Multi Burak
Herkes şaşkınca Gölge ve bana bakıyordu. Sanırım ne tepki vereceğime bakıyorlardı.
"Haklısın" Tek dediğim bu olmuştu. Başka tepki verememiştim. Çünkü konuşursam ağlayacaktım.
"Şimşek-"
"Konuşman bittiyse uyuyabilir miyim. Gerçekten yorgunum" Gerçekten kendime inanamıyordum. Sanırım tek inanamayın ben değildim. Tüm ekip bana 'yok artık' bakışlarını atıyorlardı. Sesim soğuk, alaycı ve umursamaz çıkmıştı. Açıkçası bundan gayet memnundum. Kalbime saplanmış bir hançer varken kimseye belli etmemeyi başarmak beni bir nebze olsun mutlu etmişti.
Ama değiştiğimi hissediyordum. Eski ben çoktan ağlamış ama yinede Gölgeye sıkı bir yumruk atmıştı. Eski ben, duyguları saklama gereği duymayan biriydi. Şimdi ise duygularını çok iyi saklayan bir kız gelmişti.
Sadece umrumda değilmiş gibi davranıyordum. Ama ne kadar kırıldığımı kimse bilemezdi. Belki normal birine bunu söylesen benim gibi üzülmezdi ama ben normal değildim. Hayatım normal değildi. Yaşadıklarım normal değildi...
En son ekip çıkarken odanın kapısı açıldı ve Mert geldi yanıma. Oha, bunlara kim haber verdi. Ulan iyi ki kimseye haber verme dedim. "Çok korkuttun be prenses" Mert, Anıl ve Gizem bana sarıldıktan sonra onlarda çıkmıştı.
Oda boşandıktan sonra gözyaşlarımı itmeyi bıraktım. Yanaklarımdan yaşlar dökülürken olabildiğince sessiz olmaya çalışıyordum. Ama bu benim için artık alışılmış bir durumdu. Ben herkesten saklayarak öğrenmiştim ağlamayı.
Hıçkırıklar ağzımda patlıyordu.
Yarardan çok zararın var.
Bu cümle beynimin en ücra köşelerini bile ele geçirmişti. Babamda bana öyle derdi. O da yarardan çok zararım olduğunu düşünüyordu. Zaten benim varlığım zarardı.
Ne yaptığımın farkına vardım o an. Ben hayatımda ilk defa annem dışında biri için göz yaşı döküyordum.
Gülümsedim. Nedenini bilmiyordum. Belkide ortadan kalkmam herkes için en iyisiydi. Herkesin hayatından çıkmam iyi olurdu. Ne ekibe zarar veren biri kalırdı, nede Sinemin hayatını tehlikeye atan biri olurdu. Ve bu sadece Sinemle kalmayabilirdi. Sinem gibi Mert'e, Gizem'e, Anıl'a ve Burağa zarar verebilirlerdi. En çok korktuğum şeyde buydu.
Ekibe gelirsek, Gölge, benden daha çeviğini, zekisini, beceriklisini kolayca bulabilirdi. Hem kavga çıkaran biri de olmazdı.
Gölgeyi suçlamıyordum. Doğruları söyleyenleri suçlayamazdım. En iyisi ortadan kaybolmaktı. Ama bunu intihar olarak anlamayın. Böyle bir şey yapmazdım. Sadece taşınacaktım. Başka bir ülkeye. Canım nereye isterse.
Okul biter bitmez gidecektim. Biraz parayla okul işi kolayca hallolurdu. Keşke bunu daha önce yapsaymışım. Ama ondan önce keşke ekibe katılmasaymışım. Ama geçmişe geri dönemeyiz. Onun yerine en iyisini yapmaya çalışmalıyız. Bende öyle yapacaktım.
Keşke hiç büyümeseydim diyorum. Büyüdükçe insanlar daha az gülüyordu çünkü. Çocuk olmanın en güzel yanı istediğin zaman ağlayabilmekti. Büyüdükçe insanlar gizli gizli ağlıyordu çünkü...
Kapının çalınmasıyla düşüncelerimi kafamdan attım ve göz yaşlarımı hızlıca sildim. İçeri giren yaşlı doktor önümde durdu. "Nasıl hissediyorsunuz Deniz Hanım?"
"Buradan çıkarsam daha iyi hissedeceğim" Doktor kaşlarını çatıp yanıma geldi. Hızlı toparlamıştım. Fazla hızlı.
"Katiyen olmaz. Daha dikişleriniz çok yeni. Kafanızada darbe almışsınız" Hızlıca doktorum yakasına yapıştım. Canım acıyordu. "Ben hemen şimdi çıkıyorum. Ne kadar ödemem gerekiyor?" Doktor yutkunduktan sonra benden kurtuldu. Böyle hızlı davranmama şaşırmıştı. "Taburcu olabilirsiniz. Geçmiş olsun" Adam kapıya yöneldi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASA DIŞI
ActionArtık hepimiz tehlikeli bir dünyada yaşıyoruz. Hiçbir şey eskisi gibi değil. Insanlar değişti ve değişmeye devam ediyor. Hayatımızda değişiyor. Büyüyoruz. Hergeçen gün sırtımıza biraz daha yük biniyor, herşey zorlaşıyor. Benim hayatım büyüdükçe zo...