Bitmeyecek yolları yürümeye çalıştım, güneşi doğuramayan gecelerde duvarları kafama vura vura ağladım, biliyorsunuz, noktası konmamış paragrafların anlamsız sonsuzluğunda değersiz insanlara noktalık tasladım ve daha bir sürü şey, daha bir sürü şey için her saat başında kalbimi parçaladım.
Bir daha asla diyorum, bir daha asla sevemem. Sevilmemeyi çoktan kabullendim, o çok alakasız kitapların arasında unutuldum. Kendimi aldım, her gün hiç kullanılmayanlara ekledim, kalbimi onların sık kullanılanlarına. Anladınız.
Siz hep beni anlarsınız.
Bir şimşek çakması hızındaydı o geliş. Bir yıldırım, bir çığ düşmesi, deprem, sel, hortum, bir doğa olayı yıkıcılığıydı gelişi, bütün yanlış düzeni yıkıp geçen. Bir depreme teşekkür edip bir hortumu öpmemiştim hiç.
Siz beni hep anlarsınız.
Öyle bir tokat yedim ki kalbime, geçmişim acıdı. Geçmişim kendinden utandı. Öyle bir çarptı ki gözleri gözlerime, eminim başka gezegenlerde hayat başladı. Öyle bir sarıldık ki, parçalanan kemiklerimize ölü şairler şiirler yazdı. Anladınız.
Beni siz hep anlarsınız.
Bir adam gelip al bu güneş dedi, güneşi doğuramayan gecelerimin üzerine fırlattı, al bu kalbim dedi, hayatını tereddütsüz kucağıma bıraktı. Sevilmemeyi kabul edişlerime çok sinirliyim, asla sevemem dedirtenleri unuttum gitti.
Kendime bir hayat yazmıştım hepsi çöp şimdi. Bana bir hayat hediye edildi.
Uykumda bile seviliyorum.
Anlarsınız ya..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çaresizliğin İlkbaharı
Contoİstenmediğim yerde hiç bu kadar uzun kalmamıştım. Tam 1 sene. Bak seni 365 gün sevdim, bi 365 gün daha severim. Hadi sende beni bi 6 saat sev de seneyi tamamlayalım. Sevdi ama sevmemiş gibi sevdi. Sevmese de olurmuş gibi sevdi. Seviyorum diyip sevme...