10

42 5 0
                                    

All Time Low - Dancing With A Wolf

Gözüme giren güneş ışınları beni uykumdan uyandırırken uyuşuk hareketlerle doğruldum.

Aslında kalkmak şuan en son isteyeceğim şeydi ama yattığım yerin bu kadar rahat olmadığına bahse girerdim. Hızlıca doğrulup etrafıma bakındım. Dağ evindeydim. Ama sanırım en garibi koltuklarda yatan kişilerdi. Karşıda Kızıl ve Ateş vardı. Sonra ise Kartal. Yanımda ise Gölge ve Mert yatıyordu.

En son ormanda olduğumu hatırlıyordum. Eve nasıl geldiğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama görünüşe bakılırsa ekip Mert ile beni bulmuştu. Harika. Böylelikle Gölgenin ağzıma sıçacağı kesinleşmişti. Yavaş hareketlerle ayağa kalkıp banyoya gittim. Yüzüme çarptığım ılık su uykumu açarken diğer işlerimide halledip dışarı çıktım.

Karşımda gördüğüm yüz bana anlık panik duygusu yaşatmıştı. Sakinleşmek için baş parmağımı ön dişlerime getirip ittirdim. "Napıyorsun sabah sabah?" Gölge karşımda kaşlarını çatmış dik dik bana bakıyordu.

"N'oldu?"

"Hiç canım. Alt trafı ortadan kayboldun ve eğer seni bulmasaydık ormanda donarak ölüyordun. Ha tabi birde Emre var tabi. N'olmuş olabilir ki?"

Mahçup bir tavırla başımı önüme eğdim. "Ama ben"

"Ama sen?" Bilmesen acıdan ölürsün sanki. Zorlama işte.

"Ama ben böyle olacağını tahmin etmemiştim."

Alaylı sırıtışıyla bakmaya başladı.

"Yapma ya. Ben zaten müneccim boku yiyorum hergün"

Yanaklarımın içini ısırıp gülmemi tutmaya çalıştım ama nafileydi.

"Gülme" Daha çok gülesim gelirken hızlıca yanından geçip merdivenleri tırmanmaya başladım. "Kaç sen kaç. Bakalım nereye kadar kaçacaksın!" Arkamı dönüp parmağımı dudağıma bastırdım. "Şşt! Millet uyuyor!" Arkamı dönecekken ayağımın kayması sonucu sırt üstü merdivene kapaklandım. Ağzımdan bir küfürün kaçmasına mani olamazken sanırım çıkan ses ile herkes uyanmıştı.

"Gerizekalı" Kaşlarımı çattım. "Sensin gerizekalı! Gel de yardım et!" Bir gülme sesine ayak sesleri eşlik ederken önümde durdu. Bu sırada belimi tutmuştum. Sanırım dalgaya vurmazsam, canım acayip acıyordu. Yavaşça doğruldum. Gölgenin uzattığı ele tutunup kalktım. Arkamı dönerek kalan basamakları yavaşça çıktıktan sonra sağda olan odaya girdim. Çekmeceden çıkardığım kot pantolon ve kazağı üstüme geçirdim.

Odanın kapısı tıklandı. "Gel"

İçeri Ateş ve Kızıl girmişti. "Bize de kıyafet vermen mümkün mü?" Ateş'in gülümsemesi ile bende gülümsedim ve kafamı evet anlamında salladım. "Seçin beğenin arkadaşlar. Ben aşağıdayım" Ateş'in başını sallaması ile dışarı çıkıp odanın kapısını kapattım ve aşağı indim.

Tüm bakışlar bana dönerken hızlıca Mert'in yanına gidip sarıldım. Oda kollarını bana sarmıştı. Hızlıca geri çekildikten sonra sinirle gözlerine bakmaya başladım. "Şimdi Mertçim, bana ormanda nasıl kaybolmayı başardığını anlatır mısın?" Nefesini dışarı üfledi.

"Arkamda yoktun gerizekalı. Seni bulamayınca ormana girmek zorunda kaldım" Yüzüme alaycı bir sırıtış ekledim.

"Ay canım, kıyamam. Endişelendin mi?" Sonra ise gülümsememin yerini kızgınlık aldı. "Sen benle kafa mı buluyorsun?! Ben burada büyüdüm. Yolu bulurdum herhalde ki buldum. Senin buraya gelmen gerekiyordu gerizekalı, ormana gitmen değil!" Tamam, sesimi birazcık yükseltmiş olabilirim ama zerre pişmanlık duymuyordum. Ben Mert'in öldüğünü sanmıştım, bana o korkuyu yaşatmıştı ya, şuan ne yapsam yereydi.

YASA DIŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin