Merhaba! Son uyarılarımı dikkate alıp bol bol yorum yaptığınız için teşekkür ederim :D yorumlarınız beni mutlu ediyor.. Bölümler kesinlikle kısa değil bence 2 sayfa normal :// Sonuçta öğrenci insanım ben ya :D Neyse multimedia Salvador bölüm parçasınıda çok severim..
Keyifli Okumalar..
“Nereye gidiyoruz?” diye sorduğumda ana caddeden ara sokakların birine sapıyordu. Beni duymazdan gelip sürmeye devam etti. Oturduğumuz kafeden çıkardığım kavga yüzünden kovulmuştuk. Ne var? O iki çakma sarışın Salvador’a yiyecekmiş gibi bakıyordu. Bende dayanamayıp birinin saçına yapışmıştım. Diğeride arkadan beni çekiştiriyordu. Onu bırakıp diğerinin yüzüne yumruğumu geçirdiğim sırada polis falan ne ararsanız gelmişti.
Karakolda bir saat kadar oyalanmıştık. Arabaya binelide yarım saat oluyordu. Karakoldan çıktığımızdan beri benimle hiç konuşmamıştı. Kıskanç olmam hoşuna gitmemiş olabilirdi ama böyleydim işte. Benim olan şey benim olarak kalmalı. Gerçi Salvador benimmiş gibi hissetmiyordum. Her zaman bir şeyler oluyordu ve o mesafeli davranmaya başlıyordu.
“Sana diyorum!” diye bağırdığımda sinirle sesli bir şekilde nefesini dışarı verip radyoyu açtı. Sesimi duymak istemiyor gibiydi. Şansıma radyoda sevdiğim bir şarkı çalıyordu. Selena’a mırıldanarak eşlik etmeye başladım. Sesimi duymuş olacak ki radyoyu kapattı. Aniden frene basınca hafif öne doğru savruldum.
“Lanet çeneni kapatamazmısın!” diye bağırdığında gözlerimi kocaman açmıştım. Bu beni korkutmuştu. Başımı hızlıca aşağı yukarı salladım. Derin bir nefes alıp verdikten sonra “özür dilerim” dedi.
“Bak. Alışık değilim… Kıskanılmaya falan… Tuhaf işte… Tanrım” dedikten sonra arabayı tekrar çalıştırdı.
“Sevdin değil mi?” diye sorduğumda gözlerini yoldan kısa süreliğine ayırıp bana baktı. Dudaklarımı ıslatıp gülümsedim. Daha sonra gülümsemem kahkahaya döndü. Kaşlarını çattı.
“Kıskanılmak hoşuna gitti. Daha önce kimse seni kıskanmadığı içinde sana tuhaf geliyor” dediğimde gözlerini devirdi. Tekrar kahkaha atıp daha fazla üstelemek istemediğim için radyoyu açtım. Yine aynı şarkıyı bulabilmiştim. Love Will Remember’ı bağıra bağıra söylemeye başladım bu defa.
Ben şarkı söylerken çenemi kapamamı söylememişti ya da arabayı aniden durdurmamıştı. Nakarata gelince her zamanki gibi sesimi yükselttim. Arabanın üstünü açınca ayağa kalkıp ön cama tutundum. Ağzından küçük bir kahkaha çıktığını duymuştum. Camı bırakıp kollarımı yana açtığımda gülümseyerek bana baktı.
“Bu çok özgürleştirici” diyerek ona seslendim. Başını yavaşça aşağı yukarı salladı. Yanından geçtiğimiz arabadakiler bize bakıyordu. Korna çalan bile oluyordu. Saçmalık. Oturmamı söylediğinde dediğini yapıp az önceki yerime kuruldum.
Sonunda araba durduğunda etrafıma bakındım. Sadece bir tane bank bulunan bir dağın tepesindeydik. Yalnızca bir bank. Burası bana tamamen now is good filmindeki yeri hatırlatıyordu. Hatta orası olduğunu bile düşünebilirdim.
Bankın yanına gittiğimizde aşağıya doğru baktım. Manzara o kadar muhteşemdi ki. Keşke yanımda biraz müzik ve bir kitap olsaydı diye içimden geçirmeden edemedim. Burası akşamları yıldızları izlemek için gündüzde kitap okumak için dünyadaki en uygun yerdi. Gülümseyerek Salvador’a döndüğümde o da gülümseyerek beni izliyordu.
“Seveceğini biliyordum” dediğinde gülüşüm yüzümde iyice yayıldı. Dönüp banka baktım. Sıradan bir banktı işte ama özeldi. Yalnızdı. Dünyanın en güzel yerinde. Banka oturduğumda hemen peşimden o da oturdu. Cebinden sigarasını çıkardı ve içine çekti. Yan dönüp bacaklarımı karnıma doğru çektim.
