Eylül'ün bağırmasiyla birden irkildim.2-3 merdiven indikten sonra ne olduğunu sordum.
"Bileğimi burktum Dolunay dedi ve devam etti.
"Aksel'de arkadaşlarıyla konuşuyor."
"Gel buraya götüreyim seni"dedim.İçimden de allah belani Aksel dedim.Sonunda Eylülü oturtabildim koltuğa tam bir ölümdü onu oraya taşımak.
Tam yukarı çıkacaktım ki Eylül'ün sesi ile arkama döndüm.
"Dolunay aşkım bebeğim sence Aksel ve Kağan nerede?""Bilmem ki neredeler?"
"Dolunay sen valla malsın tabii ki de kızların yanında ikisi de"dedi somurtarak.
"Hıı öyle mi Kağan bey demek ki kızların yanindasin süper ya" dedim içimden.
Ben şimdi o gözlerini oymam mı senin.Sen varya bittin!!
Artık içimden konuşmalara son verip Eylül'ün yanına geçtim.
"Eylül bunlar napıyor hala yukarı da niye inmediler?" dedim.
Bir an Eylül o saf,temiz hanımefendi görüntüsünden çıkıp "Gel lan Dolunay gösterelim şu yellozlara"dedi.
Hadi okey benden böyle bir söz beklenirdi ama Eylül'den çok zordu.Işte kiskanmak böyle birşey.Mesela ben Kağan'ı başkası ile görünce benligimden çıkıp bambaşka birisi oluyorum buda aynı şey.
"Tamam gel lan Eylül basalım şunları yada sen dur ben giderim"dedim ve bir hızla yukarı çıktım.
O kadar heryerimi kiskanma duygusu sarmış ki daldım odaya.
"Merhaba Kağancım"dedim gözlerimi hafif bir şekilde kısarak.
"Merhaba aşkım da ne bu sinir?" dedi.
"Bu kızlar kim Kağan yada ne işleri var o kimseyi sokmadığın odanda?" dedim sinirli bir şekilde.
"Bak Dolunay saçma sapan şeyler için kiskaniyorsun beni.Ama bu kiskananlar emin ol çok yersiz."
"Şimdi ben iki erkekle bir odada kalsam yada sohbet muhabbet falan etsek hiç kiskanmazsin yani beni"dedim gülerek.
"Kiskanmak ne kelime ağız burun bırakmam ortada.Bence beni kıskandırmak için böyle bir oyun oynama.Arkadaşlara yazık olur" dedi kendinden emin bir şekilde.
"Bak sen Kağan beye o zaman bende bu kızlarda ağız burun birakmayayim dimi"dedim.
Tam saç baş girisecektim ki her zaman olduğu gibi kolumdan tuttu ve
"Şuan saçmaliyorsun Dolunay"dedi."Peki Kağan öyle olsun.Ama bu kızlar buradan gidecekler.6'ya kadar süre eğer olursa da gitmezlerse ben gidiyorum çok bile ama yeter size" dedim ve çıktım.
Aşağıda beni bekleyen Eylül'ün yanına indim.
"Ee ne oldu yoldun mu saçlarını?" diye söze giren Eylül'e.
"Yok be Eylül ne yolmasi Kağan izin verseydi yolcaktim ama maalesef "dedim.
"Ahh be kızım keşke dövseydin" dedi.
"Eylül umurumda değil Kağan bu saatten sonra tamam mı?
Zaten bu kızlar 6't kadar gitmezse ben gideceğim.Yoksa dalcam ikisine de" dedim hiç takmayarak.Odayı bir sessizlik sardı.Bir süre sonra
"Oha buldum" diyerek oturduğum yatagimdan hızla kalktım."Neyi buldun Dolunay" dedi Eylül meraklı bir şekilde.
"Kağan'ı nasıl kiskandiracagimi"dedim.
"O nasıl olacak Dolunay" dedi Eylül.
