KAYRA
Herkes evine dağıldıktan sonra ben ve Toprak'ta odamıza geçtik. Anıl zaten kendi odasında uyuyordu. Yatağa uzandım ama uyuyamıyordum. Çünkü aklım Derin'deydi. Niye böyle olduk ki biz? Önceleri çok güzeldi halbuki. Onu çok özlemiştim. Onu, kokusunu, o koca gözlerini... hiç aklımdan çıkmıyor. Lanet olsun ki onu düşünmeden yapamıyorum. Ama biz böyle olmamalıydık. En kısa zamanda onunla konuşmalıydım. Yoksa asla 'biz' diye birşey olmayacak. Ben bile ne yaptığımı bilmeden odadan çıktım. Telefonumu ve anahtarımı cebime atıp ayakkabılarımı giydim. Tam çıkıyordum ki yakalandım.
"-Nereye gidiyorsun?"
"-Ödümü kopardın!"
"-Sana bir soru sordum"
"-İşim var. Gelirim birazdan"
"-Soruma net bir cevap alamadım"
"-Ya sende Aleyna'ya bağlama durumu"
"-Nereye gidiyorsun" diye bağırdı.
"-Toprak sen laftan anlamıyor...." sözümü kesip yanıma geldi.
"-Onun yanına gidiyorsun değil mi?"
"-Hayır..."
"-Kayra, sana kimin yanına gideceğini bile söylemedim. Kendini ele verdin" hıh kafam zaten yerinde değil bide Toprak'ın bu imalı konuşmalarını kaldıramam. En sonunda sinirlenip yakasına yapıştım.
"-Lan Topik sen laftan anlamıyor musun? Gitmem lazım diyorum. Çok geç olmadan aramı düzeltmem lazım. Onu bir daha kaybedemem" Toprak yakasını tuttuğum elimi tutup;
"-Ee o zaman ne duruyorsun" dedi.
Ona bakmadan hemen asansöre bindim. Lan gittiğim yeri biliyorsun da madem, niye beni engelliyorsun diye söylenmeye başladım. Yolda giderken telefonum hiç susmadı. Şuan kim arıyorsa Derin'den önemli değildi. Birde arayan kişiyle zaman kaybedemezdim. Allahım... susmadı gitti ya. Şeytan diyor al o telefonu fırlat yere... En sonunda dayanamayıp telefonu çıkardım. Arayan Toprak'tı. Ben bu çocuğu varya... Bugün beni engellemeye niyetlenmiş galiba. Hiç durmadan açtım telefonu.
"-Ya oğlum sabahtandır arıyorum, niye cevap vermiyorsun"
"-Şu anki işim bu telefondan önemli"
"-Biliyor..."
"-Biliyorsan niye arıyorsun"
"-Derin evde tek değil. Anne ve babası Muğla'dan geri dönmüş. Bil istedim"
"-Tamam Sağol"
Araması iyi oldu. Çünkü ben direk eve gidecektim yoksa. Sonra Derin'i kötü duruma düşürmüş olurdum. Apartmanlarının önüne gelip kaldırımda oturdum. Penceresi kapalıydı. Yani hatırladığıma göre Derin'in penceresi bu caddeye bakıyordu.Burada ne kadar kaldım bilmiyorum. Zaman geçtikçe dayanamıyordum. Arasam mı diye düşündüm ama çok saçma fikir. Arayıpta ne diyecektim.
Ortaokulda müdürün ve ailemin isteği üzerine bıraktığım sigarayı bugün tekrardan elime aldım. Evet 3 yıldır içmedigim bu veleti tekrardan içmeye neden olan Derin'di. Ama aklımı dağıtmamda çok yardımcı oluyordu. Hemde çok...
Bilmem kaçıncı sigaramı yaktığımda onların apartmanının kapısı açıldı. Sokak lambası yanmadığı için apartmandan çıkanı tam seçemiyordum. Gelen kişiyi boşverip sigaramı içmeye devam ettim. Yerdeki taşlarla oynarken bir çift ayak önümde durdu. Başımı yavaş yavaş kaldırdığımda o koca gözlerle karşılaştım. Evet o gözler, benim koca gözlümdü. Benim Derinimdi. Demek ki geldi. Geldiğine göre hâlâ bir şansım vardı. Az da olsa... ağzımdaki sigarayı yere atıp söndürdüm. Ve hemen ayağı kalktım. O koca gözleri o kadar endişeyle bakıyordu ki... Kendimden bir an nefret ettim. Herşeyin suçlusu bendim. Evet öyle olmasa da benim. Çünkü o gözler bana böyle hissettiriyordu.
"-Derinnn..."DERİN
Adımı söylediğinde gözlerim doldu. Çünkü adımı böyle içten söylediğini hatırlamıyordum. İsmim onun dudaklarından öyle dökülünce kendimi tuhaf hissettim. En sonunda dayanamayarak ona sarıldım. Kayra'da hiç beklemeden o güvenli kollarıyla beni sarmaya başladı. Başım onun göğsünde, gözyaşlarımın onun tşörtünü ıslatmasına izin verdim. O da kendini saçlarıma gömdü. Nefesi boynuma değdikçe bayılacak gibi oluyordum. Ölmek üzereyim galiba. Bende ayak uçlarımda durmaya çalışarak Kayra'nın boynuna uzandım. Çok güzel kokuyordu. Elinde ilk defa gördüğüm sigara kokusu sinmişti üstüne. Hiç istemesemde birbirine kenetlenmiş olan bedenlerimiz ayrıldı. O yumuşacık eliyle çenemden tutup ona bakmamı sağladı.
"-Derin seni özledim" şuan dilimi kaybetmiş gibiydim. Söylemek istediğim çok şey vardı. Ama söyleyemiyordum.
"-Derin lütfen konuş" ben konuşmayınca başımı alıp göğsüne bastırdı ve saçlarımı okşamaya başladı. Arada başıma küçük öpücükler konduruyordu.
"-K, Kayra..."
"-Efendim, koca gözlüm"
"-Seni çok seviyorum" evet, içimde o kadar söylemek istediğim şey varken ben yalnızca bu üç kelimeyi söyleyebilmiştim. Bunu duyunca o da şaşırmış olacak ki durup bana baktı. Yüzü ifadesizdi. Tekrar çenemden tuttu.
"-Bende seni, koca gözlüm" ve ben ne olduğunu anlamadan dudaklarımız temas edince yerimden sıçradım. Şu an Kayra beni öpüyordu. Ve ben ne olduğunu anlamadan, benden izin almadan öpüyordu. O kadar şaşırmıştım ki ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilmiyordum. Ona karşılık vermediğim için sinirlenmiş olacak ki daha hızlı öpmeye başladı. Dudaklarını ayırmadan
"-Derinn..." sözü yarım kaldı. Çünkü arkamdan ikinci bir Derin sesini duyunca olduğum yerde kaldım. Sanki biri beni buraya çivilemişti. Arkamda bana seslenen kişiye bakamıyordum bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH'A MOLA
Ficțiune adolescențiMuğla'dan İzmir'e gelen Derin'in sıradan, hayatı tanıştığı 5 manyak arkadaşları sayesinde bir anda değişirse ne olur..? "GERÇEKLERİN İÇİNDEKİ HAYALLERLE YAZILMIŞTIR. İÇİNİZİ ISITMASI DİLEĞİYLE." DÜŞLER SOKAĞINA GİDER➡