Bölüm 6

301 20 2
                                    

KAYRA

Bu Derin çıkmazını şimdilik bir kenara bırakmalıydım. Ama sanırım ondan hoşlandım. Evet itiraf ediyorum. Ama bu düşüncemi ne Derin'e ne de bir başkasına söylemeye niyetim yoktu. Şimdiki hedefim yaptığım hatayı düzeltmek.
Derin'e abice yaklaşıp en büyük hatayı yaptım. Onu kendimden uzaklaştırdım. Şimdi bunu nasıl düzeltebilirim? Kendimi çıkmaz sokağın içinde kaybolmuş gibi hissediyordum.
"-Kayra, ne oldu yine daldın?" Dedi Derin.
"-Ah! Kusura bakma" diyebildim sadece.
"-Beren'i ve sana olan aşkını mı düşünüyordun?" Dedi gülerek.
"-Tabikide Hayır Derin" şimdi farkediyordum da onunla konuşurken heyecanlanıyordum.
"-Ya önemli bir konu değil boşver" diye geçiştirdim.
"-Peki öyle olsun Kayra Bey" dedi ve Denizler'e doğru döndü. Bende önümde oturan Toprak ve Anıl'ın yanına gittim.
"-Hayrola, hem Beren'i hem de Derin'i aynı anda yürütmeye mi karar verdin" dedi Anıl.
"-Ya Anıl. Anlamadığın konulara kafa yorma abicim" dedim.
"-Tamam öyle olsun" dedi Anıl ve ilk defa sustu.
Daha sonra hiç konuşmadık. Ara sıra Derin'e bakabilmek için arkama döndüğümde Derin yerine Deniz'in öldürücü bakışları ile karşılaşıyordum.
Çok fısıltılı bir şekilde konuştukları için ne dediklerini anlayamıyordum. Acaba ne konuşuyorlardı?.

DERİN

Kayra, Toprak ve Anıl'ın yanına oturunca bizde cumartesi günü olan Anıl'ın doğum günü partisi ile ilgili konuşuyorduk. Şuan konuştuğumuza göre herşeyi çok güzel planlamıştık. Ben şimdiden kendi elbise kombinimi kafamdan yapmıştım.

Zilin çalınmasıyla hepimiz kantin için aşağıya doğru gittik. Yürürken bir eli omuzumda hissettim. Kayra!
Bu kadar yakınlık fazla bence.
"-Hayrola Kayra ne oluyor?" Dedim ona bakarak.
"-Ne, ne oluyor? Yok birşey" dedi gayet rahat bir şekilde.
Omuzumda ki eline bakıp;
"-Bu kadar yakınlık fazla değil mi sence?" Dedim.
"-Yoo bence normal. Arkadaşça takılıyoruz işte" dedi.
"-Ben zaten arkadaş olarak fazla olduğunu söylemiyorum. Abi kardeş olarak fazla diyorum" dedikten sonra bir kahkaha patlattı.
"-Kayra gülme. Sinirlerimi bozuyorsun."dedim.Ve onu orada bırakıp hızlıca yürümeye başladım.

Biraz geçmişti ki Denizler'de yanıma geldi.
"-Herşey planladığımız gibi tamam mı.Aleyna sende ağzından birşey kaçırmamaya dikkat et."dedi bize doğru.
"-Tamam tamam kanka"diye cevap verdi Aleyna.

Ve zil çaldığı gibi derse girdik. Seksen dakika dersten sonra tekrar zilin çalınmasıyla okuldan çıktık. Ben hariç hepsi üçlünün evinde toplanacaklardı. Aleyna ısrar etse de ben gitmek istemedim. Bugün fazlasıyla yorgundum.

Eve gittiğimde annem evde yoktu. Hiç arayıp nerede olduğunu sormak bile istemedim. Çantamı odama atarken bir eksiklik hissettim. Hırkam yoktu. Peki neredeydi? Herhalde okulda unuttum.
Mutfağa gidip karnımı doyurmak istedim. Pencereden dışarıya bakınca yağmurun yağdığını gördüm. Çok kötü yağıyordu inşallah elektrikler kesilmez.
Bu düşünce bedenimin korkudan titremesine sebep oldu.
Bir anda kapı sesini duymamla yerimden zıpladım. Kim olabilirdi ki acaba? Kapıyı açınca şaşkınlığımı gizleyemedim.
"-Kayra? Senin ne işin var burada sırılsıklam olmuşsun gir içeri" dedim ve dediğimi de yaptı. Islakken Kıvırcık saçları daha tatlı görünüyordu.
"-Buraya gelmene sebep olan o önemli nedeni duymak istiyorum" dedim.
"-Buraya gelmem için illa önemli bir sebebim mi olması gerekiyor?" Dedi ve elini saçlarının arasından geçirdi.
"-Bu yağmurda oradan buraya yürüyerek geldiğine göre önemli birşey olması gerekir" dedim ve bana doğru yaklaştı. Ceketinin fermuarını indirip içinden bir ceket çıkardı. Pardon bir ceket değil, benim ceketimi çıkarmıştı.
"-Bunu unutmuşsun getireyim dedim"
"-İyi yaptın da sende kalabilirdi. Yani yarın verebilirdin"
"-Belki yalnızca ceket için gelmemişimdir" dedikten sonra biraz daha bana yaklaştı. Kalbim fazla hızlı atıyordu. Nefes almayı unuttum o an. Gözlerimiz birbirine kenetlenmişti. Ve bir anda elektrikler kesildi.
"-Hey! Elektrik gitmezsin gitmezsin şimdi mi gidersin" dedi.
"-Efendim anlamadım" dedim anlamamazlıktan gelerek.
"-Yok birşey" dedi ve telefonunu çıkardı cebinden. Feneri açıp yüzüme doğru tuttu.
"-Şu feneri gözümden çeker misin?" Dedim.
"-Tamam" dedi ve masanın üstüne bıraktı telefonu.
"-Ya unuttum, sen böyle üşüyor musun?"
"-Yok zaten gidecem. Hatta şimdi gitsem iyi olur" dedi.
"-Nee! Sen gidiyor musun?" Dedim. İstemeyerek bağırmıştım.
"-Evet Niye ne oldu? Yoksa sen karanlıktan mı korkuyorsun?" Dedi ve gülmeye başladı.
"-Evet fark ettiysen sen gelmeden önce tek başımaydım"
"-Ee ne yapmamı istiyorsun" diye sordu. Sanki ne istediğimi bilmiyormuş gibi. Kalsaydı ne olacaktı ki?
"-Burada kalamaz mısın?" Gerçekten düşüncelerimi dile getirmekte bir numaraydım.
"-Gerçekten kalmamı istiyor musun?" Dedi gülerek.
"-Yani evet kal. Beraber film izleriz" dedim samimi bir şekilde gülümseyerek.
"-Film? Evet anlıyorum Derin"
"-Ah pardon ben ne dediğimi bilmiyorum. Eğer kalmayacaksan o zaman beraber size gidelim" dedim kendimi kurtarmaya çalışarak.
"-Tamam gidelim. Gidelim ama orada da elektrikler yok bence"
"-Birşey olmaz. Sorun degil. Tek başıma kalmaktan iyidir" dedim.
"-Yok eğer ki bizde film izlemek isteyeceksen şimdiden söyleyeyim elektrikler yok" dedi ve bir kahkaha patlattı.
"-Kayraaa!"
"-Tamam ya, hadi gidelim" dedikten sonra evden çıktık.

Aceleden bir şemsiye tek alabilmiştim. O yüzden ikimiz içine zor sığmaya çalışıyorduk. Önce Kayra yalnızca bana verip kendini feda etti. Ama ona öyle bakınca içim sızladı. Ve onu da hemen yanıma çağırdım.
"-Kayra, gel öyle hastalanacaksın. İkimize de yeter bu şemsiye" dedim. Bana bakıp güldü.
"-Merak etme ben hemen hastalanmam. Ama senin gibi küçük yaramaz kızlar hemen hastalanır"
"-Aaa öyle mi Kayra Bey"
"-Evet öyle" der demez ben hemen şemsiyeyi kapatıp önümde ki çöp konteynırına attım.
"-Görürüz kim hastalanıyor, kim hastalanmıyor"
"-Lan kızım sen manyak mısın? Niye şemsiyeyi çöpe atıyorsun"
"-Öyle. Sanane" dedim ve yürümeye başladım.
Beni kolumdan tuttu ve kendine doğru çekti.
"-Yemin ederim inatçılıkta bir numarasın" dedi ve başımı iki ellerinin arasına aldı. Başımı göğsüne yasladı. Onun kokusunu içime çektim. Çok hoştu. Kalbimin ritmi bozulmuştu. Çok hızlı atıyordu. Bana ne yapıyorsun Kayra?
Hemen kendime gelip, kendimi ondan kurtardım.
"-Kayra hadi gidelim. Çok oyalandık zaten" dedim
"-Tamam küçük kız gidelim" dedikten sonra yağmurun altında hızla yürümeye başladık..

İyi ki ev ikinci kattaydı. Kayra ile başbaşa iken ne yapacağı belli olmuyordu. Bugün bunu iyi öğrendim. Kapıyı tam beş defa çaldıktan sonra;
"-Kim O" dedi Anıl.
"- Lan benim Kayra. Sabahtandır çalıyorum açsana"
"-Nereden bilecem senin Kayra olduğunu"
"-Ya Anıl açar mısın şu kapıyı" dedim.
"-Anıl bak eğer hemen açmazsan kapıyı, ben kapıyı kırar girerim. Senin ağzını burnunu kırarım. Geri kalan hayatın boyunca ağzın yamuk şekilde dolaşırsın" dedi Kayra. Ve sonra Anıl kapıyı açtı.
"-Aaa gerçekten sizsiniz" dedi. Bu çocuk neyin kafasını yaşıyor?

