LOL -17- Savaş.

2.1K 78 8
                                    

Normalde buraya yazacak birşeyler hep bulurdum ama şuan birşey yok :Dd ııım YENI HIKAYEME BAKIN? her neyse. Multimedia var. Bölüm parçasınıda çok severim neyse keyifli okumalar.

İnandığımız şeyler için savaşırız. İstediğimiz şeyler için savaşırız. Aşkımız için savaşırız. Hayat tamamen bir savaştan ibaret. Düşe kalka direnmeyi öğreniriz. En büyük darbeyide yakınlarımızdan alırız. Çünkü yakınlarımızdakilere güveniriz. Onlara sırtımızı yaslarız. Birşeyler paylaşırız onlarla. Ben hep kaçtım böyle şeylerden. İnsanlara güvenmeyi reddettim. İnsan ilk darbeyi küçük yaşında ailesinden alınca 'güven' kelimesine bile güvenemiyor çünkü. 

Arkadaşlar ne için var? Neden bu kadar önemli ki bir insan için 'arkadaş'? Buraya taşınmadan önce hiç arkdaşım yoktu. Hiçkimsem yoktu. Güvenebileceğim, ondan güç alacağım hiçkimsem yoktu. Ailem benden çocukluğumu çaldı. Güvenmeye çalıştıklarımda sikik geleceğimi çalıyor. 

Çocukları hep sevdim ben. Bazen 3 yaşındaki bir çocuğun yerinde olmayı diledim. Çocuk parklarını her zaman sevdim. Neşeyler ordan oraya koşturan, hangi kaydırağa bineceğine karar vermeye çalışan çocukların heyecanını izlemeyi sevdim. İnsanların gözlerinin içine bakıp neler yaşadığını anladım ben. Yalan söylediğinde insanların nasıl davrandığını buldum. Kimine göre takıntı bu. 

Yaslandığım duvardan ayrılıp çocuk parkının içindeki banklara doğru ilerledim. Cebimdeki sigara paketini çıkardıktan sonra bir tane çekip aldım. Diğer cebimdeki çakmağıda çıkarıp yaktım. Arkama yaslanıp etrafı izlemeye başladım. Günün bu saatlerinde bu park hep kalabalık oluyordu. 

Biri elime vurup sigarayı düşürdüğünde ağzımı açıp sövmeye başlayacağım sırada bana masum masum bakan beş yaşlarındaki erkek çocuğa baktım. Kaşlarını çatmış sinirli sinirli bana bakıyordu. Alt dudağımı dişleyip onun gibi gözlerinin içine baktım. Hafif kiloluydu ve yanakları o kadar sıkılasıydı ki. 

"Sigara içme seni öldürür." dediğinde kaşlarımı kaldırıp ona baktım. Çok küçüktü. Hemde çok küçük. Beni anlamasını bekleyemezdim zaten. O kadar bilmiş bir havası vardı ki. Gülümseyerek az önce yere düşürdüğü sigarayı ayağımla ezdim. Gülümseyerek bana baktı. Gözleri parlıyordu. 

"Otur bakalım ufaklık." dediğimde yüzünü buruşturdu daha sonra omuzlarını silkip oturdu. Dönebildiğim kadar ona döndüm. Gamzeleri vardı. Yanakları kırmızı kırmızıydı. 

"Kaç yaşındasın?" diye sorduğumda başını bana çevirdi. 

"Fiziksel olarak 5 ama öğretmenim hep çok zeki olduğumu ve yaşlı bir adam gibi konuştuğumu söylüyor." dediğinde küçük bir kahkaha attım. Öğretmeni her kimse çok haklıydı. Bilge gibiydi. Akıllı. 

"Neden böyle söylüyor öğretmenin?" dedim. Tekrar bana döndü. Bu defa gülümsemiyordu. Gözlerindeki parıltı sönmüş, çok donuk bir hal almıştı. Bir sorunu vardı. Belki ailesi, belkide arkadaşı. Birşeyi eksikti. Yokluğunu hissettiği birşey vardı hayatında. 

"Annem ve babam trafik kazasında öldüler. Bu beni olgunlaştırmış. Öyle söyledi." derin bir nefes alıp başımı parka çevirdim. Söylediğim gibi. Hayatta bir insan için en önemli şey onda yoktu. Benim gibi hiçbir zaman aile sevgisi göremeycekti. Kaç yaşına gelirse gelsin kalbinde kocaman bir boşluk ile yaşayacaktı. Ona dönüp gülümseyerek baktım.

"Seni bir yere götürmemi ister misin?" dediğimde gözlerindeki ışık bir kaç saniyeliğine kendini gösterip tekrar gizlendi. Tek kaşımı kaldırıp yüzüne baktım. O küçüktü. Bundan etkilenmezdi. 

"Kaldığım yurttan izin almam imkansız." dediğinde gerçekten ne kadar duyarlı biri olduğunu fark ettim. Sorumluluk sahibiydi. Yaptığı veya yapacağı şeyi her zaman sorguluyordu. Onun yerinde ben olsaydım koşarak giderdim buradan. O ise bekliyordu.

Lol ☯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin