Multide Güliz var :)
İyi okumalar... İnşallah beğenirsinizz :)))
Paytak adımlarla minik evimizin banyosuna gittim. Bolca suyla yüzümü yıkayıp uykumun açılmasını bekledim. Lavaboya ellerimi yaslayıp düşünmeye başladım.
Ailemin ölümünün üzerinden tam 4 sene geçmişti. Acım gün geçtikçe artıyordu biliyordum. Her düşündüğümde, her aklıma gelişlerinde kendimi suçlamadan edemiyordum.
O zamanlar tatile çıkmışlardı. Baygınlık geçirdiğim için hastaneye kaldırılmıştım. Ailemin de haberi o zaman olmuş. Annemlerin yanında bir kadın daha varmış. Tanımıyorum ama arkadaşları diye pek üstelememiştim. Babam fazla hız yaptığından öbür şeride geçmiş ve bir tır ile çarpışmış, o kazadan bir tek o kadın kurtulmuştu. Kadın yanıma gelip onların öldüğünü söylediğinde 3 ay kimseyle konuşamamıştım. Tam 3 ay ruh gibi dolaşmıştım. Psikolojik tedavileri kabul etmemiş, ilaçları kullanmamıştım. Eğer kullanırsam bağımlı olurdum biliyordum. Bu yüzden kendim aşmak istedim.
O süreçte karşıma Büşra çıkmıştı. Aynı benim annemle babamı kaybettiğim gibi o da aynı sebepten ailesini kaybetmişti. Birbirimize destek olmuştuk o zamanlar. Acılarımızı hafifletmek için her gün Karşıyaka boğazına gidip avazımız çıktığı kadar bağırıp rahatlıyorduk. Büşra benden daha kötü olmuştu. İçine kapanmıştı. Benden başka kimseyle konuşmazdı. O zamandan bu zamana kadar hala arkadaşız. '' Dostuz'' daha doğrusu.
Koskoca 4 yılda farklı bir Güliz olmuştum. Zaman ve acılar beni olgunlaştırdığı kadar taşlaştırmaya da başlamıştı.
Bu kötü fikirlerden kendimi ayırıp banyodan çıktım. Mutfağa gidip omlet malzemelerini çıkarıp yapmaya koyuldum. Kahvaltıyı hazırladığımda son bir görevim kalmıştı. Büşra uykucusunu hain planlarım ile uyandırmak. Sinsice sırıttım.Dolaptan soğuk suyu çıkarıp bir bardağı doldurdum. Büşra'nın odasına doğru yol koyuldum. Uyandığında beni gebertebileceği için odamın kapısını açık bıraktım ki çabucak tüye bileyim.
Yavaş hareketlerle yaklaştım ve suyu yüzüne boca ettim. Yerinden kanguru gibi zıpladığında gülmeden edemedim.
''Güliz! '' diye bağırmaya, pardon çığırmaya başladı. Bense tabanları yağlayıp odama koşar adım gittim ve kapıyı kitledim. Büşra'nın sesi çok sinirli ve cırtlak geliyordu.
"Güliz, seni öldüreceğim kızım. Eşek sudan gelinceye kadar döveceğim. Totom uyuştu lan vicdansız! İnsan kardeşine yapar mı böyle bir hainlik he!"
"Ama Büşücümm. Aşkımm! Uyanmadın bir türlü. O kadar seslendim tık yoktu. Ben de çareyi suda buldum"dediğimde haince sırıtıyordum. Büşra kapıyı tekmelemeye başladığında korkmaya başladım. Kız karateye gidiyor ağabey. Bir abansa güzel kapım sizlere ömür. Sonra uğraş dur kapı yaptırmakla.
"Karamel saçlım, çimen gözlü kardeşim benim suçum yok. Uyanmıyorsun be güzelim. Bak sana peynirli omlet yaptım. Hadi affet de yiyelim he? " dedim sorarcasına. Ama hiç ses gelmiyordu. Kilidi açıp kapıyı araladığımda Büşra'nın omlete gömüldüğünü görmemle gülmeye başladım. Ne kadar çirkefleşse de peynirli omlet deyince akan sular durur onun için. Kapıyı açıp yanına gittim ve yanağına kocaman bir öpücük kondurduğumda gülümsedi. Ben de karşısına oturup omletimi yemeye başladım. Sohbet ederek geçen kahvaltı faslından sonra sofrayı toparlayıp hazırlanmak için odama koştum. Okul bizi bekler. Hem verilecek ödevim var benim! Siyah sıfır kol, balıkçı yaka dizlerime kadar olan elbisemi hemen üstüme geçirdim. Saçlarımı da suda biraz ıslatıp dalgalanması için ellerimle şekil verdim. Deri ceketimi de üstüme geçirip siyah butilerimi ayağıma giydim. Maskara ve biraz vişneli rujla makyajımı bitirdim. Vişnenin hastasıyız dede!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benim Sonsuzluğumsun
RomansaUmutlarını ve hayallerini uçurumdan aşağı atmış, ama sevdikleri için gülebilmeyi başaran bir genç kız, Karanlık olduğunu sanan ama kendisinden karanlık bir kıza aşık olan genç adam... Kızın hayatındaki tek insan en iyi arkadaşıyken bir gün o adam...