Güzelim yatağımda yayılmış bir şekilde yatıyordum ki
"Dolunay çabuk aşağı in"diye bir ses.
Kimin olduğunu anlamadığım halde koşa koşa aşağı indim.Arkamı döndüm ve o ilginç manzarayla karşı karşıyaydım.Artık şu kızları yolma sırası cidden gelmişti.
Kağan bana söz vermişti kızların gideceğine dair ama anladım ki yalan söylemiş.
Ya abi bu kız Kağan'ın yanında ne arıyor?
Kızım sen valla bittin.
Tam anlamıyla BİTTİN!Yavaş adımlarla yanlarına gittim.Adını bilmediğim sürtük kızın aniden saçına yapıştım.
Sonra kıza azıcık yerde bir tur attırdıktan sonra anlaşılır bir dilde
"Bak kızım Kağan'dan uzak dur yoksa daha beteri olur.Karar senin neyse ya hadi uza şimdi."
"Biz Kağan'la birbirimizi seviyoruz" dedi kız.
İşte bu cümleyi kurmayacaktın.Kendimi daha ne kadar kontröl edebilirdim bilmiyorum.
Bir sinirle kıza osmanlı
tokatını geçirdim.Kız çığlık atmaya başladı.
Tam yine saçından yapışacaktim ki Kağan uyandı ve"Dolunay yapma" dedi.
Onun bana bunu demesi.Bir dakika ya Kağan o kızı mı savunuyordu yoksa?
Sinirli bir şekilde
"Kağancığım biraz konuşalım"dedim.
Bahçeye indim.Ardımdan bahçeye inen Kağan
"Dolunuy ne yaptığını sanıyorsun sen" diyerek çıkıştı bana.
"Birbirinizi seviyor muşsunuz
Kağan öyle mi?""Ne saçmalıyorsun sen Dolunay ne sevmesi?"
"Çık yukarı o yelloz karıya sor o zaman ne sevmesiymiş?"
Kağan bir süre suratıma baktı ve yukarı çıktı.
Ben onu kıskanmaktan başka ne yaptım ki yada onun Demir'e yaptığından ne farkı vardı?
Yarım saat sonra aynı kızın bağırış sesleri geldi.Sesler iyice artmaya başlamıştı.
Hemen yukarı çıktım.Bir baktım Kağan kızın kolundan tutmuş evden atmaya çalışıyordu.
Aşkım be...Kurban olduğum :*
Kızın sırf Kağan'a evde kalmak için yaranmaya çalıştığını görünce hemen müdahale ettim.
"Hadi güzelim bir daha görüşmek üzere. Ne zaman dayak yemek istersen bir telefon aç" dedim.
Kız ağzını açmadan yerde duran çantasını aldı ve gitti.
Keyfim yerine gelmişti bi de şu Kağan ile barışsak da suratıma bakmıyor ki.
Of be yeter artık Kağan' la konuşma sırası geldi.Daha ne kadar küs kalacaktık ki?
Odasına girdim daldım hatta bile diyebilirdim.
Şok olan Kağan"Hayırdır Dolunay"dedi.
Hayırdır Dolunay mı? Sanırım sinirlenmiş bana."Birazcık konuşmak istiyorum da"
"Olur konuşalım gel otur" dedi.
"Nasıl diyeceğim bilmiyorum ama eğer benden ayrılmak istiyorsan anlayışla karşılarım. O kızı seviyorsan gidebilirsin" dedim.
Kağan suratıma baktı ve kahkahalar atmaya başladı.
Ne oldu lan ne dedim ki ben."Hiç güleceğim yoktu Dolunay ne ayrılması aşkım iyi misin?" dedi gülmesine son vermişti.
"Ama o kızı seviyor muşsun? Hem onu savundun Kağan yalan söyleme?"
Tekrardan bir kahkaha atarak
"O kızla oyun oynadık sana.Kızı boşu boşuna
dövdün sevgilim""Ciddi misin sen kızı boşuna mi dövdüm ben?"
"Evet artık özür dilersin?"
"Ne özür dilemesi aşkım zaten gıcık olmuştum.Oh iyi olmuş."
"Nese aşkım ben Eylül'ün yanına gidiyorum." dedim ve aşağı indim.
Televizyon izleyen Eylül'e
"Kağan bize oyun oynamış"dedim.
"Ne oyunu Dolunay" dedi.
"Eylül anla işte o kızla oyun oynamışlar bize"
"Bu nasıl oyun be" dedi gülerek.
Birkaç saat sonra
"Nese Eylül çok geç oldu.Ben odama gidiyorum.Sabah görüşürüz" dedim ve doğru Kağan'ın yanına çıktım.
Tam odasının önünde durdum.Etrafıma bakındıktan sonra kapısını açıp hemen girdim odasına.
Uyumuş ya.Bende hemen yanına uzandım.
Çok güzel uyuyordu.Sabaha kadar izleyebilirdim onu ama çok yorulmuştum.Kızı dövmekten herhalde.Uzun bir süre bekledikten sonra uyuya
kalmışım odasında.***
Sabah olduğun da gözlerimi ışıktan dolayı açamamıştım.
Elimi Kağan'ın yattığı yerde gezdirirken olmadığını farkedip irkildim.Onu bulamayınca hemen panduflarimi giyip aşağı indim.Mutfaktan su sesleri gelmeye başlayınca küçük bir tebessüm atarak mutfağa ilerledim.
İçimden "Ay, o şimdi soframizi kurmuş tatlı tatlı beni bekliyordur" dedim.
Mutfağa girdiğim de musluk sonuna kadar açık,çaylar dökülmüş demlik tezgahin üstünde Kağan ise ocağı yakmaya çalışıyordu.
Hemen yanına gittim.Beni öpmeye çalışınca parmağımı dudağına bastırarak engelledim.
Suyu kapadım tezgahın üstünü silip ocağı söndürdüm.Demliğin içine su koyup ocağa yerleştirdim.
Yanına gidip dudağından bir öpücük aldım ve
"Günaydın"dedim.O ise hâlâ bana bakıyordu.
"Becerikli sevgilim benim" dedi.
Ben ise sadece gülümsedim."Dolunay senin şu uykulu halini ısırırım ben o panduflar o şortun o tişörtün.
Bi dakika ya o tişört benim değil mi Dolunay?""Evet senin.Senin kokunla uyudum bu gece."
"Hıı öyle mi?" dedi.
Yanıma geldi
"Senin o ağzını ısırırım ben" dedi.
"Hayır izin vermem ki ben sana" dedim gülerek.
"Senden izin istemedim ki Dolunay sen zaten benimsin."
"Kağan git ya öpüceksin biliyorum"dedim.
"Hayır öpmeyeceğim Dolunay sen gel buraya!"
"Of tamam ama öpmek yok Kağan" dedim gözlerimi devirerek.
"Hıhı yok Dolunay sen gel" dedi.
"Geldim ne yapacaksın?"
"Öpeceğim"dedi kahkaha atarak.
"Ya of " dedim.Aslında biraz naz yapıyordum.Tabii ki de beni öpmesini herşeyden çok istiyordum ama azıcık naz yaptım.Biliyorum çok tatlıyız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Sürgün
Mystery / ThrillerGenç ve güzel bir kız olan Dolunay'a musallat olan kapşonlunun hikayesi!