İçeriye girdiğimizde Deniz ve Toprak bir battaniyeye sarılmıştı. Anıl da Aleyna'nın yanına giderek battaniyenin içine girdi. Gerçekten ev dışarıdan daha soğuktu. Ya da üstümdekiler ıslak olduğu için öyle hissediyordum.
Kayra elimi tutup, beni odadan hızla çıkardı. Deniz elimizi görmüş olacak ki arkamdan
"-Neyyy" diye bağırdı.

Kayra'nın sandığım odaya girdik. Doğru tahmindi. Kayra dolaptan bir tşört çıkardı ve yüzüme attı.
"-Al hemen giy şunu, üşüteceksin"
Ve sonra bir eşofman daha çıkardı. Ben onları elimde tutup Kayra'ya bakarken;
"-Daha ne kadar bekleyeceksin giyinmek için" diye sordu.
"-Sen çıkana kadar"
"-Derin saçmalama giy şunları" dedi sinirlenerek.
"-Ne? Yanında giyinmemi mi istiyorsun? Hayatta giymem"
"-Sen bilirsin" dedi ve kendi tşörtünü çıkarmasıyla gözlerimin açılması bir oldu.
"-Hey! Ne yapıyorsun sen ya"
"-Ne yapmışım" dedi yeni tşörtünü giyerken.
"-Yanımda giyinemezsin" dedim kararlı ses tonumla.
"-Arkanı dön o zaman Derin" dedi ve bende hemen arkamı döndüm.
"-Bitmedi mi daha" diye sordum sıkıldığımı belli ederek. Sesi çıkmadı.
"-Kayra bak dönüyorum" dedim. Yine ses çıkmayınca sinir oldum.
"-Ya bak bu sefer dönüyorum" dedim ve dönmemle onun bedenine çarpmam bir oldu.
"-Kapıdayım çabuk giyin" dedi ve gitti. Bende hemen üstümü değiştirdim. Ama hâlâ çok üşüyordum.
Kapıyı açtığımda Kayra'nın beni beklediğini gördüm. Elinde bir battaniye tutuyordu.
İçeriye girdiğimizde mum yanmıyordu.
"-Lan siz niye karanlıkta oturuyorsunuz?" Dedi Kayra.
"-Mum bitti abicim" dedi Anıl
"-Ee telefonu açsana"
"-Şarj olsa açacaz kanka. Aklımız o kadarda çalışıyor" dedi Toprak ve kaderimize razı gelip oturduk. Ama Kayra'da sadece bir battaniye tek vardı.
"-Başka battaniye yok mu?" Diye sordum.
"-Yok. Yalnızca üç tane var" dedi Toprak.
"-Gel hadi Derin" Kayra yanını işaret ederek çağırdı.
"-Hayır seninle kucak kucağa oturamam ben" diye cevap verdim.
"-Peki daha parlak bir fikrin var mı?"
"-Tabiki de var. Benle Aleyna yan yana otururuz. Senle de Anıl. Nasıl fikir?" Dedim.
"-Ben hayatta Anıl'la oturmam" dedi Kayra.
"-Ben de sana kalmıştım zaten değil mi Kayra? Beni sevgilimden ayıramazsınız" dedi Anıl Aleyna'ya sarılarak.
Toprak ve Deniz'e döndüm. Tam ağzımı açıyordum ki Deniz araya girdi.
"-Sakın bana bulaşma" diye sorunca içimdeki umudu yok etti.
Görünen o ki şansım kalmamıştı. Kayra bana bakıp pis pis sırıttı.
"-Hadi gel inatçı kız" diyerek battaniyeyi açtı. Gidip oturdum. Rahatsız olmayayım diye pek yakınlık göstermedi.

Öyle yarım saat falan oturduk. sessizce;
"-Uff ben çok sıkıldım" dedim.
"-Bu karanlıkta ne yapabiliriz?" Dedi Aleyna.
"-Ya bir susun. Uykumu bozacak sesler çıkarmayın" dedi Deniz.
Kayra çenemden tutup beni kendine doğru çevirdi.
"-Mesela seninle konuşabiliriz" dedi.
"-Ne hakkında" diye sordum.
"-Bana anlatmak istediğin birşey yok mu?"
"-Sana anlatacağım bir konu olduğunu sanmıyorum"
"-Emin misin?" Dedi gülerek.
"-Evet" bu ses tonum çok kararlı bir şekilde çıkmıştı.
Ona gerçekten anlatmak istediğim birşey yoktu. Ama sormak istediğim çok şey vardı.

SİYAH'A MOLA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin