LOL -11- Bay Horington.

2.5K 80 13
                                    

Pekala öncelikle yine sık sık bölüm paylaşamayacağım çünkü lise için hazırlanmam gerekiyor ve annem internet için bana sadece bir buçuk saat verdi. Bundan sonra Cuma akşamları bölümü yazıp cumartesi günüde yüklerim.

Hikayenin kapağı değişti :) bunun için @eday1234 ‘e çok teşekkür ederim.

 Multimedia ve bölüm parçası var. YORUM İSTİYORUM!

“İçeri girin!” kapının tıklatılmasıyla bay Razberry kapıdaki her kimse onu sınıfa davet etti. Benim yaşlarımda sarışın bir çocuk içeri girdi.

“Lola Morgan rehberlik servisinden bekleniyor. Şimdi.” dediğinde homurdanarak ayağa kalktım. Herşey benimle ilgili olmak zorundaydı zaten. Sınıftakiler bir şeyler mırıldanmaya başladığında sınıftan çıkmış, kapıyı kapatmıştım. Sarışın çocuk yanımdan uzaklaşmıştı bile.

Dün gece harikanında ötesindeydi. Salvador uyuyana kadar beklemiş sonrada uyurken onu izlemiştim. Melekler gibi uyuyordu. Gecenin geç saatlerinde uykuma yenik düşüp uyumuştum. Onun yanında. Sabah ise tamamen berbattı. Sabahın köründe beni uyandırıp okula gelmem için zorlamıştı. Ve işte buradayım.

Rehberlik servisinin önüne gelince derin bir nefes alıp verdim. Ardından kapıya üç defa yavaşça vurdum.  İçerden ‘gel’ sesini duyunca kapının kolunu aşağı indirdim. Bay horington elindeki kalemi masaya vurarak beni izliyordu. Fazla konuşmuşluğumuz olmamasına rağmen bu adamın bana karşı tuhaf derecede fazla psikolojik baskısı vardı.  Başıyla karşısındaki çift kişilik koltuğa oturmamı işaret edince koltuğa ilerleyip oturdum.

“Devamsızlığının kaç gün olduğunu biliyor musun?” diye sorduğunda başımı öne eğip parmaklarımla oynamaya başladım. Kimseden korkmayan ben, ondan korkuyordum. Teneffüste onu diğer öğrencilerle konuşurken gördüğümde sürekli gülümsüyor ve kahkahalar atıyordu. Bana karşı fazla otoriter davranıyordu.

“8 gün oldu. Eğer bir daha ard arda devamsızlık yaparsan burada fazla zaman geçiririz” dediğinde başımı kaldırıp yüzünü inceledim. Ondan korkmam  bir yana ona karşı içimde tuhaf bir sevgide vardı. Ayrıca bir şekilde bana tanıdık geliyordu. Yakın.

“Üzgünüm. Bay Horington, bir daha olmaz” dediğimde yüzü birden düşmüştü. Kaşlarımı kaldırıp yüzüne baktığımda ayağa kalkıp yanıma oturdu. Konuşma burada biter diye düşünüyordum oysa ki.

“Sana sert davrandığımın farkındayım. Sadece seni korumaya çalışıyorum Lol.” Dediğinde gözlerini kaçırdı. Lol mu demişti o bana? Bana yakın olduklarım Lol derdi sadece. Aldırmadım. Büyük ihtimalle kızlardan biri bana ‘Lol’ diye bağırdığında duymuştu.  Bana ilk defa babam Lol diye seslenmişti. Küçükken neşe dolu, sevecen bir kızdım çünkü.

“Çıkabilir miyim?” diye sorup ayağa kalktığımda başıyla beni onayladı. Kapıya ilerleyip kapının kolunu tuttum. Alt dudağımı dişleyip ona döndüm. Sanki umutla bakıyordu bana. Gözleri parlıyordu. Kırk yaşlarında olmasa bana aşık sanırdım.

“Teşekkür Ederim.” Dedikten sonra gülümseyip dışarı çıktım. Koridorda bir oraya bir buraya koşan öğrencilere eşlik ederek sınıfa çıktım.

Sıradan geçen dört dersin ardından okuldan çıkıp arabama doğru ilerledim. Gözüm  bahçede konuşan Melissa ve bay Horington’a kayınca duraksadım. Melissa geri mi dönmüştü? Ayrıca bay Horington ile ne konuşuyor olabilirdi ki? Belkide Melissa ona benimle konuşması için para ödüyordu. Yok canım Melissa bir anda düşünceli bir abla olamaz ki.

Onların yakınındaki büyük gövdeli ağacın arkasına saklanıp onları duymaya çalıştım. “Onunla konuşmamalısın. Anlarsa sizinle görüşmeyi asla kabul etmez” dedi Melissa. Neyden bahsediyor bu? Sizinle derken kibarlıktan mı böyle söylüyordu yoksa birden fazla kişi için mi? Şuan kendimi sarışın gibi hissediyorum gerçekten.

Lol ☯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin