16. Bölüm

6.9K 641 77
                                    

Yine bir gün, Almanya'daki göçmenliğimin üzerinden tamı tamına 3 yıl geçmişken Bülent'in beni aradığını görüyorum. İşten yeni gelmişim, kafam da stresten davul gibi haliyle... Banyo yapıyorum, sonra da Bülent'i arıyorum. Claudia evde değil, arkadaşlarıyla dışarıda yine.

Bülent hal hatır sorma işinin ardından hiç ertelemeden sitemini yapıyor. Neden hiç aramadığını söylüyor, eh kabahatimi bildiğim için pek sesimi çıkaramıyorum.

"Biz bu haziranda Dilara'yla evleneceğiz Yakup. Eğer gelmezsen, çok bozuşuruz birader. Nişanda çağırdık, iş güç var gelemem dedin, eyvallah. Şimdiden ayarla oğlum işlerini, haziranda burada ol."

Onlar adına çok seviniyorum, ama aynı zamanda kendi adıma içimde öyle bir burukluk var ki.... Onlar gibi olamayışımız, yollarımızın ayrılması... Yasemin ablanın Nurefşan'ın kuzeni olduğunu bildiğimden beri kaybettiklerimi düşünüp duruyorum.

"Birader, bizi boş ver, annenin ne suçu var? Geçen yolda beni gördü ağlamaya başladı kadıncağız. Seni hatırlattım diye ne kadar vicdan azabı çektim biliyor musun?"

"Bülent... gelmek için elimden geleni yapacağım."

"Sen oraya ilticayla mı gittin Yakup? Gelmene engel olan nedir? Claudia'ndan kopamıyorsan o da davetlimiz, buyursun gelsin."

"Beni boş ver siz ne yaptınız? Dilara'nın babasını nasıl ikna ettiniz?"

"Yakup sorma, adam ayrılmamız için bütün yolları denedi. Sırf sunni olduğum için başıma gelmeyen kalmadı. Adam kızının değişeceğinden korkuyor sanırım. Dilara da babasını çiğeneyemiyor haliyle. Nişanlı kalma süremiz bile hep peder yüzünden uzadı. Herhalde kavga ederiz ayrılırız diye bekliyor. Ona inat yine alacağım Dilara'yı."

Bu sözlerine gülüyorum, "Onun için de kolay değildir Bülent."

"Yahu benim annem de iki mırın kırın etti kabullendi. Laz inadı var herifte, ne yapsam kendime inandıramıyorum."

"Eee vermiş bir tanecik kızını, sen de gönlünü hoş et adamın, ne var? Kız vermek ile kız almak aynı şey mi?"

Bülent gülüyor karşı taraftan, sonra kinayeli bir ses tonuyla, "Kız babasısın sen de, empati mi yapıyorsun?" diyor.

Bu soru kulaklarıma sağır edici bir basınç uyguluyor. Telefonu yasladığım kulağıma ağır bir yumruk yemişim gibi, kulağımda rahatsız edici bir ıslık duyuyorum. Derin bir iç geçiriyorum... Ben baba olmak için ne yaptım ki Bülent beni babalığa layık görüyor?

Bülent'e işim olduğunu söyleyerek kapatıyorum. Yüzümü sıvazlarken sakallarımın bir hayli uzadığını fark edip, sabah bunun için erken kalkmaktansa banyoya gidip tıraş olmaya niyetleniyorum.

Yüzüme tıraş köpüğü sürüp de tıraşa başlayınca Claudia arayıp beni yanına davet ediyor ama onu yine reddediyorum. Daha dün dışarı çıkıp arkadaşlarıyla eğlenmiş olduğumuzu unuttuğunu sanmıyorum. Onun bu koşturmacalı hayatını düşününce bile yorulurken, o bütün bu maceralara nasıl yetişiyor anlam veremiyorum. O an onun saçma arkadaşlık maceralarına hiçbir zaman tahammül edemediğimi ve edemeyeceğimi anlıyorum.

Claudia ile olan birlikteliğimiz sevgi olmasa da büyük bir alışkanlığa dönüştüğünü fark ettiğim an kendimi sorgulamaya başlıyorum. Her gün onu görmeye alışmış olmam, aylar önce Nihan'ın olduğu yere onu koymam, anlamsız kalabalıklaşma ihtiyacı, tene değen ama asla ruha nüfuz edemeyen birliktelikler bana hiç ama hiç iyi gelmiyor. Çok uzaklara bakmaya gerek dahi kalmıyor, tıraş olurken, yüzümün yarısı köpüklüyken hala, saçlarımdaki aklara dikkat ettikten hemen sonra gözlerime rastlıyorum. Uzun bir süre aksimle bakışıyorum. Tıraş bıçağını tıraş köpüğünün yanına bırakıyorum ve iki elimle lavaboya dayanıyorum.

ÇileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin