BÖLÜM 17

3.5K 131 11
                                    

1 AY SONRA

YENİ BÖLÜMLE HEPİNİZE MERHABA DEĞERLİ ARKADAŞLAR, BU BÖLÜM HİKAYENİN KÖPRÜ BÖLÜMÜDÜR BENİM İÇİN. ZATEN BİR AÇIKLAMA BÖLÜMÜ İLE BUNU SİZE ANLATACAĞIM YENİ BÖLÜMÜ EKLEMEDEN ÖNCE. BU HİKAYE BAŞTAN BERİ İNTİKAMA DOĞRU İLERLEYEN BİR HİKAYE OKUYANLAR BİLİR. BUNDAN SONRAKİ BÖLÜMLER İNTİKAM İÇİN ADIMLARIN ATILMAYA BAŞLANACAĞI VE ÇOK ZOR KARARLAR İÇEREN BÖLÜMLER OLACAK, İYİ OKUMALAR DİLİYORUM HEPİNİZE...

Bugün yine tekim koca evde ve ben de birşeyler yapmaya karar verdim. Dışarı çıkacaktım, aklıma Ceren geldi. Uzun zamandır birşeyler yapmamıştık. Ancak telefon ile görüşüyorduk tabi. Ceren'i aradım ve müsaitse çıkıp bir yemek yemeyi ve sonra da birşeyler içmeyi teklif ettim. Uygun olduğunu söyleyince, telefonu kapattım ve hazırlanmaya başladım. Dolabımı açıp karşısına geçtim. "Ne giysem, Ne giysem" diye diye bir karar verdim. Hava güzeldi sımsıcak bir gündü. Üzerime beyaz bir tişört, altıma siyah bir kot geçirdim. Ayakkabılarımı giyip saçımı şöyle bir elden geçirdikten sonra aşağı indim.

Mehmet'i ararken bahçede oturmuş sigarasını içtiğini gördüm. Beni götürmesini rica edecektim. Çünkü Ceren'e biraz daha uzak kalmıştım.
- Selam, napıyorsum Mehmet, işin varmıydı?
- Yoo yok işim, Sezer beyi bırakınca döndüm boşum.
- Şey, Beni aşağı sahile bırakabilir misin diyecektim ben de?
- Tabi tabi, Olur. Hemen aracı çıkarayım.
- Tamam,çok sağol.

Mehmet aracı iki dakikada hazır etmişti. Ben de ön koltuğa atladım, Mehmet'in yanına. Sohbet ederiz diye düşündüm.

- Eee, Nasıl gidiyor Mehmet? Boş zamanın oluyor mu, hani tatil günün falan?
- Tabi, oluyor. Cumartesi günü Selahattin abi bakıyor araçlara, Bana tatil yani.
- Ohh, süper gezer tozarsın ne güzel.
- Ehh, napalım yapıyoruz birşeyler.
- Boşveer, eh deme, yaşa hayatı. Zamanını en güzel en keyifli şekilde değerlendir. Haaa kabul edersen birgün birlikte birşeyler de yaparız.
- Şeyyy... Olur tabi.
- Şimdi bile olabilir bak, nasılsa benimlesin akşama kadar iş güç çıkmaz heralde.
- Çıkmıyor genelde, Sezer beyi şirket şoförü bırakıyor.
- Ehh, tamam o zaman ben de bir arkadaş ile buluşuyorum bugün. Haa bilgin olsun diye diyorum. Kendisi bayan değil, açık söyleyeyim Travesti o.
- Anladım, olabilir tabi. Hayat onun hayatı.
- Ah Mehmet Ah! Herkes bu dediğin gibi baksaydı keşke.

Sohbet ederken kendimizi sahil kenarında bulduk. Laflarken gelmiştik bile. Anlaştığımız balık evine oturduk bahçede herşey harika görünüyordu. Çok geçmeden arasından Ceren indi. Yanımıza geldi ve :

-Merhabaaaaaaa...Kim ayol bu yeni sevgilin mi.

Deyip bastı kahkahayı. Bende istemsiz güldüm kahkaha ile ve Mehmet'in yüzüne baktım. Utandı heralde kızardı hafiften.

- Hoşgeldin aşkım özledim valla, Gel sarılayım sana bir. Tanıştırayım sizide Mehmet, Ceren, Ceren Mehmet. Sezer beyin şoförü ve benimde yeni arkadaşım.
- Memnun oldum Mehmet. Bana bakma sen alışkanlık, gereksiz espiri yaparım böyle.
- Yok yok mühim değil, ben de memnun oldum.
- Eee söylediniz mi birşeyler çocuklar.
- Yok bizde az önce oturduk, üstüne sen geldin.

Ceren oturduktan sonra garson geldi ve bizimle ilgilendi. Balık söyledik, bira istedik, salata falan işte. Rakı isterdik aslında ama hava çok sıcak çarpar birde dedim. Hem Mehmet'i ben getirdim ve bu sebeple laf işitmesini asla istemezdim.

Güzel bir sohbet ortamı oluştu ve keyifli anlardı. Yemekten sonra kalktık ve gidip bir şeyler içelim dedik. Alkol değil tabii, oturup birer kahve içsek yeterliydi.

Saat oldukça ilerlemişti, Artık eve dönme vakti gelmişti. Ceren ile vedalaşıp, araca atladık.Yine sohbet ede ede evin yolunu tuttuk.

Yolda telefon çaldı. Arayan ev di. Yani Sezer'in evi. Açtım, telefonun diğer ucunda Pakize teyze vardı.

