15

53 2 0
                                    

Beynim tüm işlevini yitirirken yutkundum. Şuanda kesinlikle bilmemem gereken şeyleri öğrenmiştim.

Gölge'nin gerçek adı beynimin en ücra köşelerini ele geçirmişti. Emre'nin bir abisi olduğunu biliyordum ama bunun Gölge olması...

Ah, kafam kesinlikle çorba olmuştu. Ayaklanırken buradan nasıl gidebileceğimi düşündüm. Ana yola çıkarken aklımda hala kayıt dönüyordu. Özellikle bana Kanatlı Melek dediği yerde bitiyordum işte.

Birisi sanki bir ampulü başımın üstüne koymuş gibi aydınlandım. Bana bunu sırtımdaki dövmeden -boynumun ve sırtımın birleştiği yerde kanat şeklinde bir dövmem var - dolayı söylemiş olmalıydı ama ya Melek?

Ben melek değildim. Olamazdım. Benim yaptıklarım saf değildi. Ben insanları dolandıran bir çeteye katılmıştım. Sigara ve alkol vazgeçilmezimdi. Ve en kötüsüde bir ara uyuşturucu kullandığım doğruydu.

Şimdi söyleyin bana ben iblisin ta kendisiyken, nasıl melek olabilirdim ki?

Telefonumu çıkartıp bir taksi çağıracakken beni bu halimle hangi taksinin alacağını düşündüm. Saçım dahil tüm arkam çamur olmuştu ve ıslaktım. Açıkçası üstündeki kısa şort ve askılısı tişört bana hiç yardımcı olmuyordu.

Aklıma isimler sıralanırken beynim şu aralar ilk defa doğru birşey söylemişti.

Mert.

Hızlıca Mert'in numarasını çevirirken telefonu kulağıma götürdüm. Az da olsa telefon çekiyordu ama her an gidebilirdi.

"Alo?" Mert'in sesi kulağıma dolarken hızlıca direk konuya daldım.

"Mert benim arab-" Aklıma dank eden şeyle durdum. Arabamın artık olmadığı suratıma bir tokat gibi inerken cümlemi toparlamaya çalıştım.

"Şey yani beni alırmısın?"

"Nerden ve neden?" Sesinin soğukluğu karşısında afalladım.

"Sen yeri biliyorsun, sonra anlatırım"

"Tamam" Tabiki anlamıştı. Bunu bekliyordum zaten. Ses kaydını açıp tekrar dinlemeye başladım. En küçük ayrıntısını, kelimesini bile aklıma kazıdım. Artık Gölge'nin kim olduğunu biliyordum.

Aklıma geldi biran da, Gölge benim bunları bildiğimi düşünse ne yapardı acaba?

Önüme bir arabanın durmasıyla düşüncelerimden sıyrılıp boş gözlerimi önümde duran arabaya çevirdim. Mert seri adımlarla yanıma geldi. Halimin onu şaşırtıcağını düşünsemde o aynı olan ifadesi vardı yüzümde.

"Bin"

"Üstüm" Çamurlu bir şekilde beni arabasına alır mıydı kesinlikle bir merak konusuydu. Ama Mert hiç istifini bozmamıştı. Donuk bakışları beni bulurken onun bu halini garipsedim.

"Önemli değil" İçimin titrediğini hissettim biran. Bu soğukta ıslak ıslak gezen ben değilmişse başkasıymış gibi hissettim.

Başımı tamam anlamında sallayıp arabaya bindim. Arabanın daha fazla kirlenmemesi için yerimde çok kıpırdanmamaya özen gösteriyordum.

Mert arabaya bindikten sonra ondan beklenilmeyecek şekilde gaza bastı. Tekerleklerin acı çığlıkları etrafı sararken aklıma kaza yaptığım an geldi. Hızlıca o anı toprağın en altına birdaha çıkmamak üzere gömdüm.

Dümdüz yolda giderken sessiz çığlıklar eşlik ediyordu bize. Kulaklarımı sağır eden bu gürültüyü biraz olsun dindirmek için dudaklarımı araladım. Fakat çok sürmeden yeniden kapatmıştım. Ne diyecektim ki?

YASA DIŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin