BÖLÜM 18

3.3K 130 4
                                    

YENİ BÖLÜM İLE MERHABA ARKADAŞLAR, BU BÖLÜMDEN SONRA SİZLERE UFAK BİR AÇIKLAMA BÖLÜMÜ YAYINLAYACAĞIM...BU AÇIKLAMA BÖLÜMÜNÜ OKUDUĞUNUZ ZAMAN HİKAYENİN NASIL BİR YÖNE GİDECEĞİNİ ANLAMANIZI İSTİYORUM VE BU BENİM İÇİN ÖNEMLİDİR, AYRICA 1.1 K OKUYUCU OLMUŞ, ÇOK SEVİNDİM BEN HEPİNİZE TEŞEKKÜR ETMEK İSTİYORUM, BEN YANIMDA SİZLERİ HİSSETTİKÇE DAHA DA ŞEVKLE YAZIYORUM İNANIN...SİZ BU BÖLÜMÜ OKURKEN BEN DE AÇIKLAMA BÖLÜMÜNÜ HAZIRLAYAYIM, SEVGİYLE KALIN...SEVDİĞİM BİR ŞARKIYI DA ÜSTTE PAYLAŞIYORUM BELKİ OKURKEN EŞLİK ETMESİNİ İSTERSİNİZ DİYE:))

Kapım çalındığında, hafiften gözlerimi araladım. ''Efendiiim'' diye seslendim. Zeynep kapımdaydı ve Orhan bey'in geldiğini haber veriyordu. ''Tamam canım, geliyorum şimdi'' dedim zorla çıkan sesimle...

Sezer'in cenaze töreninin üstünden bir hafta geçmişti. O haberi aldığımız günden beri, iyi değildim. Sinir krizi geçirmiş, odadaki herşeyi kırıp dökmüştüm. ''Nedeeeeen, nedeeeen Allah'ım? Hiç mi iyi birşeyi haketmiyorum ben? Neeeeeden böyle?'' diye ağlama krizi geçirirken, ortalığı dağıtmışım işte. Aynalar yerle bir olmuş, abajur, biblolar ordan oraya uçmuş. Zor tutmuşlar odada beni. Kısa süre sonra doktor çağırılmış, sakinleştirici vurmuşlar. Ve o günden bu yana da ağır bir sakinleştirici hap kullanıyorum. İşte bu yüzden böyle, saf gibiyim aslında.

Yatağımdan mecburen kalkmak zorundaydım. Orhan bey'in bugün geleceği ve Ben dahil Süleyman amcalar ile görüşeceğini biliyordum. Önemli bir mevzuu dediler, kafam almıyordu ama haber vermişlerdi bana da. Merak bile etmiyordum doğrusu, üzerime hırka geçirip eşofmanlarla zor zar indim salona.

Herkes odadaydı, Pakize teyzem yine o anacıl bakışları, dolu dolu gözleri ile koluma girdi.

- Gel Murat'ım, gel çocuğum otur şöyle.

- Sağol, Pakize teyze. Orhan abi sende hoşgeldin.

Artık ne diyeceğimi bilemez bir hale düşmüştüm üzülmekten. Belki bu sadece Sezer'in ölümünden değil, tüm geçmişin birikiminden olmuştu bana. Bilmiyorum...

- Hoşbulduk, Muratcım...Senide indirdik buraya, kusura bakma ancak önemli olmasa yormazdım. Nasılsın ilaçlarını alıyor musun?

- Hıhı, alıyorum.

Hal hatır seramonisinden sonra, Avukat olmanın verdiği net tavrı ve açıklayıcı sözleri ile konuya girdi Orhan:

- Hepinizin burda olması gerekiyordu ve burdasınız, çok sağolun. Bugün konuşmamızın sebebi Sezer'in rahatsızlığını yoğun hisettiği yazdırdığı vasiyeti.

Anlamaya çalışıyordum , bizimkiler de birbirlerine bakıyorlardı. Nedir bu vasiyet?Bize dokunan bölümü ne, hiçbirimiz bilmiyorduk. Aval aval bakarak dinlemeye devam ettik. Orhan önce çantasından bir zarf çıkardı, zarfın içinden de beyaz bir kağıt. Sanırım oydu vasiyetnamesi.

- Süleyman abi, biliyorsunuz Sezer'in Rahmetli babası ve yıllar önce kaybettiği annesi dışında hiçbir akrabası ile bağı yoktu. Zaten hiçbiri ilede tanışmış değillerdi. Vasiyetini sizlere açıklamak istiyorum...

'' Süleyman GENCER, Pakize GENCER, Zeynep GENCER ve Nur GENCER adına açılan hesaplara ayrı ayrı 500 bin Türk lirası yatırılacak ve Sahilde , Atatürk mahallesinde bulunan 6 katlı apartman eşit oranlarda GENCER ailesinin üzerine geçirilecektir.''

Şokta olmamız pekte anormal kaçmazdı bu açıklama karşısında. Sonuçta bıraktığı ufak çaplı bir servetti. Koskoca lüks bir apartman dahil olmak üzere toplamda 2 milyon Türk lirası para. Mutlu hissettim onlar adına. Hakettikleri belki daha da fazlasıdır. Yıllarını vermişler ve her biri muhteşem insanlar. Süleyman amca hay Allah dercesine başını sallarken, aileside şaşkın gözler içerisinde birbirlerine bakıyorlardı ki Orhan sözüne devam etti:

'' Merkezde bulunan Sokak Çocuklarını Koruma vakfına, 10 Milyon Türk lirası bağış yapılacak.''

Büyük meblalar konuşuluyor ve bizde sözü kesmeden sadece dinliyorduk.

'' Ve son olarak Murat adına: İçinde bulunduğunuz malikhane, KARAHAN Holding ve yan şirketleri, Türkiye'de ve yurtdışında bulunan Tıp merkezleri, varolan taşınabilir (emlak,araç) mallar, sahip olunan apartmanlar, evler, arabalar ve Sezer KARAHAN adına açık olan hesaplarda bulunan ve hesaplanarak belirlenecek miktar Murat İLHAN'ın üzerine geçirilecektir. ''

- Nnnn.ne.ne? Ne diyorsunuz siz Orhan abi???

- Böyle olmasını istedi Murat, vasiyetini hazırlarken ben vardım. İstedikleri tam olarak bunlardı.

- İnanamıyorum ben, bi...bilemiyorum ne diyeceğimi. O kadar mal mülk, bankada yüklü para diyorsunuz.

- Evet tam hesaplanacak fakat, bildiğim kadarı ile ortalama 117 Milyon TL civarında.

Hassiktir dedim içimden kendi kendime. O ne kadar büyük bir miktardı öyle. Az bile belki malı mülkü bile o parayı altıya katlayacak kadar çok. Ses edemedim...Süleyman amca girdi söze:

- Allah Sezer evladımdan razı olsun ne diyelim bilemedim Orhan oğlum. Murat sen de itirazcı davranma evladım, sana verdiği değeri ve önemi ailecek biliyorduk biz. Orhan bey de biliyor bak, çok şeyler yaşadığını biliyoruz, hakettiğin şekilde yaşa bundan sonra. Sezer evladıma dua edelim de yerinde rahat etsin yeter bize.

- Öyle tabi Süleyman amca, peki teşekkür ederim Orhan abi. Şeyyy..ımmm...bana destek olursun değil mi? Yine bizimlesin bizi bırakmayacaksın değil mi Orhan abi?

- Sen istiyorsan eğer her zaman Murat, avukatınız, dostunuz, her zaman yanınızda olacağım.

Büyük şoku hala atlatamamakla birlikte, müsade istedikten sonra bir süreliğine yanlarından ayrıldım. Kafam iyice allak bullak olmuştu. Benimde değerli bulduğum saygı duyduğum bir insanı kaybetmiş, ardından da onun vesilesi ile bir bakıma hayatım kurtulmuştu. Ve düşündükçe, o hastaneler o holding hala işliyordu ve işleyecekti buda sonsuz bir kazanç demekti. Mutlu olmakla, hüzünlenmek arasında gelip giderken, Sezer'in çalışma odası ilişti gözüme.

Kapıyı açtım, onu orada görmüştüm çok kez, belki havasını hissederim diyerek, yavaş adımlarla masasına ilerledim. Masasında parmaklarımı gezdirmeye başladım, onu anılarımda canlandırırken. Sonrasında koltuğuna geçtim oturdum ve hırkamı tutarak iki elimi göğsüme bağladım. Düşünmeye başladım onu, bu evi ve bu evden öncesini. Hayallerde gezerken, ölmeden bir süre önce kapıda beni görüp masanın altına indirdiği dosya geldi aklıma.

Şöyle bir toparlandım, ahşap masanın 3 tane çekmecesi vardı. Üst çekmeceyi açtığımda araç gereçler duruyordu ve kapadım. Altındaki çekmeceyi çektim ve işte, işte o gün koyduğu mavi dosya burdaydı. Dosyayı çıkardım masanın üzerine koydum, içinde birçok kağıt duruyordu. Kapağı açtım ve okumaya başladım, anlamaya çalışıyordum okuduklarımı ve kafama dank etti bir süre sonra. Kahvaltı masasında neyse deyip geçiştirdiği şey, işte tamda buydu.

Gözlerim daldı evrakların boş taraflarına ve düşünmeye başladım. Bu benim için önemli bir adım mıydı? Yabancı olmadığım bu düşünce, beni çok ama çok derinlere götürmüştü. Bir süre sonra kendime geldim silkelendim ve afallasamda, direnerek ayağa kalkıp, dosyayı kaptığım gibi odama çıktım. Evden çıkmam ve bunu gereken kişilerle paylaşmam gerekiyordu...

ERKEK ADAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin