MULTİ : EmreEmre kendini kedi olduğuna inandırsada ben inanmamıştım. "Emre, benim gitmem gerek saat geç oldu" tamam anlamında başını salladı. "Seninle arabana kadar geleceğim" ona 'ciddi misin?' bakışımı yolladım. "Kendimi senden daha iyi korurum" gözlerini devirdi. "Borcunu ödeyeceksin, unutma" dilimi çıkardım. Gülümserken arkasını döndü ve gözden kayboldu. Gittiğinden emin olduktan sonra etrafa baktım.
"Sana boşuna Gölgelerin Prensi demiyorlardır, değil mi?" Etrafa sessizlik hakimken fısıldadım. "Herkesi kandırabilirsin ama beni kandıramazsın" Bir binanın arkasından gördüğüm gölge ile bunun sandığım kişi olma olasılığı yok denecek kadar aza düşmüştü. Bir kız silüeti önümde belirdi. Kızıl Fahişe! Ah harika, kandırıldım!
"Yanlış tahmin güzellik" kaşlarımı çattım. "Ne işin var burada?" Sırıttı. "Tatlı çocukmuş. Baya eğlenceliydi ama. Hele o teyzenin hali" karşımda kahkaha atarken ona ifadesizce bakmayı sürdürdüm. "Keşke senin adın Gölge olsaymış. Ensemizdeymişsin, haberimiz yokmuş" Gülümsedi. "Sen fark etmesende ben acemiydim. O kadar eğleniyordun ki anlamadın bile. Ama gölge, aynı ismi gibi arkadan takip eder seni. Arkandaki nefes olur. O istemezse hiç varılmamış gibi olur" şaşkınlıkla dinledikten sonra Kızıl arkasını döndü "Görüşürüz" dedi ve gözden kayboldu. Birkaç dakika bekledim, ne demekti bu? Sanırım şuan kafamın alamayacağı kadar yorgundum. İşlek yoldan tekrar geçerken tenhalaştığını gördüm. Arabaya bindikten sonra bilin bakalım ne yaptım. Gazı kökledim!
Otele gelmemle kendimi odama atmam bir olmuştu. Yorulmuştum ama aynı zamanda eğlenmiş, hayatımda asla unutmayacağım bir anımı olmuştum. Laptobumu açarken yarın okuldan sonra yeni kararlaştırdığım eve gidip bakmam gerektiğini aklıma not ettim ve üstümdekilerden kurtulup kendimi duşa attım. Kısa soğuk bir duşun ardından banyodan çıkıp kendimi yatağa bıraktım. Yarın okul var!
Homurdanırken koltuğun üzerindeki pijamaları fark ettim. Bunlar Gölgede değil miydi? Şaşkın bir şekilde pijamaları üstüme geçirip yorganın altına girdim. Bu sefer bilekliğin olmayışı gözüme çarpmıştı. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken gülümsedim. Bir ara odaya nasıl girdiğini Gölgeye sormalıydım. Lazım olabilirdi yani.
Başımda çalan sinir bozucu alarmı kapattıktan sonra uyuşuk adımlarla banyoya gittim. Rutin işlerimi halettikten sonra hızlıca çantamı aldım ve hızlıca okulun yolunu tuttum.
Arabayı öylesine park ettikten sonra kantine doğru yürümeye başladım. Okulun girişine yürürken omzuma atılan elle gözlerimi devirdim çünkü Emre, sigara dumanını yüzüme üflemişti. "Öhm,öhm! Napıyorsun?"
"Iyiyim sen napıyorsun?" Ben gözlerimi devirirken kantine girmiştik. Kızların kötü bakışları dahil bütün gözler bize dönerken rahatsızca yerimde kıpırdandım. Biran içimden "Ne bakıyorsunuz?" diye bağırmak ve kızlara dil çıkarmak geldi. Ama ben yapamadan Emre bağırmıştı. "Ne bakıyorsunuz lan?!" Sadece bağırma kısmını yapmıştı tabiki. Dilini kızlara çıkarsaydı eğer o dilini münasip bir yerine sokma ihtimalim çok yüksekti. Herkes bakışlarını çekerken kantin kısa sürede eski gürültülü haline dönmüştü. Gözüme kestirdiğim boş masaya ilerlerken Emre beni bir erkek grubunun masasına çekiştirmeye başladı. "Temas kesinlikle yasak. Kesen olursa da direk söyle" Fısıltısını üzerine gözlerimi tekrar devirdim. "Naber gençlik?" Bu sırada zaten masaya kurulmuştum.
Herkes bana başıyla selam verirken birisi elini uzattı. "Egemen" elini sıktım. "Memnun oldum. Bende Deniz" Bu sırada Emre'nin attığı 'sikerim' bakışı ve bana attığı uyarıcı bakışlar eşliğinde Egemen anında elini çekti. Masmavi gözleri olan çocuğun sanırım götü korkmuştu. Ama yinede kanım kaynamadı desem yalan olur. Bu çocuk kesin grubun neşesi, görürsünüz.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASA DIŞI
ActionArtık hepimiz tehlikeli bir dünyada yaşıyoruz. Hiçbir şey eskisi gibi değil. Insanlar değişti ve değişmeye devam ediyor. Hayatımızda değişiyor. Büyüyoruz. Hergeçen gün sırtımıza biraz daha yük biniyor, herşey zorlaşıyor. Benim hayatım büyüdükçe zo...