DENİZ
Bugün çok güzel bir gün. Çünkü bugün cumartesi. Ve okul yok...Telefonumun onbeşinci titremesinden sonra telefonuma baktım. Ayy...inanmıyorum. Derin ve Aleyna... Uyuduğumu bildikleri halde arıyorlar. Sabah sabah insanı sinir ediyorlar. Pardon saat öğlenin üçü...Ne çabuk geçmişti... Bir,iki saat uyuduktan sonra kalkarım...
***************"Denizzz....."
"Denizzz...."
"Yaa,Denizzz kalksana..."
Uff bu kim ya?Ya Allah aşkına bir günde rahat bırakın.
"Ya ne, ne?Ne istiyorsunuz?Sabah sabah niye geldiniz?"
"Deniz saat dört. Öğlen oldu. Biz akşama doğru gidiyoruz sen hâlâ sabahta mı kaldın?"
"Derin geç bunları!Niye geldiniz?"
"Sana çok önemli birşey diyeceğiz?"
"Aleyna, mümkünse önemli olsun canım. Beni güzel uykumdan boş yere uyandırmamışsınızdır inşallah."
"TOPRAK GİDİYOR!" diye ikisi aynı anda bağırdı. Bunlar salak mı?Ne saçmalıyor bunlar.
"Ne saçmalıyorsunuz?Cidden sizi kaldıracak bünyem yok."
"Deniz,bir bana bak ve bir de Derin' e bak. Sence şakaya benzer bir halimiz var mı?"
Bir saniye... Bunlar şaka yapmıyorlar. Anî bir şekilde yataktan kalktım.
"Bak kızım benle oynamayın. Fena bozarım sizi."
"Ya Deniz,Toprak son kez seni kulübede görmek istiyor. Ya koşsana."
dedi Derin ve beni itti. Şaka yapmıyorlar. Bir anda donakaldım. Nereye gidiyor bu Toprak. Eğer böyle birşey varsa onu anasından doğduğuna pişman ederim. Ben onu deli gibi severken o nereye gidiyordu?Ve kızları aldırmadan evden çıktım. Asansörde ayakkabımın tekini giydim. Ama zamanım olmadığı için diğer tekini elimde tuttum.
Cadde de koşarken yanaklarıma hücum eden gözyaşlarımı yeni fark ettim. Ve ayrıca benim çok sevdiğim çilekli pijamamında hâlen üstümde olduğunu gördüm. Saçın başım darmadağınık...Ben ne yapıyorum böyle...
Koştum...Koştum... Koştum...
Hakikaten bu Toprak nereye gidiyor? Beni, Deniz' ini, herşeyini bırakıp nereye gidiyor? Hani ben onun herşeyiydim...
***************
Hava az da olsa kararmıştı. Ve ben hâlâ kulübeye yetişmeye çalışıyordum. Kulübe ve bizim evimiz birbirine çok uzaktı. Bir taksiye atlayıp gitseydim... Ama akıl mı vardı bende...Ya ne olur yetişeyim...Yoksa hayatımın en büyük pişmanlığını yaşayacağım...
****************
Sonunda kulübeye yetişmiştim.
"Toprak..." diye bağırdım. Ama ne Toprak ne de bir başkası vardı. Kulübenin içindedir diye düşünüp kulübeye doğru yaklaştım.
Bir,iki adım önümde sarı bir kart vardı. Kart, rengi sayesinde metreler ötesinden fark edilebiliyordu. Ama ben yeni fark etmiştim.
Karta doğru yaklaşıp elime aldım. Gözlerim dolu olduğu için kartta yazılanları okuyamıyordum. Çok sevdiğim pijamamın ucu ile gözlerimi sildim. Ve kartı okudum:
"ALDI KARŞISINA BİR ÇAY SÖYLEDİ,
DURUP BAKTI VE DOKUNMAK İSTEDİ ELLERİNE."
Bu şiiri bir yerden bir yerden hatırlıyorum. Ama nerden...hatırlamıyorum. Bir saniye...Bu şiir, Toprak 'ın bana yazdığı şiirdi!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH'A MOLA
Novela JuvenilMuğla'dan İzmir'e gelen Derin'in sıradan, hayatı tanıştığı 5 manyak arkadaşları sayesinde bir anda değişirse ne olur..? "GERÇEKLERİN İÇİNDEKİ HAYALLERLE YAZILMIŞTIR. İÇİNİZİ ISITMASI DİLEĞİYLE." DÜŞLER SOKAĞINA GİDER➡