“İnsanlardan kaçmak istediğimde buraya geliyorum. Gece yıldızları izliyorum. Oldukça sevdiğim bir yer” dediğinde gülümsedim. Üzerinde oturduğumuz bankı bile kıskanıyordum. Vücuduna dokunabilen kıyafetlerini. Kıskanıyordum işte. Şuan ona sımsıkı sarılıp doyasıya öpmek istiyordum.
“Gece burada kalalım mı? Yıldızları izlemek için” dediğimde gülümsedi. Bunu söylememi bekliyormuş gibiydi. Bir şey söylemek yerine başıyla onayladı.
Akşam olduğunda arabadan Salvador’un yanında getirdiği battaniyeleri çıkardık. Birini yere serip üstüne uzandık diğerinide üstümüze örttük. Kollarımız birbirine değiyordu ama yinede yakın değildik. Başımı ona çevirdiğimde beni izlediğini gördüm. Onu bugün çok fazla bana bakarken yakalamıştım.
“Beni sevdiğini söylerken ciddi miydin?” diye sorduğumda gülümsedi. Dudaklarını ıslatıp gözlerini kapattı. Alt dudağımı dişledim. Oldukça seksi görünüyordu. Hadi ama ne yapsa seksi görünüyordu.
“Ciddiydim.” Diye kestirip attı. Yüzümde yine kocaman bir gülümsemeyle bakışlarımı gökyüzüne çevirdim. Haklıydı. Yıldızlar buradan harika görünüyordu. Sanki elimi uzatsam dokunabilecekmişim gibi.
Başımı tekrar ona çevirdiğimde yüzlerimizin arasında birkaç santimetre olduğunu fark ettim. Oldukça yakındık. Fazla yakın. Dudaklarımı ıslattım. Yüzünü bana biraz daha yaklaştırdı. “Çok güzelsin” konuştuğunda dudakları benimkilere sürtüyordu. Alt dudağımı dişlerinin arasına alıp ısırdı. Yaptığı bu şeyle ağzımdan küçük bir inleme çıktı.
Gülümsediğini hissedebiliyordum. Yanımdan doğrulup üzerime çıktı. Dirseklerinden güç alarak üzerime eğildi. Dudaklarını sertçe benimkilere bastırdı. Öpüyor gibi değilde sanki emiyordu. Sağ elini belime yerleştirip dudaklarını boynuma indirdi. Belimdeki eli bacaklarıma doğru inerken telefonumun sesiyle ikimizde irkildik.
İlk önce aldırmayıp boynumdaki işini bitirmek için devam etti. Telefonum ısrarla çalmaya devam edince “baksan iyi olacak” dedikten sonra kendini tekrar yanıma attı. Elimi saçlarımın arasından geçirdim. Hemen başımızın ucundaki çantamdan telefonumu çıkardım. Avery arıyordu.
“Nerdesin sen Lol!” diye bağırınca kısa süreliğine telefonu kulağımdan uzaklaştırmak zorunda kaldım. Konuşmaya devam ediyordu fakat hiçbir şey anlamıyordum.
“Sussana bir ya!” diye bağırdığımda Salvador sırıttı. Ona dönüp gözlerimi devirdim. Bana aldırmadan sırıtmaya devam etti.
“Okul çıkışı edebiyat kursuna giedecektik! Seni her yerde aradım Lol! ne ara bu kadar sorumsuz oldun?” dediğinde içimden kendime sövmeye başlamıştım bile. Gerçekten bunu unuttuğuma inanamıyordum. Salvador hayatıma girdiğinden beri bir şeyler değişmişti. Verdiğim sözleri tutmaz olmuştum.
“Özür dilerim. Unutmuşum” dedim sesim yalvarır gibi çıkmıştı. Yüzümü buruşturdum Salvador kahkaha atınca Avery “Kim var yanında?” diye sordu.
“Bir arkadaşım. Sonra anlatırım. Kapatıyorum. Yarın görüşürüz” diyip bir şey söylemesine izin vermeden suratına kapattım. Salvador sırıtarak sigarasını içiyordu. En azından onun hakkında ‘arkadaşım’ dememe kızmamıştı. Yani ne olduğumuzu bilmiyorum ve arkadaşım demem gayet normaldi.
Telefonumu çantama koyduktan sonra başımı onun göğsüne koydum. Saçlarımın arasına küçük bir öpücük bıraktıktan sonra “seni seviyorum ufaklık” dedi.
Her zamanki gibi ufaklık kısmına aldırmadan onun beni sevdiğine emin ve huzur dolu bir uyku için gözlerimi kapattım.
Bittiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiğğğ :D Lola ve Salvador dolu bir bölümdü işte :D Bu arada hikaye için güzel bir kapak yapabilecek olanınız varsa bana ulaşsın lütfen?
Yorum yapmayı unutmayın. Yorum yoksa bölüm yok.
Teşekkür Ederim.
![](https://img.wattpad.com/cover/8148619-288-k698292.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lol ☯
Ficción GeneralLola Morgan ve onun sıkıcılığın sınırlarını zorlayan hayatına merhaba deyin.