"Demir'i beni alması için buraya cagiracagim zaten ikisi de sevmiyor birbirini." diyerek telefona koştum.
"Alo Demir ben Dolunay"
"Ooo Dolunay hanım arar mıydınız siz hiç?"
"Ben seni bir konu için aramıştım"
"Tabii dinliyorum canim"
"Şimdi Kağan'ı kiskandirmaya çalışacağız seninle uyar mı?"
"Uyarda neden ki?"
"Uzun hikaye sen sadece beni 6 gibi al dağ evinden orada başlarız oyuna" dedim.
"Tamam görüşürüz orada" diyerek telefonu kapattık.
Kolumu dürtükleyen Eylül
"Geliyor mu?" dedi.
"Evet gelecek" dedim ve odaya çıktım.Dolabı açıp birkaç parça kıyafet aldım Eylül'den.
"Nereye gidiyorsun Dolunay"diyen Kağan'ı hiç umursamadım yüzüne bile dönüp bakmadım.
Yattığı yerden zıplayarak yanıma gelen Kağan beni dolabın orada sıkıştırdı ve
"Nereye gidiyorsun" dedi tekrardan."Kağan seni ilgilendirmez birak beni" diyerek göğsünden ittirdim.
"Saçmalama sen benim sevgilimsin sorcam tabii" dedi.
Tam cevap verecektim ki dışarıdan bir korna sesi geldi.
"Demir geldi benim gitmem gerek by by" dedim ve aşağı indim.
Ardimdan gelen Kağan Demir'in üstüne öyle bir uçtu ki.
"Ben sana bir daha Dolunay'ın yanında gezmeyeceksin demedim mi lan"diye yumruğu pat diye geçirdi ağzına.
Demir ise kanayan yerini eli ile sildikten sonra
"Yapma ama Kağan kiz beni tercih etti şimdi de gidiyoruz dimi Dolunay"dedi.Tüm gözler üstümdeydi.
"Şey Demir sen evine git biz görüşürüz seninle sonra"dedim Eylül'ün elinden tuttum ve dağ evine götürdüm.Iki deli birbirini yesin dursun bana ne.
Birkaç dakika sonra Kağan geldi yanıma ve
"Biraz konuşalım mi Dolunay" dedi."Peki"dedim.
Üstüme askılıktan bir hırka aldım ve bahçeye çıktık.
"Birkaç dakika boyunca hiç konuşmadık.
Kağan bana ben gökyüzüne bakiyordum.
"Bak Dolunay bana şu tribi atma" dedi.
"Gökyüzü ne kadar güzel dimi Kağan" dedim ciddi bir tavırla.
"Dolunay konuşur musun lütfen" diyen Kağan' a
"Ne konuşmamı bekliyorsun Kağan seni tebrik etme mi falan brkliyorsan yanılıyorsun" dedim.
"Beklemiyorum ama konuş sadece artık askim demeyecek misin mesela bana?"
"Hayır diyeceğim çünkü sen benim herşeyimsin."
Hafif bir tebessüm atarak
"Ben sana demedim mi ağız burun bırakmam diye"
"Dedin ve yaptin aferin ödül falan mi veririm.Hem bunu yapma sebebin neydi?" dedim.
"Söyleme mi istiyor musun gerçekten?"
"Evet istiyorum" dedim azıcık merakliydim sanırım.
"Seni çok sevmem" dedi.
Kac kere beni kendine aşık edeceksin uyuz gel buraya" dedim.
Ozlemistim ona sarilmayi.Upuzun sarıldım ona o da bana.Birbirimizin kokusunu içimize çektik.
"Bu arada o kızlar gidiyor"
"Tamam gidiyorlar aşkım"
Ve Kağan'a yeniden aşık olmuştum.
Uyuz ya tam bir uyuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Sürgün
Mystery / ThrillerGenç ve güzel bir kız olan Dolunay'a musallat olan kapşonlunun hikayesi!