16. Bölüm ~Altındağ Honding~

290 126 164
                                    

Selam SBS okuyucuları!!!!!
Nasılsınız? İyisinizdir inşallah.

Eğer beni soracak olursanız bende iyiyim :)

Bugünki bölüm 5341 kelime 😱😱😱

Ben bile şaşırdım. Ama bu sizin için unutmayın ;)

Fazla uzatmaya gerek yok. Hepinizi öpüyorum...

Multide Barbaros hazretleri var :)

Keyifli okumalar...

''Fa'dan gireceksin. Neden do'dan giriyorsun?'' diye cırladım. Ah!! Bu adam beni sinir ediyordu. Salih hoca ile konuşmamızdan iki gün sonra çalışmalara başlamıştık. Ne başlama ama!!

''Kızım kafayı mı yedin. Do'dan daha düz ve zorlanmadan gideriz. Fa'dan sesin cırlamış gibi çıkıyor. Dinleyicilere de yazık değil mi? El insaf yani." dedi alay kokan sesi ile. Gel de dövme şimdi bu adamı. Elimi kaldırıp vuracakmış gibi yapınca öpücük attı. İyi alıştı bu çocuk öpücük atmaya ha!! Gözlerimi devirip elimdeki kağıda çevirdim bakışlarımı. Bu şarkıyı nasıl seçtin alla sen. Bildiğin romantizm akıyor bu şarkıda.

"Bu şarkıyı çok mu aradı bu hoca ya?! Bunaldım resmen.'' dediğimde sırıttı. Neden sırıtıyor lan bu?

'' Beraber seçtik Salih hoca ile.'' dedi.

Hönk!!

"Ne dedin sen gülüm?" dedim şaşkınlıkla. Tepkime kahkaha atmakta hiç çekinmedi.

''Dedim ki Salih hoca ile birlikte seçtik.'' dediğinde kaşlarımı çattım. Yerinden kalkıp yanıma geldiğinde kafamı kaldırmak zorunda kaldım. Benden fazla uzun değildi ama uzundu işte. Boyun fıtığı olmazsam iyidir bu çocuk yüzünden.

İki adımda dibime girdi ve gözlerini gözlerime dikti. Bu cool tavırları beni uyuz ediyordu. Kaşlarımı iyice çatınca güldü ve çattığım kaşlarımı düzeltti. Gözlerimin önüne gelen bir kaç saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırınca gözlerimi sabır dilercesine kapatıp açtım. Gözlerine acıyla bakarken onun da bakışları benden farksızdı.

''Ne yapıyorsun Barbaros...'' dedim fısıldar gibi. Kafasını iki yana yavaşça salladı.

''Ben de bilmiyorum Güliz, bende...'' dedi ve yerine geri oturdu. Bende kendimi toparlayıp elimdeki buruşmuş kağıt parçasına döndüm.

''Ihm. Şey.. Evet. Nakarattan önceki kısım bende. Nakarat beraber zaten. Nakarattan sonraki kısmı da sen söyle. Öbür nakaratta beraber ve son. Tamam mı?'' deyip ona döndüğümde gördüğüm manzarayla yerimde huzursuzca kıpırdandım. Piyanonun tahta yerine dirseğini koymuş, yumruk yaptığı elinin üstüne de kafasını yaslamış beni izliyordu. Bu hali o kadar masum gelmişti ki bana. Gülümsemek istesem de koy vermedim ve kendimi toparlayıp piyanonun başına geçtim ve notaları yerleştirdim. Tam çalmaya başlayacaktım ki Barbaros ellerimi tutup kendine çevirdi beni. Bir şey söyleyecekken kapı pat diye açılınca ellerimi ellerinin arasından çekip kapıya döndüm.

Karşımda çapkın çapkın sırıtan bir adet Buğra, beni ve Barbaros'u öldürecekmiş gibi bir hali olan Büşra ile karşılaşınca tek kaşımı kaldırıp 'hayırdır?' bakışı attım.

''Ne arıyorsunuz siz burada?'' diye soran Barbaros'a ilk defa hak verdim.

Büşra Barbaros'un bu sözünden sonra bende olan bakışlarını Barbaros'a çevirdi. Ona öyle bir baktı ki ben bile yerin dibine girip Büşra'nın gazabından korunmak istedim. Barbaros yerinde huzursuzca kıpırdanınca onun da benimle aynı fikirde olduğuna kanaat getirdim.

Sen Benim Sonsuzluğumsun Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin