Bölüm şarkısı:Cem Adrian-
Melis Danişment:YalnızlıkVote ve yorum yapmayı unutmayın.İyi okumalar.
İşler artık daha da zor bir hâl almaya başlamıştı.
Özellikle de benim için.
Bir yandan cennette olan mis kokulum bir yan da annemi ve beni bırakıp giden baba demekten bile iğrendiğim adam
Ve bir yanda ise bana ve anneme verdiği sözlerin hiçbirini tutmayıp beni burada tek başıma bırakıp giden Kağan.Hâlâ Kağan'ı düşünüyordum. Beni böylece bırakıp giden birini düşünüyordum. Beni soktuğu durum cidden içler acısıydı.
Acınılacak bir zavallıydım artık. En azından diğerleri için öyleydim. Ona hâlâ aşıktım.
Beni hiçbir şey olmamış gibi terkedip giden Kağan'a hâlâ aşıktım.Kendimden nefret ediyordum. Şuan da gelse ona sımsıkı sarılırdım ve hiç bırakmazdım onu.O benim annem öldükten sonra herşeyimdi.
Bunu gayet iyi biliyordu.Ve bunu bilerek gitmesi bende ayrı bir merak uyandırıyordu.Hâlâ tehlikeli olan şeyin ne olduğunu bilmiyordum. Bilirsiniz lafını ortaya savurur ve hiçbirşey olmamış gibi çekip gider.
Beni soktuğu bu durum? Cidden anlam vermediğim cinstendi.Beni hâlâ seviyordu. Söylememişti ama anlamıştım işte. Gözlerinden.Bana baktığı gibi bakmıştım gözlerine. Derinden en derinlerine inmiştim onun.
Gözlerinin derinliklerin de kaybolmuştum.
Ve birinin beni bulup o derinliklerden çıkarması gerekiyordu. Yoksa kaybolup bir daha hiç çıkamaya bilirdim oradan.Bir yolu olmalı ve o karanlık çıkılması güç yerden çıkmayı başaracaktım.Keşke şuan da yanımda annem olsa da bana destek çıksa.
Beni başara bileceğime inandırsa keşke.Ama yok lanet olsun ki yok. En kötü anım da yok.
Çaresizim!
Yalnızım!
Korkuyorum!Her şeyden korkuyorum. Çaresizliği şuan da tattım. Tek başıma. Lanet olsun ki tek başımaydım.Sanırım deprosyandayım.Saçlarım dağılmış tipim kaymıştı.Yatak da sadece bunları düşünüyordum.
Aniden gelen zil sesi beni korkutmuştu.Lanet olsun nerede bu telefon? Yatak da bir harabe çıktıktan sonra yastığın altından telefonu çıkarıp zaferle gülümsemem mal olduğumun kanıtıydı herhalde.
Eylül arıyor. Hiç konuşmak istemiyordum ama açmazsam olacakların farkındaydım.
Gözlerimi baydırıp iç çektiğim de telefonu açmaya çalışıyordum. Lanet olsun nasıl bir haldeydim ben böyle.Kendimi toparlayıp telefonu açtım.
"Efendim Eylül?" dedim sesimi normal haline döndürmeye çalışarak.
"Seni çok özledim Dolunay neyse seni bunun için aramadım." dedi. Kim bilir nasıl boktan birşey için aramıştır dedim içimden. Tekrardan Eylül'e dönerek
"Bende seni çok özledim Eylül ne için aramıştın hemen söyler misin?" diyerek geçiştirmeye çalıştım.
Boğazını temizledikten sonra
"Dün Kağan geldi buraya ve ayrıldığınızı söyledi. Biz o zamanlar şok geçiriyorduk tabii Aksel ile. Her neyse seni hâlâ sevdiğini ve senden zorunlu olduğu için ayrıldığını söyledi.Bunu sana söylemeyeceğime dair söz verdim ama bir kereliğine bu sözü tutmaya bilirdim dimi. Sadece şu depresyon modundan çık ve yanımıza gel diye anlatıyorum. İtiraz yok!" dedi.
Ve ardından nefes aldı. Of itiraz hakkım yok muydu yani? Hiç mi? Bir kere bile mi?"Peki şuan orada mı Eylül bunu bilmem gerek yalan söylemek yok. Yoksa cidden gelmem!" dedim ciddileşerek. Nasıl bu kadar ciddileştim bilmiyorum. Kağan beni değiştirmişti aşırı derece de.
Önce biraz düşündü ve konuşmaya başladı.
"Bak Dolunay gurur yapmanın sırası değil. Artık kendine gel. Kağan'da seni seviyor sende onu seviyorsun. Hatta daha farklı duygular Aşk! İkiniz de birbirinize deli gibi aşıksınız ve itiraz hakkın hala yok. Çünkü bunların hepsi doğru tamam mı?" dedi.Herşeyden o kadar emin konuşuyordu ki bu huyunu hiç sevmiyordum.Evet bu konu da haklıydı birbirimize aşıktık.
En azından ben hâlâ aşıktım."Haklısın!" diyip sustum. Sadece sustum. Lanet olsun susmaktan başka ne yapabilirdim ki? İtiraz edemezdim çünkü haklıydı. Beni biliyordu. Aşık olduğumu biliyordu. Bu yüzden onun adına konuşmak hiç zor olmamalı.
Akıtamadığım gözyaşlarım gözlerimi bulanıklaştırmıştı.Artık kendimi tutamadım ve ağlamaya başladım. Gözyaşları yüzümün her tarafını ıslatmış gözyaşları hızlı hızlı tenimden akıyordu.
Hıçkırıklarımı kontrol edemiyordum. Telefonun diğer ucunda ki Eylül sesimi duymuş olacak ki"Dolunay iyi misin?Kendine gel Dolunay lütfen ağlama! Çok korkuyorum lütfen kendine gel!"dedi. Sesi oldukça boğuk çıkıyordu. Kendimi toparladım elimle yüzümü sildikten sonra
"Tamam iyiyim Eylül telaşlanacak birşey yok!"dedim. Yoksa buraya gelir ve depresyonu atlatana kadar gitmezdi. Üstüne üslük beni de alıp oraya götürürdü. Bu yüzden iyiymişim gibi yapmak en iyisiydi.En azından benim için.
"Kapatmak zorundayım tekrar arayacağım seni!" diyerek telefonu kapattım. Çünkü artık konuşacak halim kalmamıştı.
Konuştukça ağlamak istiyordum. Lanet olsun ki Kağan hâlâ bende bıraktığı etkiyi farkında değildi. Onu konuştukça ağlamak istiyordum. Gözümün önüne yaşadıklarımız geliyor. İlk tanışmamız,ilk öpüşmemiz ve ona ilk seni seviyorum dediğim zamanlar.
Ben onu tüm siyahıyla sevdim. O da beni tüm saflığımla ve tüm masumluğumla sevdi.
Sinirlendiğim zaman çok konuşmamdan rahatsız olurdu. Bazen o ne derse desin susmadığım zaman beni öperek sustururdu.
Bazen sırf beni öpmesi için bilerek konuştuğum zamanları hatırlayınca küçük bir tebessüm attım.Onu özlemiştim. Sesini,gözlerinin derinliklerin de kaybolmayı bile özledim.
Ben Kağan'a dair herşeyi özledim.Ondan ne olursa olsun kopamıyorum.O gittiği zaman bedenimden bir parça kopuyormuş gibi geliyordu. Ve canımı o kadar çok acıtıyordu ki. Sadece yanında olup ona sarılmak istiyordum. Kokusunu içime çekmek yada..
O olmadan hayat bana bir ölüm gibi geliyordu.Kendimi, bedenimi,ruhumu ölmüş gibi hissediyordum.Bu hayatta yok muşum ve hiçbir zaman olmamışım gibi.
Bu duygu oldukça iğrenç bir duyguydu.Bunu düşünmek kendimi bu düşüncenin içinde bulmak beni oldukça korkutmuştu.Sanki gerçekmiş gibi yada gerçekleşecek gibi.
Şimdi Kağan olsaydı yanımda
'öyle birşey olmayacak Dolunay saçmalıyorsun' derdi ve bende bunun karşılığında sırıtırdım.Her zaman yaptığım şeydi.Onu özlemiştim onu öpmeyi,ona bakmayı ve onun
gülüşünü.Çok güzel gülüyordu.Gülümsemesi bana herşeyi unutturacak kadar iyi geliyordu.En çok bunu seviyordum işte.O olmadan çok zor.Onsuz hayat iğrenç birşey.Midemi bulandırıyor onsuz hayat.Kendimi boşlukta hissediyorum.
Çıkılması güç bir boşluk.Ve beni bu boşluktan bir tek Kağan çıkartabilir gibi geliyor. O olmadan nefes alamıyorum.Ölecek mişim gibi?Beni bir tek o kurtarabilir onu da ben...İkimizin de hayatı berbat.Bunu düzene sokabilecek kişiler Kağan ve ben..Her yanlış hareketimiz de bu olamayacak gibi geliyor.İkimizin de her yanlış hareketin de hayatımızı düzene sokacak anahtarlar kaybolacakmış gibi ve biz bu hayattan kurtulamayacağız gibi..Ya anahtarı bulamazsak ve bu iğrenç hayata hapsolursak?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Sürgün
Misteri / ThrillerGenç ve güzel bir kız olan Dolunay'a musallat olan kapşonlunun hikayesi!