne sorduğunu anlamadım ki. "Hm hm" diyip onu geçiştirmeyi denedim ama Katani'den bahsediyoruz. Katani Moda'dan iyi anlar ve iş konusunda kafası iyi çalışır. Zevkli, Sadık ve kesinlikle havalı. Bana fazla güveniyor. Aslında güven veren bir tip sayılmam. Beni düşüncelerimden çekip çıkaran yine onun sesi oldu.

"Lol!" diye bağırdı. Lol bana taktıkları lakap. Fazla,hatta hiç gülen biri olmadığım için bana Lol diye sesleniyorlar. İsmimde Lola olunca tabii. Durup ona döndüm.

"Ne var Katani?" diye sormamla peşimden hiç ayrılmayan iki yıl platoniğim olarak kalmayı tercih eden ve daha sonra bana açılan Nick aramıza girip bana bir anda sarıldı. Sarılmaktan nefret ederim! Yanağıma ıslak bir öpücük kondurdu. Yüzümü buruşturup onun ceketiyle yanağımı sildim. Ben öpülmekten de nefret ederim! Lanet olası!

"Bebeğim Katani'nin partisine seni ben götürürüm akşam sekiz uygun bence" diyip uzaklaştı. Eğer kalsaydı karşı çıkacağımı biliyordu. Partiler bana uygun değildi. Hiçbir zamanda olmayacak. Boş zamanlarımda ya kitap okurdum ya da kendime bir bar bulup içerdim. Partiler sıkıcı. Bira ile yetinen aptal, ergen insanlarla dolu koca bir ev! Hah! Çok eğlenceli.

"Katani partine gelmeyeceğim" dedikten sonra arabama doğru ilerledim. Katani koşup benden önce arabanın yanında bitti. Arabaya binmek için uğraşsamda önüme geçip engel oldu.

"Hayır, geliyorsun!" diye ısrar etti. Şuan karşımda '6 kişilik küçük grubumuzun' ikinci üyesi Katani duruyor olmasaydı yüzüne güzel bir yumruk geçirmiş olurdum. Derin bir nefes alıp verdikten sonra sinir krizimin tutmamasını dileyerek "anlamadın herhalde? gel-me-ye-ce-ğim" diyip arabama bindim.

Akşam Nick'i başımdan savmanın bir yolunu bulurdum mutlaka. Olmadı güzelce dövüp gönderirim. Ki bunu şimdiye kadar neden yapmadım bilmiyorum.

Çantamdan sigara paketimi çıkarıp içinden bir tane aldıktan sonra yakıp içime çektim. Katani yüzünü buruşturmuş beni izliyordu. Kaşlarımı kaldırıp ona sorarcasına baktım. Katani'nin evi ile benimki yan yanaydı. Genelde onu eve ben bırakırdım. "Geliyor musun?" diye sorduktan sonra arabayı çalıştırdım.

"O şeyi bitir ondan sonra" diyip elimdeki sigarayı işaret etti. Gözlerimi devirip arkama yaslandım. Katani arabaya yaslanmış etrafa bakıyordu. Sigaramı bitirip kornaya bastım. Katani bir anda irkilip çığlık atınca yüzümde kocaman bir sırıtış yayıldı. Bana ufak bir küfür savurup arabaya bindi. Çevredekiler bizi izliyordu. Her zaman olduğu gibi..

Katani'nin evine geldiğimizde hala bir umut bana bakıyordu. Ona gözlerimi devirdikten sonra "Tamam düşünürüm. İn arabadan" diyip kapısı açtım. Bana sıkıca sarıldı. Katani sarılmayı severdi. Özellikle bana. Ciddi anlamda bana çok fazla güveniyordu. Bazen bana güvenip kavgalara bile giriyordu. Aptal kız.

Kendi evime gelip güzel Porsche'mi garaja bıraktım. Anahtarımı bulduktan sonra kapıyı açıp içeri girdim.Hayatımdaki en değerli varlık yani küçük köpeğim Marty ayaklarıma dolandı hemen. Onu kucağıma alıp salona girdim. Tahmin ettiğim gibi Avery okula gelmek yerine televizyondaki spor yarışmasını izliyordu. Beni görünce televizyonu kapattı. "Hey Lol! günün nasıl geçti?" diye samimi bir gülüşle sordu. Cevap vermeyeceğimi adı gibi biliyordu.

Marty'i koltuğun üstüne bırakıp yukarıya çıktım. Evdeki tek siyah kapı bana aitti. Kimsenin içeri girmesine izin vermediğim simsiyah odam bana huzur veriyordu. Avery ile aynı evde kalıyor olmamıza rağmen o bile odama hiç girmemişti. Evde olmadığım zamanlar hep kilitli olurdu. Avery ve ben hariç herkes ailesi ile yaşıyordu. Aralarında en zengin olan bendim hemen peşimden Katani geliyordu.

Üzerime siyah dizimden bir karış yukarıda saten bir gecelik geçirdim. Kırmızı, pembe, turuncu ve birazda sarı karışık renkteki saçlarımı topuz yapıp aşağıya indim. Partiye gitmeyi kesinlikle düşünmüyordum. Mutfağa gitmeyi hedeflerken kapı çalınca adımlarımın yönünü değiştirdim.

"Hey Lol!" Grubumuzun bir diğer üyesi Charlotte Ramsey. Geleceğin umut vaat eden yazarı. Ayrıca tanıdığım en zeki, meraklı ve gerçekçi insan. Bu sene okulumuza gelmesine rağmen oldukça sevilen biri.

Salona girip kendini koltuğa attı. Bu ev aslında hepimizindi. Kızlar ailelerinden ne zaman kurtulmak istese buraya kalmaya geliyorlardı. Bu durumdan ne kadar rahatsız olsamda belli etmiyordum. Yalnız kalmayı seviyorum. Bunu hepsi biliyor ama ısrarla beni yalnız bırakmıyorlar. Aslında beni battığım o bok çukurundan kurtaran bu beş aptalı seviyorum.

Avery mutfaktan çıkıp Charlotte'ye sarıldı. Charlotte bana saygı duyan tek kişi. Sarılmayı sevmediğimi hepsi biliyor ama sarılıyorlar. Charlotte öyle değil. Sevmediğim hiçbirşeyi yapmıyor. Avery ile değilde onunla ortak bir ev tutsaydım daha mutlu olabilirdim.

Kapının tekrar çalmasını umursamayıp mutfağa gittim. Avery'nin yaptığı kapkeklerden bir tanesini mideme indirip içeri girdim. Grubumuzun diğer üyeleri Katani ve Isabel'de gelmişti. Meave hariç tamamdık.

Isabel, en büyük hayali sanatçı olmak. Grubumuza en son katılan kişi. Sanata eğilimli, duyarlı ve kibar kız. Nick bir yana Isabel'de peşimden hiç ayrılmıyor. Beni görünce koşarak yanıma gelip koluma girdi. En azından sarılmıyor ha? Koltuğa oturduk. Katani "Meave nerde?" diye sormasıyla kapının çalması bir oldu. Meave içeri geldi. Okul çıkışı her zaman burda buluşup bir plan yapardık. Daha doğrusu onlar yapardı. Bende ara sıra katılırdım. Marty dış kapının önünde havlıyordu.

"Ben şunu bahçeye çıkarayım" diyip ayağa kalktım. Kızlar onay verircesine başını salladı. Geceliğimin kısalığına aldırmadan dışarı çıktım. Mahalledekiler bu halime alışmıştı. Artık dönüp bakmıyorlardı bile. Marty'i bahçeye çıkardıktan sonra bahçe kapısını kapatıp sallanan koltuğa oturdum. Yoldan geçen iki tane ergen ıslık çalmaya başlayınca onlara orta parmağımı gösterip içeri girdim.

Sigaramı aldıktan sonra tekrar bahçeye çıktım. O iki ergen Marty'i dışarı çıkarmış oynuyorlardı. Sigaramı yakıp onlara doğru yavaş adımlarla ilerledim. İyi bir dayak yiyeceksiniz benden bekleyin.

"Köpeğimi alabilir miyim?" diye sorup yüzüme yalandan bir gülümseme yerleştirdim. Sigaramdan bir nefes çektim.

"Karşılığında birşey verirsen neden olmasın?" dedi kısa olan. Bir yandan da beni süzüyordu.

Gülüşüm yüzümde iyice yayıldı. Sigaramı kısa boylu olanın boynunda söndürdükten sonra diğerinin erkekliğine güzel bir tekme savurdum. Marty'i kucağıma aldıktan sonra "borcum olsun" diyip bahçeye yöneldim.

Bahçeden içeri girecekken bir çift kol belime dolandı. Marty'i bahçeye atıp kapıyı kapattım. Arkamdakine dönmeye çalıştım. Başardımda. Gözlerimi kocaman açmış onu izliyordum.

TANRIM! ÇOK AMA ÇOK YAKIŞIKLI!

"Bırak beni" dedim isteksizce bırakmasanda olur aslında. Gülmsedi. Elindeki sigaradan bir nefes çekip yüzüme üfledi.

ÇOK SEKSİ!

"Küçük çocukları dövmek sana yakışmıyor" diyip elindeki sigarayı kolumda söndürdü. Ağzımdan bir inilti çıkarken kızlar dışarı çıkmıştı. Hepsi koşarak yanıma geldi. Hepsi bir ağızdan konuşmaya başlayınca ne söylediklerini anlamıyordum. "Susun!" diye bağırıp etrafıma bakındım. Gitmişti.

"Çok yakışıklı" diye mırıldanıp eve doğru yürümeye başladım.

Lütfen, vote ve yorum yapmayı unutmayın. Multimedia'da "Lola Morgan" yani ana karakter var. Bölüm parçası hikayede geçmiyor ama onu dinleyerek yazdım..

Lol ☯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin