20.Bölüm~Mavi KÜL~

164 49 147
                                    

Merhaba 👋 Ben geldim. :)
Güzel bir bölüm oldu. Aslında veda da diyebiliriz. Süresini bilemiyoruz :) Zamanla olacaklara bakacağız.

İyi okumalar efendim :)

Bedenler ayrılırken, bu emre asi kalbin haykırışları niye? Ayrılık sonu mudur aşkın? O zaman sonsa, daha çok bağlanmanın anlamı ne? Ayrılık mıdır aramıza giren? O zaman isyan etmenin anlamı ne? İmkansız olandır bitmeyen aşk! O zaman bu ayrılığı kabullenememenin sebebi ne?

Evet ayrılıyoruz, ama şunu bir de kalbim anlasa. Bedenim senden uzaklaştıkça, kalbim sana daha çok bağlanmasa. Sevgimin bitmesi gerekirken, o bir devin haykırışı gibi çoğalıp yankılanmasa olmaz mı?

Umutla, sevgiyle bağlanmışken bu hayata, bir anda kopmak normal miydi? Avuçlarımdaki bütün umutlar kendi hakimiyetini sağlayarak benden en ücra köşeye gitmişti. Hissizlik hakimdi şuan. Bir yandan öfke tohumları bedenimi sararken gözümden akmak üzere olan yaşı kızgınlıkla sildim. Bana uyguladığı bu yargısız infazı ona misliyle ödeteceğimi aklıma kazıdım. Ne demişti bana?

'Seni sevdiğim için kendimi öldürmek istiyorum...'

Bu kadar basit miydi aramızdaki yaşananlar? Bu kadar değersiz miydi o anlar? Bu kadar güvensiz miydi beni dinlemeyecek kadar? Öfkesi, kini bitirmişti bizi. Bir kağıt parçası uğruna ikimizi de paramparça etmişti. Bana değil de o adama inanmıştı. Neden? Hiç tanımadığı bir adama güvenecek kadar ne yazıyordu o kağıtta?

Daha doğrusu babam mı öldürmüştü Barbaros'un ailesini? Yapmaz,benim babam bunu bize yapmaz. Kafamda dönen düşünceler beni kemirip bitirirken saçlarımın diplerini çekiştirdim. Çıldırmama ramak kalmıştı. Her şey o kadar üst üste gelmişti ki delirmek üzereydim.

İrice açılmış gözlerimle etrafımı taradım bir süre. Kağıdı belki bir yere fırlatmıştır diye yerlere iyice baktım. Deponun girişindeki buruşmuş kağıt parçasına gözüm ilişince oraya adımladım. Yerdeki buruşmuş kağıdı alıp titreyen ellerimde açmaya çalıştım ama bir türlü beceremedim. Bunun verdiği sinirle kuvvetli çığlığım depoda yankılandı.

Gözlerimi kapatıp derin derin nefesler alırken sakin olmaya çalıştım. İçimden kendime telkinlerde bulunurken yavaşta gözleri açtım ve sakince buruşmuş kağıdı açtım. Belgeye göz gezdirdiğimde tanıdık gelen bir metin olduğunu gördüm. Bu metinin farklı açıdan bir kopyası vardı bende. Babamın özel şahsi kasasından gizlice aldığım kopya. Elimdeki belgelerde babamın suçlu olduğu yazıyordu ama benim ele geçirdiğim belge bu belgenin tam tersine Şevket soyluyu suçluyordu ve bununla ilgili belgenin kenarına yapıştırılmış bir çip vardı. Kanıt olan çip.

Aklıma gelen fikirlerle yüzümde sırıtış peydah olundu. İntikam vakti gelmişti ve ben hiç vicdanlı davranmayacaktım. Sonuçları ne kadar kötü olursa olsun o adamı ortadan kaldıracaktım. Bu benim babama bir borcumdu ve bu borcu en kısa zamanda kapatacaktım. Barbaros'a gelirsek bu işlerden payını alacaktı. Hemde fazlasıyla.

**********

1 hafta sonra

''O belgeleri bana 2 saat içinde bulmazsan seni parçalarım Cemal. Hemen yanına 2 adam alıyorsun. Depoya iniyorsun. Kopyasını evimde bulamadım. Eğer bulamazsan yanındaki adamlarla birlikte linç ederim seni. Anladın mı!?'' diye bağırdığımda Cemal kafasını sallayıp odadan dışarı çıktı.

Odada volta atmaya devam ederken nasıl kaybettiğimi düşünüyordum. Durduk yere nasıl kaybolabilirdi? Gözüm gibi sakladığım o belgeler bir anda uçup gitmişti. Şevket Soylu'dan bu sıralar tehdit mesajları alıyordum bu yüzden. Nereden haberi oluyordu bu adamın bu belgelerden. Yakıldı süsü vermiştim bütün belgelere. İzleniyordum... Bunun açık bir şekilde farkındayım ama elimden bir şey gelmiyor. Peşime taktığı adamlar kendilerini çok iyi saklıyordu ve kendi adamlarımın bile ruhu duymuyordu. Hepsini azarlamıştım ama nafile. Hiçbir iz bulamadım onlara karşı.

Sen Benim Sonsuzluğumsun Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin