Artık hepimiz tehlikeli bir dünyada yaşıyoruz. Hiçbir şey eskisi gibi değil. Insanlar değişti ve değişmeye devam ediyor. Hayatımızda değişiyor. Büyüyoruz. Hergeçen gün sırtımıza biraz daha yük biniyor, herşey zorlaşıyor.
Benim hayatım büyüdükçe zo...
Kapıdan içeri girdiğimde beni kırmızı halı serilmiş uzun bir koridor bekliyordu.
Yürürken topuklularla çıkardığı ses eşliğinde kapıya varmıştım. Kapıda Gölge bir adamla kavga ediyordu. Gözlerimi devirdim. Adamın yakasına yapıştığı sıra kolunu tuttum. "Hadi hayatım" Gölgeönceşaşırsada anında bana ayak uydururmuştu.
Adamlara 'siktim sizi' bakışlarını atarken içeriye girdik. Karşılaştığım manzara bende kusma isteği uyandırıyordu. Burası maalesef filmlerdeki gibi değildi. Yoğun sigara kokusu başımı döndürürken etraftaki yiyişenleri gördükçe yüzümü buruşturuyordum. "Filimlerde daha güzeldi sanki" Gölgenin konuşmasıyla ona döndüm. "Burası gerçek hayat. Filmlerdeki gibi havalı falan da değil burası, sadece iğrenç" Haklıydı.
Filmlerde kumarhaneler daha havalı oluyordu. Burda ise sigara ve ter kokusuna ek olarak eteği olmayan(!) kızlar ve terbiyesizce laf atan erkekler vardı.
Bu manzarayla elbiseme küfrettim, ne diye o kadar kısa giymiştim ki? "Ateş ve Kartal?" Fısıldadım. "Şimdi gideceğimiz yerde" Insanların arasından geçmek hiç bu kadar zor olmamıştı sanırım. "Hey güzelim, bu akşam boş musun?" Adamın biri -tabii adam denilebilirse- yanıma gelip kolumdan tutunda sinirim zıplamıştı. "Ne diy-" Benim atacağım yumruğu Gölge atınca adam yere yığıldı. Zaten sarhoştu. Gölge ceketini düzeltip hiçbir şey olmamış gibi devam ettimesi gülümsememi sağladı.
Sonunda kalabalıktan kurtulduktan sonra büyük bir kapıdan geçtik. İşte bak burası tam filimlerdeki gibiydi. Kumar oynayan adamlar ve çalışan kadınlar. Burası kesinlikle daha iyiydi. Biraz daha sonra kasa gibi bir yere gelmiştik. Gölge 15.000tl değerinde taşları aldıktan sonra yürümeye devam ettik. Yürürken gözüme Semih denen it görünmüştü. Gölgeyi dürtüp kaş göz işaretleriyle adamı gösterdim. Tamam anlamında başını salladıktan sonra o tarafa yöneldik.
Gölge gürültülü bir şekilde adamın karşısına geçti. Adam başını kaldırıp gelene baktı. Sonra keyifle sırıttı. Sanki yüzünde 'seni donuna kadar soyacağım' gibi bir ifade vardı. Önlerinde kırmızı-siyah sayılar yazan yuvarlak birşey vardı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Rulet'e başlamadan önce Gölge taşlarını önüne dizdi. Ikiside yuvarlak taşlarını belli bir sayı ve renk üstüne koydular. Gölge taşlarını kırmızı 13'ün üstüne koyarken adam siyah 13'ün üstüne koymuştu. Ateş gelip çarkı çevirdiğinde hepimiz merakla bekledik. Ateş garson gibi servisleri yapıyordu bir bakıma ama kıyafeti bizimki gibiydi. Kartal ise ortada yoktu.
Sonuç ise hepimizin somurtmasına sebep olmuştu. Siyah 13! Adam ortadaki taşları aldı. Gölge biranda gülümseyince şaşırdık kaldık. Para kaybetmemiş miydi bu, ne sırıtıyor? Biranda biri kolumdan çekince affallayıp Gölge'nin üstüne düştüm.
Utançtan yerin dibine geçmek isterken elime gizlice tutuşturduğu şeyi yeni fark ettim. Yaptığı şeyin farkına varıp uyum sağladım. Yanağımı öptükten sonra kalkmama yardım etti. Elimdeki cihazı kalkarken hızlıca çarkın altına yapıştırmayı başarmıştım. Gülümseyerek kalkarken adamın eteğimin kapatmadığı kısımlara baktığını gördüğümde hızlıca eteğimi düzelttim. Sapık herif! Gölge de anlamış olacak ki adama uyarı dolu bir bakış attı.