Selam olsun Ey SBS okuyucuları!...
Nasılsınız? İyisinizdir inşallah?
Beni soracak olursanız iyiyim. Aşırı sıcaklar bunaltsa da beni sizi bölümsüz bırakmamak için elimden geleni yapıyorum.
Bu bölüm güzel bir bölüm olacak. Multide Güliz var.
Keyifli okumalar dilerim :) :)
''Selam güzelim...''
Duygu karmaşası dedikleri böyle bir şey olsa gerek. Beyin fonksiyonlarım, onun iki kelimesi ile beni hayal dünyama sürüklemeye yetmişti. Ne ara bu kadar kapılmıştım ben bu huzur kokulu adama. İçinde kaybolmak istediğim bir kokuydu bu. Her hareketi, her bakışı, her dokunuşu... Gerçek dünyadan beni alıp götüren bu güzel his...
Transtan çıkmak için kendimi zorladım. Bana o kadar yakın duruyordu ki kafamı biraz öne uzatsam o güzelim dudaklarla buluşurdu dudaklarım. Benim yaptığım şey ise sadece şaşı gözlerle ona bakmak.
''Barbaros, uzaklaş benden. Hemen!'' dediğimde güldü ve kollarını iki yanıma koyarak beni iyice sıkıştırdı. Ben iyice sinirlenip ayağımı kasıklarına geçirmek için kaldırmıştım ki bacaklarımı bacakları ile kıstırmıştı. Bu hareketine iyice açılan gözlerimle baktım ona. Hala sırıtarak bakıyordu. Beni sinir etmekten, benimle oyun oynamaktan çok hoşlanıyordu bu hödük.
Aklıma gelen fikirle sırıtmaya başladım. Bu halimi gören Barbaros anlamayan bakışlar atmaya başladı. Kafamı biraz geri çekip suratına alnımı geçirdim. Bu hareketim ile iki üç adım geriledi. Ben de kol hapsinden kurtulduğum için oradan sıvışıp piyanonun arkasına geçtim. Barbaros kendini toparlayınca kızgın gözlerle etrafına bakmaya başladı. Bense piyanonun arkasında onun bu komik hallerini zevkle izlemeye devam ettim. Gözleri beni bulduğunda ateş saçan o mavilerle karşılaşınca afalladım bir an. Çok keskin ve korkutucu gözüküyordu gözleri.
''Bana öyle bakma Barbaros. Köpeklerin gibi korkutamazsın beni. Kaşınan sendin. Ben de zevkle kaşıdım seni. Bunda sinirlenecek bir şey yok. Altta kalmayacağımı biliyorsun.'' dedim tek kaşımı kaldırarak.
''Ya alnım ya da kıymetlime geçiriyorsun. Başka geçirecek yer yok mu pis sarı şeytan?'' dedi sinirle.Güldüm bu haline.
'' Dön de kıçına tekme atayım o zaman Barbaros Bey. Çok istiyorsan seve seve vururum.'' dedim gülmeye devam ederek. Bana yaklaşmaya başladığında piyanonun öbür tarafına kaçtım.
''Kaçma!! Bakalım kim kimin kıçına şaplak atıyor.'' dediğinde durdum. Benim durmam ile bana hızla yaklaştı ve sırtına aldı. Afalladığım için bir on saniye kendime gelemedim. Kendime geldiğimde debelenmeye ve ciyaklamaya başladım.
'' Barbaros!!! Bırak beni salak çocuk!!! Hoca gelecek şimdi.''
''Şaplak atmadan mı bırakayım seni? Kesinlikle hayır.'' dedi ve üç dört kere popoma vurdu.
''Sapık hödük!! Yaktım seni!! Kaçacak delik ara bundan sonra. Sen kim benim popoma vurmak kim. Şerefsiz orangutan!!!'' dediğimde kahkaha attı. Ayaklarım önde olduğu için kasıklarına tekme attım. İnleyip arkaya düşecekken kendini tuttu ve öne atıldı. Ben altında kalmıştım. Bu biraz acıtmıştı. Gözlerimi açtığımda Barbaros'un bakışları ile karşılaşınca afalladım. Yerimde kıpırdamaya çalışmıştım ama nafile. Üstüme çok yüklenmişti. Hemde çok yüklenmişti...
''Üstümden kalkar mısın Barbaros?'' dedim hafif kısık sesimle.
''Ne oldu sana sarı şeytan? Birden uysallaştın. Hayırdır?''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benim Sonsuzluğumsun
RomanceUmutlarını ve hayallerini uçurumdan aşağı atmış, ama sevdikleri için gülebilmeyi başaran bir genç kız, Karanlık olduğunu sanan ama kendisinden karanlık bir kıza aşık olan genç adam... Kızın hayatındaki tek insan en iyi arkadaşıyken bir gün o adam...