Bir masada yan yana oturuyoruz, sen solumdasın -her türlü solumda- ve çok mutluyuz. Seviyoruz çünkü, böyle söylemişiz. Bilirsin "bizde laf ağızdan bi' kere çıkar."
Ben 10 saniye önce içtiğim çay bardağını bırakıp çatala uzanıyorum sen kalkıp gidiyorsun. Hatta öyle ki masayı, sandalyeyi, bütün odanın yarısını ve kendi payına düşen şerefini yanında götürüyorsun. Öyle bi gidiyorsun ki haklılığına inandırmaya bile çalışmıyorsun, bunları geç dönüp bakmıyorsun bile. Çatalı alıp soluma saplasam tam yeridir ama çaya ayıp diyerek susuyorum. O kadar susuyorum ki bir daha konuşmuyorum.Keşke hiç yaşanmamış olsaydı diyemeyecek kadar hiç yaşanmamış kıldık her şeyi. Bize de helal olsun.
Hadi dönüp bakma bir daha bana, benim o şerefli başım senin o aşağılık omuzlarına fazla nasıl olsa. Şerefine, kaldıysa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çaresizliğin İlkbaharı
Storie breviİstenmediğim yerde hiç bu kadar uzun kalmamıştım. Tam 1 sene. Bak seni 365 gün sevdim, bi 365 gün daha severim. Hadi sende beni bi 6 saat sev de seneyi tamamlayalım. Sevdi ama sevmemiş gibi sevdi. Sevmese de olurmuş gibi sevdi. Seviyorum diyip sevme...