- Efendim Pakize teyze?
- Murat, yavrucum nerdesiniz?
- Eve yaklaştık, hayırdır Pakize teyze ağlıyor musun birşey mi oldu?
- Yavrumun, Sezer bey oğlum...
- Nnn..ne? Noldu Sezer'e?
- Kalp krizi geçirmiş holdingte, hastaneye kaldırmışlar.
- Ne diyosun Pakize teyze sen?

Elim ayağım titredi o an, aklımdan binbir türlü senaryo geçti? Pakize teyzenin ağlayarak zorla anlatmaya çalışması beni iyiden iyiye daha da etkiledi tabii. Başıma kaynar sular döküldü sanki o an. Konuşmamız devam ediyordu :

- Yavrummm, Süleyman amcan hastaneye gitti. Yanında olmak istedi. Biz evi bırakamadık.
- Hemen geliyorum, hemen.

- Mehmet, sür sür nolur acele et.
- Nolmuş ,hayrola?
- Sezer bey işyerinde kalp krizi geçirmiş. Acele sür eve sen.
- Nnn..Neee!
- Hızlı biraz nolur Mehmet.

İki dakika sürmedi eve vardık. Araçtan nasıl atlayıp içeriye koştuğumu bilemedim. Salonda bekliyordu Pakize teyze, Zeynep ve Nur.
- Pakize teyze, Hemen gidelim!
- Yok oğlum dur. Süleyman amcan geliyormuş geri. Sormuyorlarmış yanına kimseyi. Beklemeyin demişler bugün. Amcan gece tekrar gidecek sem de gidersin.
- Offff öff Allah'ım sen koru yarabbim onu. Nolur kötü bir şey olmasın.

Pakize teyze bana sarılarak içten ve derinden "Amiiiin" diyebildi gözyaşları içerisinde.

Neden sonra araç sesini duyduk ve bahçeye koştuk. Süleyman amca aracı patlattı ve indi. Diğer kapıdan da takım elbiseli bir erkek indi. Yüzleri asıktı, belliki henüz iyi bir hal yoktu ortada. Daha da endişe ediyordum bu nedenle.

- Nasıl oğlumun durumu, nasıl iyi mi?
- Aynı hanım aynı, ağğ..ağır diyor Doktor.
- Ahhh Ah.. Budamı gelecekti başımıza.?

Süleyman amca yüzü öne eğip konuşuyor, Pakize teyze de haklı olarak üzüntüsünden başını dövüyordu.

Yanında gelen adam da bitkin ve üzgün bir yüz ifadesi ile söze girdi.

- Merhaba Pakize teyze, üzülme Sezer kuvvetli adamdır, bunun üstesinden de gelir.
- Orhannnnn, Ah yavrum ah.
- Merhaba ben Orhan GENÇ.

Elini uzattı, Ben de hemen karşılık verdim tabi.
- Merhaba hoşgeldiniz. Murat ben de.
- Evet, az çok tanıyorum sizi, Sezer bey ile konuşmuştuk.

Kim ki bu, ne konuşmuş olabilir?
Bir anlık düşünceye dalmışken sözüne devam etti.

- Ahhh pardon, ben hem aile hem de şirket avukatıyım. Sezer ile de uzun zamandır arkadaşız.

Avukatmış demek, benle ilgili ne konuşuldu yine aklım oraya gitmişti. O esnada ufak bir tebessüm yolladım "Anladım" der gibi.

Pakize teyze yine söze girdi;

- Ah Süleyman efendi Ah. Ben ne diyeyim sana bilmem ki!
- Yahu ne oldu hanım?
- Onca kez dedim, kışkırtma bu çocuğu, bıraksın otursun, kalbi rahatsız dinlensin diye. Çalışmak iyidir dedin durdun, hah al işte.
- Allaaaaah Allahhh, delirdin mi Kadın sen? Böyle olsun diye mi dedim, iyidir çalışmak dediysem.
- Vallahi canımdan bezdim, vallahi billahi.
- Laa havleeee.

Didişmeleri devam ederken, salona geçtik ve beklemeye başladık. Orhan bey sık sık arayıp bilgi alıyordu. Saatler geçmek bilmiyordu. Gecenin yarısı oldu ancak kimse uyumuyordu. Hele ben gözüme uyku girmiyordu zaten. Ben onu çok ama çok önemsemiş ve benimsemiştim. Bu evde çok olmasa da iyi anılarımız oldu. Daha biz çok yeni adım atmıştık hem. Herkes dua ediyordu ben de dahil. Sabaha karşı telefon geldi Orhan beye. İrkildim hepimiz, Can kulağı ile bekliyorduk konuşma bitince Orhan ne haber verecek diye.

Orhan telefon görüşmesini bitirip salona geldi. Hissettim, bakışında yüz ifadesinde hissettim. Söze girdi:
- Kaybettik...
Bağırış, gözyaşları birbirine karıştı salonda o an. Benim gözümden yaş süzüldü. Dayanmak istiyordum bu ağır haberin karşısında, Bu kez göğüs gerebilmek istiyordum ama imkanı yoktu. Kendimi koltuğa bıraktığımı hatırlıyorum. O an bende birçok güzel anısı olan bu adamı kaybettiğimi anlamış ve bunu kaldıramamıştım. Gözlerim kapandı ve heryer karanlıktı.

Acaba kendime geldiğimde ve sonrasında nelerle karşı karşıya kalacak ve daha neleri göğüsleyecektim?

ERKEK ADAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin